TBB : TAHİR ELÇİ’ye SIKILAN KURŞUN TÜM TÜRKİYE’YE SIKILMIŞTIR

tbb_logosu

BU KURŞUN TÜM TÜRKİYE’ye SIKILMIŞTIR

Diyarbakır Baro Başkanımız Av. Tahir Elçi uğradığı hain saldırı sonucu katledilmiştir.

Hepimizin başı sağ olsun.

Bu menfur saldırının yalnızca Başkanımız Tahir Elçi’ye yönelik olmadığı,
ülke barışına, birliğine, dirliğine ve kardeşliğimize yapılan bir saldırı olduğu açıktır.

Bu kurşun yalnızca kardeşimize değil, tüm Türkiye’ye sıkılmıştır, hepimize sıkılmıştır.
Bize düşen tüm dünyaya birliğimizi, kardeşliğimizi hiç kimsenin bozamayacağını,
hiçbir alçak saldırının bu amaca ulaşamayacağını göstermektir.

Tüm Baro başkanlarımızla birlikte bu kara günde Diyarbakır’da toplanmak üzere
TBB Başkanı ve Yönetim Kurulu olarak bu gün saat 16.00’da derhal Diyarbakır’a
hareket ediyoruz.

Kardeşimiz, Baro Başkanımız Tahir Elçi’ye ve saldırıda yaşamını yitiren emniyet görevlisine Allah’tan rahmet, başta kederli ailesi ve sevenleri olmak üzere tüm meslektaşlarımıza ve milletimize başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyoruz.

Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu
Türkiye Barolar Birliği Başkanı

===================================

Dostlar,

Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) basın açıklaması, açıklamada yer alan birlik – barış çağrısı ve cinayetin işlendiği Diyarbakır’da Baroları toplantıya çağırması çok yerindedir. Cenaze törenine katılınması da doğru ve yerinde eylemlerin devamı oldu; ancak tamamlayıcısı değil..

Bu cinayetin olsun artık aydınlatılması için TBB tüm olanaklarını seferber etmelidir. Başbakan’ın, merhum Av. Tahir Elçi’yi öldüren kurşunun atıldığı tabancanın belirlendiğini açıklaması başlangıç için sevindiricidir. Şimdi sıra silahı kimin ateşlediğini bulmaya ve
o katili azmettirenlere gelmiştir.

Bu cinayetin işleyeni bilinmeyen (faili meçhul) kalMAmasından en çok yarar sağlayacak olan AKP – RTE‘dir. Eğer “bunun tersini gerektiren bir durum” söz konusu değil ise!

“Tersini gerektiren bir durumun söz konusu olmadığının” kanıtlanması da yine
Diyarbakır Barosu Başkanı merhum Av. Tahir Elçi cinayetinin aydınlatılmasına bağlıdır.

Merhum Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi’nin, eşinin cenaze töreninde “Katil PKK” çığlıkları kayda değerdir ve “çok değerli” dir.

AKP – RTE, tek başına iktidarlarında geçen bunca kanlı yıldan sonra artık ciddi bir muhasebe yapmalı ve kendilerine şu soruları sormalıdırlar :

1. Türkiye’de hiçbir dönemde bunca insan ölümü olmadı!
İktidarın 1. görevi yurttaşların can güvenliğini sağlamaktır. AKP – RTE bunu başaramamıştır. Gerisi, ülkeye ne hizmet etmiş olursanız olun, boş sözdür (laf-ı güzaf!).

2. Bu kanlı tabloya Türkiye AKP – RTE yönetiminde neden ve nasıl sürüklenmiştir?

3. Ve bu toplu – tekil cinayetler / kırımlar  (katliamlar) ülkesi daha ne denli sürdürülebilir??

Bu arada, şehit olan 2 polisimizin acısını da yüreğimizin derinlerinde duyumsuyoruz.

******

AKP – RTE kurmayları bu kritik soruların doğru yanıtlarını üretebilirler “sanırız“..
“Sanırız..” diyoruz, çünkü RTE’nin narsisitik kişiliği yüzünden çevresine topladığı
ketlenmiş danışmanlar” soruna çözüm olamazlar; doğruyu bulsalar da söyleyemezler..
Bu ağır sorunu da aşarak Türkiye’nin artık kan – revan içindeki tablodan sıyrılması gerek.

Davutoğlu ve AKP, gerekiyorsa bu “exodus”u (firavundan kurtuluşu), RTE’yi tasfiye ederek,
en azından pasifleştirerek başarmak zorundadır. Aksi halde, yükselen zulüm herkesi boğabilir!

Çıkış için AKP – RTE’ye bir sufle verelim : BOP Eşbaşkanlığınız !?!

Tam teyakkuz ile belirtelim ki;

  • RTE’nin politikaları artık Türkiye, bölge ve hatta Dünya barışı açısından sürdürülemez, kaldırılamaz, dayanılamaz, katlanılamaz kerteye gelmiştir. Bay RTE bu “reel politik” gerçeği kavrayamaz ve gereğini kendisi -üstelik hızla- yapmazsa, çok ağır faturasını ödemek zorunda kalacaktır.

Türkiye, Bölge ve Dünya Bay RTE’nin dış basında yaygın ve şiddetle vurgulanan
irrasyonel politikalarına asla mahkum değildir.

Bu yakıcı gerçekliğin O’na mut – la – ka anlatılması / belletilmesi / kavratılması zorunludur.
Tarihsel sorumluluk Başbakan Davutoğlu ve AKP MYK’sınındır; sonra da Genelkurmayın!

  • PKK ve uzantıları ile mücadele kesin bir kararlılıkla ve asla duraksamadan sürdürülmelidir.
  • Yurt genelinde ruhsatsız tüm silahların ve mühimmatın Devlete teslimi için özel yasa çıkarılmalıdır. Asla betona gömme değil! 1-2 ay içinde bu teslimat yapılmazsa,
    sonrasında ele geçirilecek olanlar için cezalar çok ağırlaştırışmalıdır. Ardından bu silahların balistik incelemesi yapılarak hangi suçlara karıştıkları açığa çıkarılmalıdır..
  • “AÇILIM” yeniden gündeme alınacak (buzdolabındam çıkarılacak) ve hiçbir etnisiteye
    ayrım yapılmadan salt demokrasinin standartlarının tüm ülke insanı için yükseltilmesi temelli yürütülücekse, silahların teslimi ön koşullardan olmalıdır.
  • Tek devlet – tek millet – tek bayrak – tek remi dil Türkiye’nin kırmızı çizgileri kalmalıdır.
  • Anayasa’nın ilk 4 maddesine asla dokunmadan, 24, 174, 66. maddeler gibi köşe taşlarına ellenmeden, Başkanlık zırvasını dışlayarak.. daha demokratik bir anayasa düşünülebilir;
  • Fakat asıl öncelikli sorun, kesinlikla Anayasa değişikliği değildir; ilk sırada iç – dış güvenlik
    ve ekonomi – işsizlik – yoksulluk – üretim seferberliği –  AYDINLANMA gelmektedir.

Türkiye’nin hızla bu “akıl tutulması iklimi” nden sıyrılması gerekiyor ve kuşkusuz,
Devletin bekası gereği “a fortiori” olarak, söz konusu “circulus viciosus” tan
mutlaka çıkılacaktır.

Sevgi ve saygı ile.
29 Kasım 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir