BM İcra Direktörü : Koronavirüs bir uyarı mı?

BM İcra Direktöründen dikkat çeken ifadeler… Koronavirüs bir uyarı mı?

Yusuf Yavuz
Odatv.com, 29.03.2020

BM Çevre Programı (UNEP) İcra Direktörü Inger Andersen, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınının iklim kriziyle birlikte doğanın bir mesajı olduğunu söyledi. İnsanlığın doğal yaşama çok fazla baskı yaptığını dile getiren Andersen, The Guardian’a verdiği demeçte acil önceliğin insanları koronavirüsten korumak olduğunu, ancak uzun vadede biyolojik çeşitlilik kaybına karşı mücadele edilmesi gerektiğini dile getirdi. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici de koronavirüse karşı cadde ve sokakların kimyasallarla dezenfekte edilmesi sırasında dikkatli olunması gerektiğine işaret etti. Ağır metaller içeren kimyasallarla ev, araç ve kent meydanlarının temizlemenin yararlı olmadığını dile getiren Kesici,
  • “Bu kimyasalların denizlere, göllere ve yeraltı sularına karışmasına izin verilmemeli. Aynı şekilde bu kimyasalların toprakta zehirli madde birikimine
    yol açarak yararlı organizmaları yok ettiği unutulmamalı. Kaş yapalım derken
    göz çıkarılmamalı. Belediyeler çalışmalarını yürütürken bilimin ışığından uzaklaşmamalı.”
    uyarısında bulundu.

Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Covid-19) salgınına ilişkin bir açıklama yapan BM Çevre Programı (UNEP) İcra Direktörü Inger Andersen,

  • Doğanın koronavirüs ve devam eden iklim kriziyle ilgili bir mesaj gönderdiğini dile getirdi.

İnsanlığın dünyaya zarar verici biçimde çok baskı yaptığını savunan Andersen, gezegene zarar veren insanın aslında kendisine zarar verdiğini söyledi.

  • Avustralya’daki orman yangınları ve Kenya’daki çekirge istilası gibi çevresel sorunların da doğanın bir mesajı olduğuna değinen Andersen,
  • İstesek de istemesek de doğaya bağımlıyız. Doğaya önem vermezsek kendimize önem veremeyiz. En büyük müttefikimiz doğadır.” dedi.

‘BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK KAYBINA KARŞI MÜCADELE EDİLMELİ’

İngiliz The Guardian Gazetesi’ne konuşan Andersen, acil önceliğin insanları koronavirüsten korumak ve yayılmasını önlemek olduğunu, uzun vadede yapılması gerekenin ise habitat ve biyolojik çeşitlilik kaybıyla mücadele etmek olması gerektiğini dile getirdi.

‘COVİD-19 SALGINI, VAHŞİ YAŞAMIN AÇIK BİR UYARISI’

The Guardian’da yer alan ve bilim insanlarının konuyla ilgili görüşlerine de yer verilen haberde,  Covid-19 salgınının vahşi yaşamın açık bir uyarısı olduğuna dikkat çekilerek hastalıkların insanlara bulaşmasına her zaman insan davranışlarının neden olduğu görüşüne yer verildi. Daha fazla salgını önlemek için hem küresel ısınmanın hem de doğal yaşamın tarım, madencilik ve betonlaşma için tahrip edilmesinin sona ermesi gerektiği görüşüne yer verilen haberde, bu tahribatların vahşi yaşamın insan ile temas etmesine neden olduğu kaydedildi.

‘BULAŞICI HASTALIKLARIN %75 VAHŞİ YAŞAM KAYNAKLI’

Uzmanların yasadışı küresel canlı hayvan ticaretinin de sonlandırılması yönündeki görüşlerine yer verilen haberde, geçmişte patojenlerin evcil hayvanlardan insanlara geçmesi için bu kadar çok olanak olmadığına dikkat çekilerek ortaya çıkan bulaşıcı hastalıkların % 75’inin vahşi yaşamdan geldiği kaydedildi. Doğal alanların yok edilmesinin insanların yaban hayatına yakın alanlarda yaşamasına olanak sağladığına değinilen haberde, iklim değişikliğinin canlıları hareket etmeye zorladığı kaydedilerek bu durumun patojenlerin taşınmasına neden olduğu vurgulandı.

‘ATEŞLE OYNADIĞIMIZI FARK ETMELİYİZ’

Haberde, ABD Harvard Halk Sağlığı Okulu’ndan Aaron Bernstein, “SARS, MERS, Covid-19, HIV yaşadık. Doğanın bize ne anlatmaya çalıştığını görmemiz gerekiyor. Ateşle oynadığımızı fark etmeliyiz” uyarısına da yer verildi.

