Suriye’de ABD’nin oyun değişikliği
ABD’nin yeni bir taktik ortaya koyacağının ipuçları seziliyor.
ABD’NİN DEĞİŞMEYEN HEDEFİ
ABD’nin bölgemizde değişmeyen 60-70 yıl önce belirlediği hedefi Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) olarak eski dışişleri bakanı tarafından dünyaya ilan edilmişti;
- 22 Ülkenin sınırları değiştirilecek!
Yani; 22 ülke yeniden dizayn edilecek.
Kürt Devleti (İkinci İsrail) kurulacak,
ABD güdümünde yönetimler oluşturulacak. Böylece; petrol ve doğalgaz yatakları ile bunların ulaşım yolları (Akdeniz, Süveyş Kanalı, Basra Körfezi) denetim altına alınacak ve İsrail’in güvenliği sağlanacak.
Diğer yandan; NATO’ya alınan eski Demirperde ülkeleri ile batı-güney batıdan sıkıştırılan Rusya’nın güneye (Akdeniz’e) inmesi engellenecek.
ABD’nin bu hedefi gerçekleştirecek stratejisi nedir? Etnik ve dini gruplar istismar edilerek iç kargaşa çıkarılacak, güvenlik, demokrasi ve insan hakları gerekçe gösterilerek güçle müdahale edilecek, ülkeler bölünüp parçalanarak uydu yönetimler kanalıyla kolay güdülenir hale getirilecek.
Strateji aynen uygulanıyor. Koşullar gereği taktik değişiklikleri yapılıyor, o kadar.
IRAK VE SURİYE’DE TÜRKİYE NE YAPTI?
Türkiye, ne acıdır ki, hem Irak’ta hem de Suriye’de ABD’nin bu emperyalist stratejisine yardımcı oldu. Osmanlı hayalindeki Özal, “Bir koyup üç alcağız” diye ağzına sürülen bir parmak bala kanarak Irak’ın işgaline her türlü desteği verdi.
Eğer ulusal damar devreye girmese daha da ileri giderek Türk Ordusunu Irak’a sokacaktı. İslam liderliği ve halifelik eklentisi ile aynı hayalin devamı olan Erdoğan yönetimi, ikinci harekatta ABD ordusuna sınırlarımızı açmayı çok istedi, yine ulusal damar kabardı, izin verilmedi.
Ama ABD’nin istediği her kolaylık sağlandı. Netice, Irak’ın durumu ortada; üçe bölünmüş, yanmış, yıkılmış, zayıflamış, otoriteyi yitirmiş bir ülke. Sınır güvenliğimiz sağlanamıyor. Suriye’de de benzer oyun oynandı. İkili ilişkilerin tarihteki en iyi dönemi yaşanırken ABD ittirmesi ile Esad bir gecede zalim Esed oluverdi.
Ülkeyi karıştırmak için muhaliflerden ve değişik ülkelerin ihvancı-yağmacı unsurlarından oluşturulan gruplara eğitim-silah-teçhizat desteği verilerek Suriye’ye salınmasında vatan topraklarımız üs yapıldı.
Daha beteri ise sınırımıza yakın bölgelerdeki bölücü Kürt grupların (PKK/PYD) otonom kantonlar oluşturmasına Barzani ile birlikte destek verildi. 29 Ekim günü Peşmergelerin Urfa’dan alınıp Kobani’ye götürülüşü unutulur mu? İşte o yenen hurmalar hala bizi tırmalıyor.
YANLIŞTAN DÖNÜŞ, SÜREN YANLIŞ
AKP iktidarı 2016’da yanlışını anladı ve tamamlanmak üzere olan Kürt (ABD-İsrail) koridoruna hançeri soktu. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı haklı, gerekli ve doğru operasyonlardı. Devam eden yanlış ise, ABD’nin izinde, Suriyeli muhaliflerle birlikte hareket ve Esad yönetimine karşı tutumun sürdürülmesidir.
ABD oyununa karşı başlatılan Astana Süreci uluslararası alanda atılan doğru bir adımdı. Devamındaki yanlış ise Esad karşıtlığının sebep olduğu Rusya ile uyumsuzluktur. Rus uçaklarının vurduğu askerlerimizin vebali bu yanlışı yapanların omuzlarındadır. Hem Rusya ile birlikte devriye yapacaksınız hem onun desteklediği Esad güçlerine karşı operasyon yapacaksınız.
Hem Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olacaksanız hem Suriye devlet güçlerinin kendi topraklarında kontrolü sağlamasını engellemeye çalışacaksınız. Yok böyle bir dünya.
YENİ OYUN
Bir görüşe göre, ABD artık eskisi gibi güçlü değil ve Suriye’de kaybetti. Öyle olmasını dilerim. Bu sav tam doğru olmasa da haklı yönü var. En azından vurup çıkamıyor. Başlayıp bitiremiyor. İşler uzuyor. Suriye’de istediğini elde edemedi ama hedefinden vazgeçtiği de söylenemez. Şimdilerde oyun/taktik değiştirmiş görünüyor. Aylardır Kürt bölgesine yığınak yapıyor. Araç, gereç, silah, mühimmat, personel, terörist (Haseke’deki ABD üssüne bin kişi) getiriyor. Bu yığınağın uzun vadede iki amacı olabilir;
Bölgenin güvenlik açısından yeterli güce ulaşması,
İran ve/veya Türkiye’ye karşı yapılacak harekatta koçbaşı oluşturması.
