ALGI OPERASYONU
Hüsnü MAHALLİ
YURT Gazetesi, 25.9.14
hmahalli@hotmail.com
Günümüzün en moda kavramı ‘ Algı operasyonu’.
Bir zamanlar ‘Toplum mühendisliği’ deyimi daha popüler idi.
Her iki söylemde amaç, insanları yalanlar ile bir şeylere inandırmak.
Güçlü bir medya ile.
Bu nedenle AKP iktidara geldiği ilk günden başlayarak bu alana özel ilgi gösterdi.
Bu ‘ilgi’ sonucu bugün AKP iktidarı medyanın %80-90’ını kontrol ediyor.
Dönek ve yalakalar sağ olsun.
Doğuştan yandaş olanlara söylenecek hiçbir sözümüz olamaz.
Hepsi el ele vermiş, insanlara sürekli yalan söylüyorlar.
Her konuda ve utanmadan.
Örneğin ‘Arap Baharı’ tezgahında.
Hükümet ilk andan başlayarak yanlış yaptı, yapıyor ama bu medya bu yanlışları
mutlak doğrular olarak halka yutturmaya çalıştı, çalışıyor.
Hükümet duvara tosladı ve Türkiye’nin başı belada ama bildik medyanın
umurunda değil.
Yalana devam.
Konular çok.
Örneğin Suriyeli göçmenler. Hiç kimse kaç kişi olduklarını bilmiyor.
Ama medya üzerinden yaratılmaya çalışılan algıya bakılırsa ‘bunlar Esad’ın zulmünden kaçtı ve kötüler’..
Peki son bir haftada Kobani’den kaçan 150 bin insan kimin zulmünden kaçtı?
Ya da IŞİD işgali altındaki Rakka, Deyrezor, Tel Abyad, Cerablus, Bab ve daha birçok şehir, kasaba ve köyden kaçan 300-400 bin Suriyeli kimden kaçtı?
Peki Irak’ta son bir ayda evini bırakıp kaçan 1.5 milyon Arap, Hıristiyan, Türkmen, Kürt ve Ezidi de mi Esad zulmünden kaçtı?
Dönelim Suriye’ye.
Suriye’den Türkiye’ye gelen ilk mülteciler Haziran 2011 başında Antakya’da kurulan ve Cisr Elşuğur’u işgal ederek katliam yapan ÖSO militanlarının aileleri idi.
ÖSO, Nusra ve benzeri yüzlerce silahlı grubun işgaline uğrayan şehir, kasaba ve köylerin insanları için üç seçenek vardı :
1- Bu işgalci gruplara teslim olmak ve onlar ile işbirliği yapmak.
2- Bu grupların vahşetinden korkup kaçmak.
3- Buralarda yerleşip devlete karşı silahlı mücadeleyi yaymaya çalışan militanlar ile
ordu arasındaki kanlı çatışmaların arasında kalarak ölmek ya da kaçmak.
Suriye dışına kaçan 4 milyon insanın öyküsü böyle.
Hepsi Esad zulmünden kaçmış olsaydı Suriye içinde evlerini terk edip daha güvenli bölgelere göç edenler de dışarıya kaçardı.
Bir ayrıntı daha : Türkiye, Ürdün, Irak ve Lübnan’a kaçanlara baktığınızda bunların
ezici çoğunluğu bu ülkelere sınır bölgelerinden kaçmışlar. Bu bölgeler ise Esad’ın değil ÖSO, Nusra, IŞİD ve benzeri grupların işgali altında. Son üç yılda bu gruplar, saydığım ülkelerin yanı sıra onlarca ülkeden sınırsız askeri, mali, lojistik ve siyasi destek aldı.
Özetle Suriye’den göçün 1. dereceden sorumlusu Esad değil terör örgütlerine
destek veren bölgesel ve emperyalist ülkelerdir.
Magazinden bir örnek: Amerikalı güzel oyuncu Angelina Jolie Suriyeli mülteci kamplarını ziyaret edip duruyordu.
Peki Angelina, IŞİD’ten kaçan Suriye ve Iraklıları neden ziyaret etmiyor?
Bir not daha : Türkiye’deki Suriyeliler ile ilgili bir başka algı, bunların dilenci, kavgacı ve sorunlu olduklarıdır.
Net bir rakam yok ama Suriyeli sayısı 1,5 milyon deniyor.
Dilenci sayısı olsa olsa 3-5 bindir.
Kimse bunu söylemez ama Suriyelilerin Türk ekonomisine katkısı milyarlarca doları geçer. Gelenlerin ezici çoğunluğu paralı geldi ve bu ülkede iş kurup çalışıyor,
fabrika kurup ihracat yapıyor, ev kiralıyor, ev satın alıyor, şirket kuruyor ve gencecik kızlarını Türkler ile evlendiriyor. Bazıları da ucuz iş gücü olarak çalışıyor. Ama çok az bir bölümü bedavadan yani devletten aldığı yardımlar ile geçiniyor. Bunların ezici çoğunluğu ise Esad’a karşı ÖSO, Nusra, IŞİD ve benzeri grupların saflarında savaşanların aileleridir. AKP yönetiminin bu kadar kıyağı da olacak.
Kaldı ki bu yardımlar ÖSO, SUK, Nusra, IŞİD ve öbür gruplara üç yıldır dağıtılan milyarlarca Dolar yanında devede kulaktır.