DOMATES, BİBER, PATLICAN TERÖRÜ

DOMATES, BİBER, PATLICAN TERÖRÜ

Mustafa AYDINLI
Eğitimci – Yazar
Çorlu, 15.02.2019

Devletin en üst makamından “Domates, biber, patlıcan terörünü bitireceğiz.” dendi.  Terörün her türlüsünü duymuştuk ancak “domates, biber, patlıcan terörü“nü yeni duyuyoruz! Terör deyince aklımıza vurdulu – kırdılı şeyler geliyor. Kanlı – bıçaklı silahlı olaylar filan. Terör olayları sonunda üzülen, boynu bükülen insanlar olmaz mı? Ben de şehrimizdeki sebze pazarında “terörü” incelemek üzere pazarı gözlemledim.

Gazetelerin yazdığına göre ayçiçeğini Moldova ve Bulgaristan’dan; arpayı Fransa ve Danimarka’dan; domates, buğday, mısırı Rusya’dan; çeltiği (pirinç) Rusya ve ABD’den; çayı Sri Lanka’dan (eski Seylan); kuru fasulyeyi Meksika, Hindistan, Kanada ve Arjantin’den; nohutu Meksika ve Hindistan’dan; inciri Almanya ve Fransa’dan; üzümü İran, Şili ve Güney Afrika’dan alıyoruz. Tohumda ise İsrail’e bağımlıyız.

  • Görülüyor ki, gıda terörüne dış güçler de iyiden iyiye işe karışmış!

Bu bir gıda terörü olduğuna göre, terörü çıkaran kimler? Başı kim? Ayağı kim? Terör aracı domates, biber, patlıcan vb. olduğuna göre, olayı örgütleyen kim? Tetikleyen kim? Terörün mağdurları kim? Savaşçılar kimler? Savaş alanı ise, hiç kuşku yok pazar, manav, büyük marketler olmalı!?

Ayşe teyzem emekli, 100 TL ayırabilmiş pazara. Bindi otobüse, indi pazara.. Pazar meydanı değil, gerçekten savaş meydanı, sözü edilen “terörün“, “sıcak çatışmanın” (!) tam anlamıyla doruğa çıktığı er meydanı!  Ortada terörist sebze – meyve yığılı tezgahlar, alıcı savaşçı tezgahın bu yanında, satıcı savaşçı karşı yanda.

Ayşe teyzem 1 adet domatesi eline alıp hafif okşayarak, sert mi yumuşak mı bakarak savaşta ilk hamleyi yapmış oldu. Karşı cepheden gelen ses “Dokunma ablaaaa, seçmek yasak!” diyen davudi bir sesle, sıcak çatışma başlamış oldu. Ayşe teyzem zaten etiketi görünce (9 TL/kg!) domates elinden düştü, eli yandı, elinden yaralanmıştı. Uyarı da yoktu gerçekte “Dikkat, sıcaktır!” diye. Başka bir tezgahta ıspanağa baktı, 8 TL. Maydanozun bağı 3 TL, göbekli marul 7 TL, patlıcan 15 TL.. Artık kabak, karnabahar vb. sebzeler eskisi gibi tane ile değil, dilim dilim satılıyordu! Kim bilir, savaşçılar savaş malzemeleri çoğalsın diye mi böyle yapar acaba? Yoksa bir dilimi bir aileyi yaralamaya yeter, mermi boşa gitmesin diye mi?

Üç kg elma alayım dedi Ayşe teyzem; eee savaşta taktikler bitmiyor. Etikette 4.99 TL yazıyor ama okumak için cambaz olmak gerek 99 kuruşu. 4 TL gibi algılanıyor. Teyzem, 3 TL eksik gelince para üstü ayıklıyor. Pazarcının gözüne bakıyor, eksik.. der gibi. Pazarcı “4,99 TL yazıyor ablaaa, görmüyon mu?” diye çıkışıyor. Ayşe teyzem elmanın yarısını geri veriyor. Evdeki hesap uymadı. Ayşe teyzem cüzdanından da yaralandı, darbe aldı.

Savaş bu, taktikler biter mi? Ayşe teyzem baktı ki sivri biber 8 TL, oh çok iyi dedi, tam 1 kg aldı. Ama 20 TL’den 4 TL geri dönünce pazarcıya, eksik verdin diye çıkıştı. Tecrübeli kurt savaşçı pazarcı,  “½ kilosu 8 TL teyzeee, okuman yok mu?” diye çıkışınca, Ayşe teyze biberin de yarısını geri döküyor tezgaha.

Balık, bakliyat ve pek çok ürüne, yalnızca bakıp geçiyor Ayşe teyzem. Arada Ayşe teyzem sebze ve meyvelere bakıyor. Sonra pazarcı ile göz göze geliyor, hamle yapmaya hazır iki savaşçı konumundalar. Ancak, Ayşe teyzenin etiketi dikkatli okuması ve başka bir tezgaha yönelmesi ile kan dökülmeden son buluyor bu kalkışma.
****
Ayşe teyzem eve geldiğinde 5 TL kaldı cüzdanda. Zaten 6 TL’sini dolmuş parası verdi. Yaklaşık 90 TL harcadı ama gereksiniminin yarısını bile alamadan eve döndü. Aldıklarını dolaba yerleştireyim diye poşetlerini açtığında ise, az da olsa bir miktarının çürük ve kullanılamaz olduğunu görünce, bu kez de  yüreğinden vuruldu Ayşe teyze. Ayşe teyze yenik çıktı bu pazar savaşından.
****
Değerli okurlar;

Savaşın görünen ve görünmeyen yanları vardır. Bu savaşın görünmeyen mimarları sizce anasını alıp giden Mersinli  çifçi mi; mazotu, gübreyi, tarımsal ilaçları, traktörü çoook pahalı tutanlar, tohumu dışarıya bağımlı kılanlar, gerçekçi çözümler üret(e)meyip yerli ve milli tarımı öldürenler mi? Klasik düşmanımız dış güçler mi? Yoksa Ayşe teyzenin kendisi mi?

Yoksa bu domates, patlıcan, biber, patates, soğan da mı bizi kıskanıyor ve dış güçlerin güdümüne mi girdiler??

Artık AKP aklının düz – çarpık mantığını biliyorsunuz; yanıtı bulmakta zorlanmamalısınız.

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir