Tarlanın cefakar emekçileri:
Mevsimlik kadın işçiler..
Aylarca evlerinden uzakta, gündüz tarlada çapada, akşam hanesinde temizlikte…
%76’sı okuma yazma bilmiyor. Hayata Destek Derneği’nin mevsimlik tarım işçileri araştırması kadın gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Hayata Destek Derneği, Adana, Afyon, Düzce, İzmir, Konya Aksaray, Ordu, Samsun, Urfa, Yozgat’ta mevsimlik tarım isçilerinin yaşama, çalışma koşullarını araştırdı.
1353 kisinin verilerinin derlendiği araştırmanın sonuçları, Mevsimlik Gezici Tarım İşçiliği
2014 adıyla raporlaştırıldı. Kadın işçilerin anlatımları yoksulluğu ve yoksunluğu gözler önüne serdi.
Araştırma için görüşülen 168 haneyle ilgili kimi bilgiler şöyle:
– %80’ini çadırda yaşıyor,
– %56’sının elektriğe erişimi yok,
%62’si içme suyunu çeşmeden sağlıyor ve zor banyo ve tuvalet koşullarında yaşamlarını sürdürüyor.
– Radyo-tv ve buzdolabı kullananların oranı %10’un altında.
– Çamaşır makinesi, bisiklet ya da bulaşık makinesi kullanan aileler neredeyse yok.
– Mevsimlik tarım işçilerinin günlük çalışma saatleri sorulduğunda, günde ortalama 8 saatten daha az çalıştığını belirtenlerin oranı salt %12 çıktı. %45’lik bir oran 9-11 saat arasında, %45’lik bir oran da 11 saatten daha çok çalıştığını söyledi. Mevsimlik tarım işçileri, günde 9 saatten çok çalıştıkları gibi, haftanın hemen hemen her günü çalışıyorlar.
Mevsimlik tarımda tüm yoksulluk ve yoksunluk koşullarının ortasında ataerkil kültürün
örf ve adetleri içinde kız çocuk olmak, kadın olmak, tuvalet kullanmadan, banyo yapmaya,
okula kaydolmaktan, eğitime devam etmeye daha da zor. Raporda kadınların durumu şöyle ifade edildi:
“Olmayan malzeme ile yemek yapmak, olmayan suyla çocukları yıkamak,
olmayanla temizlik yapmak… Olmayanla tüm aileyi yaşatmak ve tüm bunları
kadın olmanın getirdiği baskının altında tarlada, çadırda sağlığını yitirmiş bir durumda çalışarak sürdürmek.”
Araştırmaya katılan 18 yaş üstü kadınların %76,6’sı okuma-yazma bilmiyor.
Kadınlar örf ve adetler nedeniyle en temel gereksinimlerini bile görmekte sorun yaşıyor.
Bir kadın bu durumu,
“Açıktaki duşlara da örf adet yüzünden gitmiyoruz. Milletin içinde duşa girip çıkmak,
ulu-orta, bize uygun olmuyor.” sözleriyle anlatıyor.
Raporda kadınların anlatımlarına da yer verildi :
– Kocam başka bir aşiretten kız kaçırdı, onunla gitti. Ben çocuklarımla birlikte açıkta kaldım. Aşiret izin vermediğinden boşanamadım. Kocam öbür kadınla imam nikâhlı, bir çocukları olmuş, o da benim üzerime kayıtlı nüfusta. 7 sene oldu kocam gideli. Büyük oğlum o zaman
10 yaşındaydı, okuldan çıkardım mecbur. Lokantada çalıştı günlük 20 TL’ye. Babası kaçtığı için çalışmak zorunda kaldı çocuk. (Samsun)
‘KUMA OLUP KİMSENİN YUVASINI YIKMAM’
– Doktor derdini içine atma, başkalarına anlat dedi. Kime söyleyeceksin? Suçsuz yere boşanmak, babanın evine misafirliğe gittiğinde 3 gün sonra gelme demek, onu sen nereye atacaksın. Kolay değil babamgilde kalmak çok zor… Yirmi beşimde boşandım, 27 yaşındayım ama herkes daha yaşlı göründüğümü söylüyor. Gelip 60 yaşında adam istiyor kumanın üstüne.
40 yaşında adam istiyor. Hiç 20 yaşında kızla 40 yaşında adam olur mu? Bazen diyorum ki
fark ne? Kız ne kadın ne? Valla, o biraz insanın ağırına gidiyor. Ne kumaya giderim,
ne kimsenin yuvasını yıkarım. (Sakine)
‘LİSEYE GİDENLER ‘BOZULUYORMUŞ’ DEDİLER OKULU BIRAKTIM’
– Ortaokula kadar okudum, okumayı seviyorum ama bıraktım. Liseye gidenler bozuluyormuş dediler. Ben de bozulacağıma hiç gitmem dedim. (Düzce)
– Kızlar okula giderse şımarırlar, kimseyi saymazlar, arkadaşlarına uyarlar.
(Bir başka kadın işçi)
TARIM İLAÇLARI DÜŞÜKLERE NEDEN OLUYOR
Tarım ilaçlarının zararlı etkilerinin kadın sağlığındaki yansıması da incelenen bir konu.
GAP Tarımda Çalışanların Sağlığı Araştırması 2013 verilerinde bu durum ifade ediliyor.
“Vücuda ağız, deri veya solunum yoluyla giren pestisitlerin kadın sağlığı üzerindeki etkileri anne karnında başlamakta, plasentadan fetüse geçmekte, bunun sonucunda düşükler, anomalili doğumlar bildirilmektedir. Öbür yandan tarım çalışanı kadınlarda infertilite riskinin 4-16 kat arttığı da görülmüştür.”
==================================
Dostlar,
Türkiyemizin yakıcı sorunlarındandır.
Yaşanagelenler bir insanlık dramıdır.;
Biz, 1986’da Bingöl dağlarında Beritan göçeri aşiretlerle 1 ay birlikte dağlarda – çadırlarda yaşayarak bir bilimsel çalışma yapmış ve yayımlamıştık (Saltık A. Beritan Göçeri 15-49 Yaş Grubu 158 Kadını Kapsayan Mediko-sosyal Bir Çalışma. Trakya Üniv. Tıp Fak. Dergisi. 5: (1); 95-106 (1988). (2. Ulusal Halk Sağlığı Kongresi Bildirisi, Antalya-1988).
30 yıldan bu yana bir arpa boyu bile yol alamadığımızı görmek çok üzücüdür.
Başta HDP, ülkemizin Doğu – Güneydoğusunda özellikle olmak üzere
feodalitenin tasfiyesi en başta gelen önceliklerdendir. İnsan hakları ve demokrasi için
feodal düzenin tasfiyesi vazgeçilmezdir. HDP, Kürt kardeşlerimize soyut kimi hak ve özgürlükler yerine, bunların da maddi temelini oluşturmak üzere Kürt ağaların sultasını
yok etmeyi öncelikli görev saymalıdır. Geçek bir devrimci parti etnik temelde siyaset yapmaz; bundan ancak utanılabilir.
Bir parça pozitif ayrımcılık yapma hakkı varsa HDP’nin, olsa olsa politikaları içinde
ilk sırayı, ana tabanı olan Kürt kardeşlerimizin çağdışı feodalitenin boyunduruğundan kurtarılması olmalıdır.
HDP, oylarını 2’ye katlayan oranda yüksek olan emanet oylara saygısını,
ülkemizi – halkımızı bölünmeye götürecek dış dayatmalı AÇILIM saçmalığını dışlayarak gösterebilir ancak.. Bunu yapmazsa, ilk seçimlerde yeniden baraj altında kalmaya mahkumdur. Oysa bu önemli konjonktürel avantajı değerlendirmesi çok yerinde olur.
Bu kadim Anadolu halkı / Ulusumuz, bölünüp – parçalanmayı ve emperyalizme yem olmayı
hem asla hak etmiyor hem de ne yapılsın yapılsın asla izin vermeyecektir.
7 Haziran 2015 seçimlerini izleyen günde bu yalın tarihsel gerçekliğin altını özellikle çizmek isteriz.. Kimse boşa kürek çekmesin.. Sınırlı kaynaklarımızı ülkemizin
yakıcı sorunlarına yöneltelim..
Bakınız Avro 3 TL’yi, Dolar 2.8 TL’yi aştı.. Yangın var…
Bir kez daha, 7 Haziran 2015 seçim sonuçları ülkemize “hayırlı” olsun..
Siyasal partilerimiz, önlerine şöyle ya da böyle getirilen kimi kökü dışarıda önermelere “hayır” diyebilsinler – diyebilmeliler..
Sevgi ve saygı ile.
08 Haziran 2015, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com
DEĞERLİ KARDEŞİM
DURUMU AÇIK VE SEÇİK OLARAK, ÇOĞU GAZETE VE TV DEN DAHA İYİ YORUMLAMIŞSIN .