Türkiye’nin yarısı “kontrol dışı” olan ekonomisi, 2013 yılında (gerçek üretimle değil, tüm ulusal varlıklarımızın satılıp savrulması sayesinde) zirveyi yaşadı. 2013 yılı Gayri safi milli hasıla net 950 milyar doların üzerinde oldu; kişi başına ortalama gelir de rekor kırarak 12 bin doların üzerine çıkmıştı. (bkz. grafik 1)
Satılabilecek kaynaklar tükenince, üretim yıldan yıla gerilemeye, dolayısıyla TL’nin değeri düşmeye başladı. Papaz krizi de yaraya tuz biber olmuştu.. Ardından tüm dünya ekonomisinin ortalama % 5 gerilemesine neden olan Korona salgını Türkiye ekonomisini adeta çökertti; GSMH %13 geriledi ve 650 milyar $ düzeyine düştü, dolayısıyla kişi başına ortalama gelir de 8 bin doların altına indi.
Ekonomide gidişat gerçekte böylesine feci bir durumda iken, Hükümet başka bir “ekonomik trick” yolunu deniyor; Milli geliri uluslararası dövizler ölçeğinde değil, Ulusal para biriminin satın alış gücü PPP (Purchasing Power Parity) üzerinden toz pembe göstermeye çalışıyor. Bu ölçeğe göre Türkiye ekonomisi Dünya ülkeleri arasında zayıflayan değil, giderek gelişen kuvvetlenen bir ekonomiymiş, Dünya sıralamasında 11. ymişiz de, haberimiz yokmuş.. (bkz. grafik 2)
Bu hesaplama yönteminde Türkiye, örneğin Japonya, Çin, ABD veya Almanya’ya diyor ki;
– ” Evet sizin geliriniz Dolar, Euro… bazında yükseldi, bizimki düştü görünüyor…. ammaa, Türkiye’de bizim kendi paramızla, TL ile satın aldığımız şeyleri aslında siz çok daha pahalıya satın alıyorsunuz.”
” Örneğin sizin ülkenizde 100 Dolara satın aldığınız bir “tüketim sepetini” biz 260 TL’ye alıyoruz; dolayısıyla 1 Dolarınızın bizim paramızla gerçek karşılığı 8,1 TL değil, onun 8,1/2,6 = 3,1’de biridir, !!!
Buna göre de bizim yıllık milli gelirimiz 650 milyar Dolar görünse de, PPP ölçeğinde 650 x 3,1 ~ 2 trilyon dolardır ! “
Böylece Türkiye Dünya listesinde PPP olarak gelir sıralamasında 11. inci sıradadır! Ama gerçekte Dünyanın en büyük 11. ekonomisi değil, 21.sidir.
***
Paritenin nasıl hesaplandığını, yani kıyasladıkları “sepete” neleri koyduklarını bilmiyorum; nasıl yapıyorlar da 1 dolar = 2,6 TL oluyor, anlayamıyorum. Örneğin biz Türkiye’de 1 litre benzine 88 Dolar sent öderken, Amerikan halkı daha çok değil, hatta biraz daha az 85 sent ödüyor..
PPP üzerinden yapılan bu pembe tablolar gerçekten yabancı sermaye gelişini sağlar mı, onu da bilemiyorum; hele bir de bağımsız hukuk, şeffaf yönetim, Anayasal özgürlüklerin dokunulmazlığı vb. konularda Batı standartlarının gerisinde olan bir ülkede… anlayan varsa beri gelsin.
Sevgilerimle.æ
Bu hesap oyunlarını benim kafam almıyor, bildiğim şey, sabit gelirli bir vatandaş olarak satınalma gücümün giderek azaldığıdır, bir ara, çalışma hacmimi artırarak, ek iş-ek gelirle bu durumu dengeliyebilyordum, artık 80 yaşına geldim, bu olanağım kalmadı, allahtan gereksinimlerim azaldığı için, harcamalarımı azaltarak, bir süre daha bu dengeyi sürdürebileceğim ondan sonra da herhalde emr-i hak vaki olur, ama her vatandaş benim kadar şanslı mı acaba?
İşbirlikçiler iş başındadır..
köle olmaya devam eden akılsız sünger beyinli bir yobaz güruh …1946-2021….devalüasyon sayısını unuttuk.