Çöküyorsunuz!..

Çöküyorsunuz!..

Batuhan ÇOLAK

Batuhan ÇOLAK
batuhancolak@yenicaggazetesi.com.tr, 08.08.2019, YENİÇAĞ

Madende kaza olur, yüzlerce vatandaş toprak altındayken “fıtrat” derler,
Zeytin ağaçlarına göz dikip, betonlaştırmak için yasa çıkarırlar,
Çocuk gelinleri meşrulaştırmaya çalışıp yasa önerisi verirler,
Milli sermayeyi yok pahasına özelleştirirler,
“Millet bahçesi” diyerek doğal güzellikleri gasp ederler,
Yazlık-Kışlık Saray derken el değmemiş ormanlara girerler,

“Maden bulup, zengin oluyoruz” diyerek Kaz Dağları’nı peş keş çekerler
Vatandaş;
Çaresiz, sinirli, duyarlı, kızgın, tepkili…
Vatandaş;
Kendisi için, çocukları için, nefes alabilmek için gitmediği yerlere, görmediği vatan topraklarına yürüyor. Ağaçlarımız, nefesimiz kesilmesin diye.
Kendi vatandaşını ülke topraklarını koruması için yollara döken, üzerine terörist iması yapıp terör örgütleriyle ilişkilendiren, böyle bir yönetim biçimi, böyle bir siyaset anlayışı olabilir mi?

Türkiye’de siyaset çökmüş durumda.

Kaz Dağları “buzdağının” sadece görünen bölümü.
Kim bilir; bilmediğimiz, görmediğimiz ne doğal güzelliklerimiz yok pahasına talan edildi.
Ama onların derdi başka…
Asgari ücretin 2 bin lira olduğu yerde, utanmıyor, çekinmiyor, gocunmuyor “vekil maaşları yetmiyor” açıklaması yapabiliyor.
***
Talan edilen, betonlaştırılan, peş keş çekilen doğal varlıklarımıza bakıldığında, Kaz Dağları ne ilkti ne de son olacak.
Yola, inşaata; betona odaklanmış bir zihniyette, daha çok milli değerimiz, milli varlığımız yok olup gidecek.
Örnek aldıkları Osmanlı’nın tarihi mirasını bile korumaktan aciz, yüzlerce yıllık yapılara pencere takan bir zihniyetle karşı karşıyayız.

“Ama Kaz Dağları büyük proje, oradan gelecek parayla Türkiye kalkınacak, sen Türkiye’nin kalkınmasını istemiyor musun” diyen kasaba ağzıyla konuşanlar damlar hemen.

Evet kardeşim! Sizin kalkındırdığınız Türkiye bizim için; yaşam alanı kalmamış, otoyolları, köprüleri paralı, sokakta huzurunun olmadığı, çocukları evlendirmek için yasaların hazırlandığı, zeytin arazilerine göz dikildiği bir yer.

Biz böyle bir gelişmişlik, böyle bir Türkiye istemiyoruz.

En iyi üniversitemiz dünya sıralamasında 538’ciliğe gerilemiş, en değerli bilim insanlarımız yurt dışında eğitim almış, ülkenin birçok bölgesinde aşiretler, şeyhler, ağalar kol geziyor.
Gelişelim dedikçe geriye gitmişiz.
Yargı, en güvenilmeyen kurum olmuş.
Hastanelerde sığınmacılardan sıra bulunamaz olmuş.
Demografik yapısı hallaç pamuğu edilmiş bir ülkeyiz artık.
Kültür bırakmadınız, doğa bırakmadınız, ekonomi bırakmadınız.
Bırakın da nefes alacak yerlerimiz kalsın.
Onlara da göz dikiyorsanız; nereyle ilişkilendirirseniz ilişkilendirin susmayacağız.
Çünkü özgürlük yalnızca kendi kendine hareket edebilme ve bir yerden bir yere gitme eylemi değildir.

Özgürlük; huzurdur, refahtır, bağımlı olmamaktır
Özgürlüğümüzü, huzurumuzu, refahımızı çalamazsınız.
Bugün, Kaz Dağları, yarın bir başka yer…
Ama artık durun! Çünkü günden güne çöküyorsunuz!
Siz gittikten sonra ülkemizde; yeşilimizle, huzurumuzla yaşamak istiyoruz.

Çöküyorsunuz!..” hakkında bir yorum

  1. Ayhan Şıhmantepe

    Kusursuz yazınızı burada da görmek, beni çok sevindirdi. Elinize, emeğinize sağlık. İnsanların daha belirgin olamayacak gerçekleri görememesi ne üzücü. Ne yazık ki, bizleri böylesine üzen, acılar çekmemize neden olanlar, kendi türümüz. Nasıl olabilir, yapılabilir denilen olaylar. Sinop’u ilk kez 1975 yılında görmüş ve hayran kalmıştım. Sonrasında da çok gittim. Ya oradaki durum? Sizin de söylediğiniz gibi ya diğer doğa harikası olan yerler. Çok üzücü, hem de çok. Bazı yapılanlardan sonra geriye dönüş olanaksızdır. Umarım çok geç olmadığı bir evrede düzelmeler başlar.

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir