ÇAPA BATIYOR!
Bu yazı İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erbuğ Keskin‘in Facebook sayfasından alınmıştır.
Prof Dr. Erbuğ Keskin’in yazısı. maalesef olduğu gibi gerçek…
Öyle bir ülkenin sağlıkta geleceği ola bilir mi??
Düşünelim…
Erdoğan, Üniversite hastanelerine “yönetemiyorsanız bize bırakın, biz yönetelim.. sağlık hizmeti başka, işletme başka..” demişti. Amaç açık, üniversite hastaneleri iflas etsin, el konsun ve Sağlık Bakanlığına devredilsin, hastaneleri olmasın Tıp Fakültelerinin.. Sağlık Bakanlığı da şehir hastaneleri kapsamında giderek özelleştirerek hizmetten çekiliyor; kamuda kalan ya da özelde hastanelerle tıp fakülteleri anlaşma yapsın, “affiliye hastane” modeli ile bu alanda da küçük Amerika olalım. Sağlık hizmetini ve tıp eğitiminin bu özel hastanelerde verelim..
DİKKAT Köprüden önce son çıkış :
- AKP iktidarına son anımsatma, rica :
- Tıp Fakültesi Hastanelerinin bilerek ve tasarlayarak (taammüden) iflası politikasını lütfen hemen durdurunuz..
- Bu yıkımın faturası öngörülenden çok daha ağır olur, telafi de edilemez.
- İlk iş, SGK geriödemelerini güncel maliyetlerle uyumlu kılınız;
- Sonra da KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİNE ÖNCELİK VERİNİZ Kİ hem daha sağlıklı bir topluma erişelim hem de belimiz büken sağlık giderleri azalsın!
- Sonra “kandırıldım” demeyin, çooook geç ve çoook yazık olur Türkiye’ye.
Prof. Dr. Ahmet SALTIK
1977 İstanbul Tıp Fakültesi Bitireni (Mezunu) / 150. yıl mezunları
1981 İstanbul Tıp Fakültesi Uzmanı (Halk Sağlığı)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı, SBF Mezunu
===================================
ÇAPANIN SON AKŞAMLARI
Çapa’da güneş batıyor bir akşam daha..
Hüzünlüdür akşamları hastanelerin..
Hekim olmaya ilk adım attığım yuvam burası benim.
İlk hastam.. ilk sondam.. ilk dikişim..
190 yıl önce (AS: 1827) kurulan ülkenin ilk Tıp Fakültesi..
Babamın okulu..
Hocalarımızın hocalarını yetiştiren akademi..
Her nesille giderek gelişen, modernleşen, ülkemizin ışıldayan bilim ocağı..
Yurdun her köşesinde.. komşu ülkelerde… derdine çare bulunamayan insanların şifa kapısı..
Burası Çapa..
Bugünlere gelmesinde o kadar çok kişinin emeği var ki..
Ama son yıllarda bu yuva gözlerimizin önünde eriyor..
Avuçlarımızın arasından kayıp gidiyor sanki..
Çapa zor durumda..
Çapa çok zor durumda..
Borç batağında..
Borçlarını 36 ay geriden zar zor ödeyebiliyor..
İşin en acısı ne biliyor musunuz?
Çalışmadığımız için değil.. Çalıştığımız için batıyoruz.
Bir safra kesesi ameliyatı yaptığımızda devletin hastaneye ödediği para 1100 Tl.. Ama o ameliyat bize en iyimser koşullarda 1800 T’ ye mal oluyor.. Yani derdinden kurtardığımız her hasta da 700 TL zarar ediyoruz.
Devletin her hizmet için hastaneye ödediği bir fiyat var ve bu fiyatlar yıllardır değişmedi. Oysa kullandığımız malzemelerin fiyatı kezlerce katlandı..
Yani devlet bize diyor ki;
Pahalı tedavileri sakın uygulama..
Sakın ameliyat yapma..
Yapmak zorunda kalırsan ilçe devlet hastanelerinde bile yapılabilen basit ameliyatları kabul et..
Yalnızca muayene yap.. hızlı hızlı.. fazla tetkik isteme.. fakültenin ayakta kalabilmesinin belki de tek yolu muayene yapmak..
Hastaya bir faydası yok ama zarar ettirmiyor..
Ne kadar çok muayene yaparsan, ne kadar az tetkik istersen o kadar kazanırsın diyor devlet..
Ama burası Çapa, biz her türlü baskıya karşın, halkımızın en modern tedavi yöntemlerinden faydalanmaya devam etmesi için elimizden geleni yapıyoruz
Bu nedenle her yıl giderek daha zor duruma düşüyoruz.
Sonunda şelale olan bir ırmakta sürüklenen bir sandalda gidiyor gibiyiz.
Hepimiz kaçınılmaz sonu görüyoruz.
Bakın, şimdiye dek hep eleştiregeldiğimiz, çatısı akan servislerden, su basan ameliyathanelerden, çökmek üzere olduğu için son anda terk ettiğimiz binalardan, salt kamuoyu mutlu olsun diye kapasitesinin 4-5 katına çıkarılan öğrenci sayısından filan söz etmiyorum..
Türk ve dünya tıbbına sayısız katkıları olmuş.. kaç kuşak hocalarımızın emeğiyle bugüne gelmiş bir mabedin çöküşünden bahsediyorum..
Çapa çöküyor diyorum…
Artık başka yerde çare bulamadığınız dertlerinize çare olan Çapa olmayacak..
Cerrahpaşa, Ege, Dokuz Eylül, Akdeniz, Çukurova, Ondokuz Mayıs da olmayacak.
O berbat hastane koşullarında bulunmaya yarım saat dayanamayan insanlar sağlık çalışanlarının orada bir ömür tükettiğini göremiyorlar.
Halkın sağlığını geri dönülmez bir biçimde tehlikeye atan bu çarpık sağlık sisteminin tek sorumlusunun onlar olduğunu düşünüyorlar.
Her gün her kanalı kullanarak sağlık çalışanlarını şikayet ediyorlar..
Bunları size niye anlatıyorum biliyor musunuz?
Bu insanlara söyleyin lütfen..
Bizi yine şikayet etmeye devam etsinler..
Ama fakültelere geldiklerinde işlerin aslında neden yürüyemediğini de görmeye çalışsınlar.
Mesela Bilgi edinme hattına;
”Benim 2000 liraya malolan ameliyatım için fakülteye neden 1000 lira ödüyorsunuz?” diye sorsunlar..
”Modern tıbbın keşfettiği çok daha etkili tedavi yöntemleri ve Tıp Fakültelerimizde yılların emeğiyle bunları kullanmayı öğrenmiş doktorlar varken, neden sırf sizin politikalarınız yüzünden ben çağ dışı yöntemlerle tedavi olmak zorunda kalıyorum diye sorsunlar”
”Başka yerlerde gösteriş için trilyonlar harcanırken neden Tıp Fakültelerini parasızlık içinde yok olmaya itiyorsunuz? diye sorsunlar”
”Çapa çökerse, devasa Şehir Hastaneleriniz onun yerini tutar mı sanıyorsunuz? diye sorsunlar”
En çok da..
” Başınıza bir şey geldiğinde, kendinizin de koşarak bu ölüme terk ettiğiniz kuruma geldiğinizi unuttunuz mu?” diye sorsunlar.. (AS: R.T. Erdoğan kolon ameliyatını Çağa’dan bir hocaya yaptırmıştı..)
Çapa da akşam oluyor..
Zaten hüzünlüdür hastane akşamları..
Ama artık bir farklı..
Çapa çok badireler atlattı..
İki Meşrutiyet,
iki dünya savaşı,
sayısız darbe gördü..
Hepsinden etkilendi ..
Ama bu kez farklı..
Eğer halkımız kendi fakültesine sahip çıkmazsa ..
Çapa’nın üzerine güneş batacak akşamların sayıları zannettiğinizden çok daha az kaldı..