Yakın vadede ise bölgedeki Türk ve Rus birliklerine saldırılar düzenleyerek kurulmakta olan dengenin bozulması. 2019 Aralık ayında Barzani ile Kürt Ulusal Konseyi arasında ABD koordinatörlüğünde görüşmeler başladı. Barzani, Şubat 2020’de Kürt tarafları birleştirme çalışmasını sürdürdüğünü açıkladı. Nisan 2020’de, Teröristbaşı Öcalan telefonla görüştüğü kardeşine, “PKK, Barzani, Talabani çatışmamalı. Az olsun benim olsun yaklaşımı yanlış” mesajı verdi.
ABD oyununa uyumlu bir mesajdı. Mayıs ayında bölgede petrol arama hazırlıkları artırıldı. Yakında başlayacağı duyuruluyor. PYD, Barzani ile diyaloğun olumlu ilerlediğini açıkladı. Çatışan taraflar arasında anayasa hazırlığı sürüyor.
Başkenti Al-Tawrah olmak üzere kantonlara ayrılmış otonom bir Kürt devleti oluşturularak ABD/Kürt koridorunun yeniden tesisinin planlandığı yazılıp-söyleniyor.
OYUN NASIL BOZULUR?
Bölgede ABD tek oyuncu değil. Oyununu bozacak potansiyel var. Yeter ki Türkiye akıllı hareket etsin. Yönetenler kinine, hırsına, hayallerine esir olmasın. 6-7 Yıldır sürekli söylenen ve birazcık değerlendirme yeteneği olan herkesin ortak görüşü; Esad ile doğrudan görüşmek olmazsa olmazdır. Karşılıklı işbirliği Suriye sınırımızın güvenliği için ön koşuldur.
İki komşu devletin ulusal güçlerinin çatışmasın değil yardımlaşması iki tarafın da çıkarınadır. Bu gerçekleşirse bölgedeki diğer güçler dışarı atılabilir. Teröre karşı birlikte önlem alınabilir. Kaldı ki Suriye sınır bölgesi terörle mücadele açısından kolaylıklar sunmaktadır.
İkinci aşama Rusya ile güvene dayalı ilişki kurulmasıdır. Bağımlılık veya bağlılık yaratılmaması esas alınarak tabii. Yapılabilir mi? Esad düşmanlığına son verildiği anda Suriye ile her sorun çözülür. Rusya’ya karşı güven vermek içinse ABD ve NATO ile ilişkilerimizde tutarlı olmamız gerekir. Kürecik radar üssü Rusya’ya karşı yapılan önemli bir yanlıştır. Yıllardır ABD/NATO’nun Karadeniz’e girmemesi ve MONTRÖ Boğazlar Sözleşmesi’nin delinmemesi için mücadele verilmiştir.
Amirallerimizin bu mücadelesi Ergenekon kumpası ile cezalandırılmak istenmiştir. 29 Mayıs 2020’de, ABD’nin Polonya, Romanya ve Ukrayna ile müştereken Karadeniz’de yaptığı tatbikata katılarak ABD’ye ait 2 adet B-1 uçağına (nükleer yetenekli, ağır bombardıman) tanker uçaklarımız ile havada yakıt ikmali desteği verilmiştir. Suriye’de ortak devriye yaparken ABD/NATO- RUSYA anlaşmazlığının içine girmemiz ve NATO şemsiyesi altında Rusya’ya karşı yeni yükümlülükler almamız akılcı olmasa gerektir. Oysa Anadolu Ajansı analizcisinin kaleme aldığı değerlendirmede bu konuda isteklilik vurgulanmaktadır. Bu vurgu yazarın bireysel fikri gibi görülmüyor. Diğer yandan Rusya ile Libya’da karşı karşıya gelmemiz için ABD’nin her fırsatı kullanacağı açıkça görülmektedir.
Sözün özü; Ülke yönetim kademleri bireysel arzuların, hırsların, hayallerin gerçekleştirme yeri değil, ülke çıkarlarının gerektirdiğini en akılcı şekilde yerine getirme yeridir.
Oyuna gelmeyelim, oyunu bozalım. Bozabiliriz.
Sayın Naci BEŞTEPE, Ortadoğu’da yaşanan açmazları ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’dan başlayarak büyük bir yetkinlikle açıkladıktan sonra, bugün Suriye üzerinde oynanan oyunu bozabilecek ve sınırımızın güvenliğini sağlayacak gizilgücün (potansiyelin) her şeye karşın mevcut bulunduğunu, bunun ‘olmazsa olmaz’ ön koşulunun da Türkiye’nin Esad ile doğrudan görüşerek, karşılıklı işbirliği içinde hareket edilmesi olduğunu; -ortak aklın gereği olarak- dile getirmektedir ama, ne yazık ki o da bizde yok!
Hep biliyoruz ki bugünkü siyasal iktidarın, yaklaşık 18 yıldan beri “dediğim dedik çaldığım düdük” dayatmasıyla bilimsel aklın yolundan saparak, yürütmekte olduğu akıl dışı ilkel ve tutarsız uygulamaları ile ülkeyi yangın yerine çevirdiği yetmezmiş gibi bunları eleştirenlere karşı, “Çatlasanız da patlasanız da yapacağız” sözleri anımsandığında, yapılan ve yapılacak olan köhnemiş uygulamalardan asla vazgeçmeyeceği yeterince anlaşılmıştır artık!
Bu durum karşısında, sanki ortada bilimsel akılcılığa dayalı eleştirilere açık, insan haklarına saygılı, çağdaş ve demokratik bir yönetim varmış gibi yaşanan açmazlara ilişkin öneri ve eleştirilerde bulunarak havanda su dövmek yerine, ülkenin başına bir at sineği gibi musallat olan AKP. İktidarından tez zamanda kurtulmanın yol ve yöntemlerini tartışmaya açarak, demokratik bir çözüm üretilmesi, daha doğru ve akılcı olacaktır sanırız. Saygılarımla…