İŞŞİZ VE EVSİZ!

İŞŞİZ ve EVSİZ!

Zeki Sarıhan

Arabanın teknik kontrolünü yaptırmış eve dönüyordum. Ankara Karşıyaka’dan Ķonutkent’teki semtimize doğru yol alırken tam bir dönemeci almıştım ki, köylü olduğu anlaşılan kara kuru bir erkek el kaldırdı.

Yolda kalıp araç bulamamanın ne demek olduğunu herkes bilir. Bu nedenle el kaldıran adamın biraz ilerisinde arabayı kenara çektim. Arka koltuklardan birine oturunca “Nereye gidiyorsun?” diye sordum.

“Etimesgut’a” dedi.

“Ama ben oraya gitmiyorum. Konutkent’e gidiyorum.” dedim

“Yol ayrımında inerim. Oradan ötesini dolmuşçular götürür” dedi.

“Buraya nasıl ve neden geldiniz?”

“Geçtiğimiz benzin istasyonuna bir eleman alacaklarını duydum. Etimesgut’tan buraya yarım gün yürüdüm. Fakat elemanı almışlar. Elim boşa çaldı!”

“Nerede kalıyorsun?”

“Geceleri istasyonda yatıyorum.”

“Karnını nasıl doyuruyorsun?”

“Karakoldaki polislerle akşam yemeklerini yiyorum” dedi. Sabah ve öğleyin ne yediğini soramadım. Belki bir şey yemiyor, belki de ekmekle idare ediyordu!

Anlattığına göre Yozgat’ın merkez köylerinden birinden gelmişti. Bir kızından başka kimsesi yoktu. O da evlenmişti. Ankara’ya geleli bir buçuk ay olmuştu.

Benden para istemedi. Bu tutumunu takdirle karşıladım. Demek ki alnının teriyle kazanmak istiyor, iş arıyordu…

“Seni Etimesgut İstasyonuna dek götürmek isterdim ama yolu bilmiyorum, kusura bakma!” dedim.

“Zararı yok. Buradan dolmuş geçiyor. Onlardan rica ederim” dedi.

O’nu yürüseydi iki saatte gidebileceği bir noktaya götürmüş olmakla sanki küçük bir insanlık görevi yapmıştım ama memlekette bu durumda kardeşlerimizin varlığı, yiyip içtiklerimizin boğazımıza dizilmesine neden oluyor…

Yolu Etimesgut İstasyonuna düşen varsa bir sorsun, geceleri hâlâ orada banklar üzerinde yatan ve karakol polislerinin akşam sofrasına kattıkları Yozgatlı bir vatandaş var mı?

Anlattığım karşılaşma 11 Eylül günü olmuştu.
(6 Ekim 2019)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir