Tam karantina geciktikçe ekonomik maliyeti artıyor
- Tam karantina uygulaması geciktiği sürece salgını kontrol altına almak zorlaşıyor ve karantinada geçmesi gereken süre (ve dolayısıyla ekonomik maliyet) artıyor.
– Çin’deki uygulamaya benzer şekilde, tam karantina uygulaması bugün uygulamaya konduğu takdirde salgın 42 günde kontrol altına alınıyor ve GSYH % 7,8 azalıyor
-Tam karantina uygulamasında bir günlük gecikme olduğunda salgın 44 günde kontrol altına alınabiliyor ve GSYH’deki daralma % 8,2 oluyor.
Yukarıdaki rakamları karantinanın maliyetini kabaca gözler önüne seren ve bu dönemdeki zararları omuzlaması gereken bir destek paketinin asgari maliyeti olarak yorumlamak gerek. Bunun iki sebebi var:
1- Modelimizde karantina döneminde gelir akışı duran şirketlerin hayatta kaldığını ve karantina biter bitmez tekrar üretime geçeceklerini varsayıyoruz. Bu varsayımın doğrulanabilmesi için karantina döneminde üretimini durduran ekonomik birimleri ayakta tutabilmek gerekiyor. Bunun için ise bu dönemde yaşanan gelir kaybının transferlerle ekonomiye geri aktarılması, bu şekilde şirketlerin borçlarını ödeyebilmesi, çalışanların işlerini kaybetmemeleri gerekiyor. Yani geç kalmadan uygulanacak tam karantina durumunda GSYH’nın % 7,8’i kadar bir kaynak aktarımı ile ekonomik birimleri hayatta tutmak gerekiyor.
2- Modelde dış borç bulunmuyor. 2020 yılında ödenmesi gereken dış borcun GSYH’nin %23’ü olduğunu ve global kriz ortamında bu borcu serbest piyasada çevirebilmenin imkansız hale geldiğini düşünürsek, ekonomik destek paketinin TL ve döviz olarak iki boyutu olacağını söylemek mümkün.
Bir önceki yazımda bahsettiğim üzere, krizi kontrol altına almak için gereken finansmanın iki koldan sağlanması uygun olacaktır:*
Gereken kaynağın bir kısmının iyi açıklanmış, hedefleri çok net belirlenmiş bir plan dahilinde para basarak sağlanması, diğer kısmının da uluslararası bir kuruluştan döviz cinsinden temin edilmesi gerekir.
* Uluslararası bir kuruluşun devreye girmesi, sırf dış finansman açısından değil, para basılmasını gerektirecek olan programa olan güvenin sağlanması ve enflasyonist risklerin en aza indirilmesi açısından da kritiktir.
Modele ait genel çerçeve
Şimdi bu sonuçları elde ettiğimiz model hakkında bilgi vereyim. Modelde başlangıç noktası olarak salgının yayılma hızını aldık. Ekonomi üzerindeki hasarı tespit edebilmek için öncelikle salgının ne hızda yayılacağını tespit edip daha sonra bunun arz üzerindeki etkilerini ölçtük. Ekonomik bir modelde bazı varsayımlar yapmak gerekiyor. Bu varsayımlar gerçeğe ne kadar yakın olursa modelin gücü de artıyor. Pandemi yayılımının hızını tahmin etmek için Epidemiyoloji çalışmalarında da kullanılan SIR (Susceptible-Infected-Recovered – Şüpheli-Enfekte-İyileşmiş) (SIR) modelini çalışmamızda esas aldık. Hızla gelişmekte olan COVID-19 literatüründe yaygın olarak kullanılan bu model bize virüsün yayılma hızı hakkında bilgi veriyor. Modelde kullandığımız, salgının yayılma ve iyileşme oranlarına dair varsayımları diğer ülke örneklerinden hesaplayarak Türkiye’ye uyarladık.
İkinci aşamada sektör bazlı veriye inerek her bir sektörde gerekli olan insan ilişkisini hesaba katarak virüsün yayılma hızını sektörel düzeyde ayrıştırdık. Bu noktada, her bir sektör için hesaplanan vaka sayısına göre arzda yaşanacak düşüşü hesapladık. Arzdaki azalmayı hesaplarken modele sadece hastalığa yakalanan kişileri değil bu kişilere bakan yakınlarını da dahil ettik.
Neden tam karantina?
Araştırmamızdan çıkan en önemli sonuçlardan birini tekrarlayacak olursak:
- Başarılı bir şekilde uygulanacak tam karantina uygulaması, virüsü en hızlı şekilde kontrol altına almak sureti ile en düşük ekonomik maliyeti sağlıyor.
“Tam karantina” senaryosunda sadece en gerekli olan sektörlerin açık olduğunu varsayıyoruz. Karantinanın başarılı olması için Güney Kore benzeri bir uygulama ile hasta olanların sıkı bir şekilde takip edilmesi gerekiyor. Toplam vaka sayısı 3000’e indiği zaman salgının kontrol altına alındığını, mevcut vakaların başarıyla takip edilebileceğini ve hayatın normale dönebileceğini varsayıyoruz.
Gecikmenin maliyeti çok büyük
- Tam karantina uygulamasında geç kalınan her gün, vaka sayısını ve dolayısı ile salgının kontrol altına alınması için geçecek süreyi artırarak beraberinde gelecek ekonomik maliyeti de artırıyor.
Örneğin bu gün (16.4.20) itibariyle, toplam vaka sayısı yaklaşık 70,000 iken tam karantina uygulandığında 42 günlük bir sürede salgın kontrol altına alınabildiğinden GSYH’daki düşüş %7.8 ile sınırlı kalıyor.
Sadece bir günlük gecikme olduğunda vaka sayısı 10,000‘den fazla artıyor.
Modelde vaka sayısındaki artışın sadece test edilmiş rakamları gösteren resmi vaka sayısındaki artıştan daha hızlı olduğunu varsayıyoruz.
Bu durumda 42 günlük tam karantina salgını kontol altına almaya yetmiyor.
Virüs 100 gün sonra tekrar artmaya başlıyor. Prematüre şekilde karantinayı vaktinden erken sonlandırmak hiçbir işe yaramadığı gibi o süre içindeki üretim kaybı da boşa gidiyor.
Bu nedenle bir günlük gecikmenin bedeli olarak ekonomiyi fazladan 2 gün kapatmanız gerekiyor ki bu da ekonomik maliyeti bir anda GSYH’nın % 8,2’ine çıkarıyor.
Eğer iki günlük gecikme olursa bu sefer karantina süresi 46 güne çıkarken GSYH’daki düşüş %8,6’ya çıkıyor.
Yani gecikme olan her gün GSYH üzerinde yaklaşık %0.4 ek kayıp doğuruyor.
- Beklemek ekonomik maliyetleri katlanarak artırıyor ve finansman bulma imkanları da o ölçüde zorlaşıyor.
Sayın Hocamız rakamları da vererek bir akılcı yöntem sunmuş, sağolsun. Bunu uygulayacak olan kim? Yönetim, yönetimi bu uygulamaya özendirecek/zorlayacak kim? kamu oyu baskısı; bu baskıyı oluşturacak ne? Bu tür görüşlerin/bilgilerin yayılması; yayacak kim? Kitle iletişim araçları. Hadi hayırlısı!