DR. EROL KESİCİ: ‘SALGINDA PARA, PARA ETMİYOR’

Doğa ve Sürdürülebilirlik Derneği ile Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici de dünyanın dört bir yanından bilim insanlarının yıllardır yaptığı uyarıların yeterince dikkate alınmadığını belirterek;

Bugün iklim sözleşmelerine uymayarak vahşi yaşam alanlarını tahrip etme pahasına milyonlarca dolar kazanan ülkeler, salgın karşısında milyarlarca dolar bütçe ayırmak zorunda kaldılar. Paranın değil, doğanın her şey olduğu bir kez daha anlaşıldı. Ne yazık ki paraları ve zenginlikleri bir işe yaramıyor. Salgında para, para etmiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

‘BİLİMDEN UZAKLAŞMAK BİLİNÇ OLUŞMASINI ZORLAŞTIRIYOR’

Temel eğitimde çevre bilinci ve deneysel sonuçlara dayanan bilim dallarına verilen önemin giderek azalmasının büyük bir hata olduğuna da değinen Kesici,

Tüm dünyada salgına neden olan virüsün şakasının olmadığını gördük. Doğa ve çevre bilincinin oluşturulmaması, pozitif bilimlere önem verilmemesi toplumda salgın döneminde yeterli önlemlerin alınmasını zorlaştırıyor.” dedi.

‘COVİD-19, HIRSLARINIZDAN VAZGEÇİN DİYOR’

Dünya üzerinde yaşayan insanların ekonomik ayak izinin ekolojik ayak izinden daha büyük olması durumundan kıtlık, salgın ve savaşların kaçınılmaz olacağına işaret eden Kesici, şöyle konuştu:

Covid-19’un insanlara açık mesajı, ‘hırslarınızdan vazgeçin’ anlamına geliyor. Yaşamın bazı temel ilkeleri var ve bunu yıllardır her fırsatta dile getiriyoruz: Hepimiz doğanın ürünüyüz. Doğa biz olmasak da var olmaya devam eder ancak doğaya yapılacak kötülüklerden en büyük zararı biz insanoğlu görürüz. İnsan, doğaya en son dâhil olan canlı türüdür ve adeta muhteşem bir pazılın bütünlüğü tamamlayan son parçasıdır. Bu denge içerisinde diğer canlılar da vardır ve asla bozulmamalıdır.”

KİMYASALLA TEMİZLİK : ‘KAŞ YAPAYIM DERKEN GÖZ ÇIKARILMAMALI’

Uzun yıllardır Türkiye’nin su kaynakları ve gölleri üzerine bilimsel çalışmalar yürüten Dr. Erol Kesici, koronavirüse karşı cadde ve sokakların kimyasallarla dezenfekte edilmesi sırasında dikkatli olunması ve su kaynaklarının kirletilmemesi gerektiği konusunda da uyarılarda bulundu. Ağır metaller içeren kimyasallarla ev, araç ve kent meydanlarının temizlemenin yararlı olmadığını dile getiren Kesici,

Bu kimyasalların denizlere, göllere ve yeraltı sularına karışmasına izin verilmemeli. Aynı şekilde bu kimyasalların toprakta zehirli madde birikimine yol açarak yararlı organizmaları yok ettiği unutulmamalı. Kaş yapalım derken göz çıkarılmamalı. Belediyeler çalışmalarını yürütürken bilimin ışığından uzaklaşmamalı” uyarısında bulundu.

‘SALGINLA TEMİZ SUYUN KIYMETİ DAHA İYİ ANLAŞILDI’

Hekimlerin su ve sabundan oluşan temel hijyeni topluma anlatmaya çalıştığını ancak kentlerin dezenfekte edilmesi sırasında içeriğinde ne olduğu bilinmeyen kimyasallar kullanılmasının tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini dile getiren Kesici,

Kolay erişilebilir ve içilebilir su kaynaklarımızı ve tüm canlı yaşamını bu dönemde gözümüz gibi korumak zorundayız. Çünkü bu salgın bize temiz suyun ne kadar kıymetli bir varlık olduğunu bir kez daha gösterdi. Su kaynağımız olan derelerin, göllerin ve akarsuların kirletilmesine ve kurumasına göz yuman; kirletilen suların tarımda kullanılmasına izin verenler durup bir kez daha düşünmeli. Su kaynakları aynı bakış açısıyla yönetilmeye devam edilirse korkarım bu günleri de arar duruma geleceğiz. Bu nedenle acilen bilimsel ve akılcı bir su politikasını yaşama geçirmek zorundayız.” görüşünü dile getirdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir