ŞORT…
Yılmaz ÖZDİL
SÖZCÜ, 21.9.16
(AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)
“Dekolte giyen kadınlar tecavüzü göze almalı, parfüm haramdır, topuklu ayakkabı ayete aykırıdır.” diyen herifin, sanki bunları hiç söylememiş gibi, profesör sıfatıyla hâlâ ders vermesine göz yumuyorsak… “Hamilelerin sokağa çıkması terbiyesizliktir.” diyen tarikat şeyhinin, hukuk otoritesi edasıyla, devlet televizyonu TRT’de program yapmasını hoş görüyorsak… “Eşinin dans etmesine izin veren erkek deyyustur.” diyen müftünün arkasında namaz kılmaya devam ediyorsak… Şort giyen kızın suratına belediye otobüsünde tekme atılması anormal midir?
*
Bu ülkenin TBMM başkanı, kahkaha atan kadınların “iffetsiz” olduğunu söylüyorsa… Milli eğitim müdürü, kız öğrencilerle erkek öğrencilerin aynı merdiveni kullanmasından rahatsız oluyorsa… Anadolu lisesi müdürü, kızlı-erkekli oynanan halkoyunlarını “din dışı” ilan ediyor, halaya horona “zina” yakıştırması yapıyorsa… Güzel sanatlar fakültesiyle ünlü üniversite, kadın heykelini erotik bulup, depoya kaldırıyorsa.. Basketbol Federasyonu mesela, muhafazakar siyasetçiler rahatsız oluyor diye, dünya basketbol şampiyonasında ponpon kızları saklıyorsa… İstanbul büyükşehir belediyesi, hacıların aptesti bozulmasın diye, panolardaki mayo reklamını sansürlüyorsa… Tesettür defileleri “İslami defile” adı altında yapılıyorsa… Şort giyen kıza “şeytan” diye saldırılması tuhaf mıdır?
*
Kalbinizi kırmak istemem ama… O kızcağızın suratına o tekmeyi hep birlikte attırdık.
Harem-selamlık plajlara, güya “demokratik hak” olarak baktığımız için… “Bağyan yanı” bilet satılmasını normal karşıladığımız için… Ağzından salyalar akan kerestelerin, her yılbaşı gecesi Taksim’de turist kadınlara parmak atmasına seyirci kaldığımız için, hatta “kadın başlarına ne işleri var o saatte orada” diye sırıttığımız için… Yavaş yavaş, alışa alışa, sinsi sinsi, belediye otobüsünde uçan tekmeye kadar geldi.
*
Eğitimsizi yüceltmenin, cahil egosuna saygı göstermenin, cühelanın cüretine katlanmanın, lümpen küstahlığına yol vermenin, maganda şımarıklığına müsamaha etmenin, kaçınılmaz sonucudur bu. O yaratık bu iklimden besleniyor. Bu atmosferden cesaret alıyor. “Hangi hakla karışıyorsun, sana ne?” diyeceğimize, “aman karışmayayım, bana ne” dediğimiz için. Bu korkaklıktan güç buluyor. Ve bu çirkin hadise iyi ki İstanbul’da oldu da, haber oldu. Maalesef aslında… Bu yılışık empati, bu bencil duyarsızlık yüzünden, bugün Türkiye’nin %70’inde şortla gezilemiyor. 40 sene önce 50 sene önce bikiniyle yüzülen şehirlerimizde, kadınlarımız denize bile giremiyor. Hatta, memleketin yarısında hava karardıktan sonra sokağa bile çıkamıyor. Mahalle baskısı, pranga gibi takılıyor.
*
O otobüstekiler gibi bön bön bakmakla olmuyor. Fransa’dan İsviçre’den İtalya’dan çok önce “eşit hak”lar tanıyan Atatürk vizyonu, nasıl oldu da, bedevi kültürüne savruldu? Herkesin bu soruya kafa yorması, harekete geçmesi gerekiyor. Çünkü… Ya kadınlar özgür yaşayacak.
Ya insan olmayacağız. Başka seçenek yok.
==========================================
Dostlar,
Özel güvenlik görevlisi Abdullah Çakıroğlu (35 yaş)..
Otobüste uçan tekme atılan şortlu hemşire Ayşegül Terzi..
Bu Çakıroğlu kim acaba?? Basın araştırarak yazmalı..
Zavallı Çakıroğlu, “Pantolon giyse daha az tahrik olurduk..“ buyurmuş.
Demek ki, Çakıroğlu familyasından yobaz erkek müsvetteleri tahrikte sınır tanımıyor.. Ayşegül pantolon da giyse sapık Abdullah gene tahrik olacaktı ama “daha az”.. Belki o zaman uçan tekme yerine, kendi hukukunun (!) “ölçülülük ilkesine” göre olağan tekme atacaktı, belki okkalı bir Osmanlı tokadı? Kısasa kısas, ihkak-ı hak. Hammurabi’nin 4200 yıl önceki hukuku (!)
Sapık Çakıroğlu “Her şey İslam hukukuna göre oldu.” demiş.. Ayşegül Terzi’ye yönelik eylemde Terzi’nin çenesinde ödem (sıvı toplanarak şişme) oluşacak şekilde yaralandığı doktor raporlarıyla belirlenen olayda savcılık suçun niteliği yönünden Çakıroğlu’nun serbest bırakılmasına karar verdi. Çakıroğlu hakkında ‘Basit yaralama’ suçundan işlem yapılırken, suçun tutuklanmayı gerektirir katolog bir suç olmadığı gerekçesiyle serbest bırakıldığı da kaydedildi.
Çakıroğlu adliyeye sevk edilirken çıkışta tutarlı görünmeyen sözler sarfetti. Zanlı gazetecilere, “Arkadaşlar her şey kontrol altında. Sıkıntı yok, gerekli izahatları yapacağım. Vandalların saldırısına uğradım. 20 tane solcu terörist bana saldırdı. Her şey İslam hukukuna göre oldu… ” dedi.
“Giydiği şort ortama uygun değildi”
Ayşegül Terzi’ye şort giydiği için tekme atan 35 yaşındaki Abdullah Ç’nin ilk ifadesinde, “Giydiği şort ortama uygun değildi. Bu nedenle sinirlenip hareketi yaptım.” demişti. Çakıroğlu’nun, “Ben vücutta açık gördüğüm yerlere tekme atarım. Giyimini beğenmediğim insanları döverim. Devlet bunlara ceza vermiyor. Devlet bunları cezalandırmalı.” dediği öğrenildi. Dinci – gerici basından tık yok.. Sapık saldırgan hakkında internette bilgi yok..
Biran için düşünelim; benzer bir saldırı bir türbanlıya, kara çarşaflıya yapılsaydı ne olurdu??
Eminiz RTE herkesten önce ve en üst perdeden o kişiyi linç eder, yargılar ve hükmünü verirdi. Bu “hüküm” korkarız mahkemelerimizi de bağlar, ağır psikolojik baskı altında savcı en ağır suçlamalarla derhal tutuklanmasını isterdi.. Aradan 1 hafta geçti neredeyse.. Tayyip beyden bir itiraz duymadık?? Oysa Afrika ülkelerinden bile gazete haberlerine müdahale ediyordu “Alo Fatih!” diye??
Bereket kamuoyu baskısı geldi ve bir başka savcı “basit yaralama” saçmalığı yerine “Halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmek“ ve “Tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir kimsenin inanç, düşünce veya kanaatlerinden kaynaklanan yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale eden veya bunları değiştirmeye zorlamak” suçlamasıyla mahkemenin tutuklama kararı vermesini sağladı.
Adalet Bakanımız emir buyurdular ve Kanunlar Genel Müdürlüğü Türk Ceza Yasasında bu tür “basit yaralamalarda” (!?) da da tutuklama olanağı verecek yasal düzenleme hazırlığına girişti.. Sevinecek isek züğürt tesellisi ile elde bir tek bu haber var. Çıkar mı, nasıl ve ne zaman çıkar, Osmanlı Meclisini 32 yıl kapalı tutan Abdülhamit hayranı Meclis başkanımız bilir artık..
Sapık saldırgan Türk Ceza Yasası (TCY – TCK) md. 115/1’e göre yargılanacak. Dileriz ilerleyen süreçte “mensup” luğu örtülüp “meczup” ilan edilmez ve TCK md. 32’ye sokulup aklanmaz! Üstelik güvenlik görevlisi iken..
Soruyoruz :
– Bu kişinin eğitim düzeyi nedir, İHL mezunu mudur?
– Herhangi bir tarikata üye midir??
– Sosyalleşmesi neden ve nasıl engellenmiştir?
– “Güvenlik görevlisi olur” tıbbi raporu nereden – kimlerce verilmiştir?
– Güvenlik görevlisi olarak silah taşıma belgesi (ruhsatı) var mıdır?
…..
Milli Eğitim Bakanlığı bu tür suçların önlenmesi için eğitim sisteminde ne gibi düzenlemeler, değişiklikler düşünüyor??
Din adına safsata ve saçmalıklarla dolu hurafeleri yayan, halkı bölüp kin – nefret – düşmanlığa iten malum kişilerin bu davranışlarına AKP güz yumacak, İlahiyat profesörü aylardır cezalandırılmayacak, TRT’de sözde program yapan malum zat engellenecek midir??
Diyanetin Başkanı Görmez, sapık saldırganın davranışı ve şımarık – küstah sözleri için ne buyurmaktadır? Başkan Görmez, saldırganın davranışının İslam dini içre olduğunu mu düşünür?
İlk Savcıya ne demeli?? “Basit yaralama” imiş, deyip hemen salıverdi.. Bu ne biçim hukuk anlayışıdır? Cumhuriyetin savcılığı Cumhuriyete böyle mi kol kanat gerecektir? Bu savcıyı HSYK’ye şikayet ediyoruz. Görevini kötüye kullanmıştır. Buradan ihbar ediyor, hakkında yasal işlem yapılmasını istiyoruz..
İşte din din din… diye AKP’nin ülkeyi sürüklediği bataklık..
AKP – RTE, bu sapık adına ve yerine, mağdur Ayşegül’den ve kamuoyundan açık özür dilemeli, O’na telefon etmeli, evinde ziyaret etmeli ve benzer olayların olmaması için her türlü önlemin alınacağı güvencesi vermelidirler.. Gecikmeden..
Sevgi ve saygı ile.
22 Eylül 2016, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com
Geri izleme: Türkiye Barolar Birliği’nden Şort Giyen Kadına Tekme Atan Abdullah Çakıroğlu Hakkımda Suç Duyurusu – Prof. Dr. Ahmet SALTIK