CHP Kurultayı’nın değerlendi
Onur Öymen
5-6 Eylül 2014 tarihlerinde yapılan CHP’nin 18. olağanüstü Kurultayını çeşitli açılardan değerlendirmek mümkündür. Öncelikle, CHP’nin birden fazla adayın katılımıyla bir genel başkan seçimi yapması demokrasi açısından övünç vericidir.
Keşke öbür partiler de böyle çok adaylı genel başkan seçimi yapabilselerdi.
Parti Meclisi seçimlerinin de çarşaf listeyle yapılması 500’e yakın delegenin adaylığını koymasına olanak veren demokratik bir tabloyu ortaya koymuştur.
Kurultay’da Genel Başkan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile Sayın Muharrem İnce çeşitli konulardaki görüşlerini dile getirip delegelerden destek istemişlerdir. Delegelerin bu iki adaya verdikleri oyların iyi değerlendirilmesi ve hangi iletilerin verilmek istendiğinin iyi anlaşılması gerekir. Genel Başkan, Sayın İnce’den 300’den fazla oy alarak yeniden bu göreve seçilmiştir. Ancak toplam delege sayısına göre yaklaşık 500 oy eksik alması Kurultay’ın bir uyarı iletisi olarak değerlendirilmelidir. Bence bu ileti , Genel Başkan ve parti yönetiminin izlediği politika ve kullandığı söylemlerin parti tabanında tam bir destek bulamadığı şeklinde yorumlanabilir.
Genel Başkan’ın konuşmasında parti içi eleştirilerin yalnızca parti organlarında yapılması gerektiği yolundaki iletisi partinin güçlenmesi için yapıcı eleştirilerde bulunanlar açısından düş kırıklığı yaratmıştır. Bizzat Atatürk, partideki kimi eksiklikleri ve hataları görüp de bunları hoşgörü ile karşılamanın partiye zarar vereceğini söylemişti. Geçmişte partili milletvekillerinden oluşturulan bağımsız grubun görevi de partinin yanlışlarını ve eksiklerini saptayıp dile getirmekti. Şimdi CHP’nin eleştirilere kapalı bir parti görünümü sergilemesi partinin geleneklerine de, dünya demokrasilerinin uygulamalarına da ters düşecektir. Kaldı ki bugünkü iletişim çağında parti organlarında dile getirilen eleştirilerin kamuoyuna hiçbir şekilde sızmayacağını düşünmek gerçekçi değildir.
Öte yandan, Kurultay’da delegelerin yapılan konuşmalarda akıllarındaki kimi önemli soruların yanıtlarını bulamadıkları da anlaşılmaktadır. Örneğin Kurultay’ın esas toplanma nedeni yerel seçimlerde ve Cumhurbaşkanı seçiminde partinin aldığı başarısız sonuçların değerlendirilmesiydi. Hatta, kimi partililer bu seçim yenilgilerinden sonra Genel Başkan’ın öbür demokratik ülkelerde olduğu gibi istifa etmesi gerektiğini söylemişlerdi. Genel Başkan’ın onun yerine Kurultay toplamayı tercih etmesi,
seçim sonuçlarının partinin bu en yüksek kurulunda değerlendirileceği beklentisini uyandırmıştı. Gerçekten Sayın İnce eleştirilerinin bir bölümünü Cumhurbaşkanı seçimindeki başarısızlığın nedenlerine ayırmıştır. Ancak Sayın Genel Başkan’ın
bu seçim yenilgilerine hiç değinmemesi dikkat çekici olmuştur.
Aynı biçimde Türkiye gündeminin en önemli konularından olan terörle mücadele
ve bölgemizde hızla artan güvenlik riskleri konularına yeterince değinilmemiştir.
Örneğin CHP yıllardan beri savunduğu “elindeki silahı bırakmayan, silah zoruyla siyasal çözüm dayatmaya çalışan bir terör örgütü ile müzakere değil mücadele edilmesi gerektiği” yolundaki görüşünü korumakta mıdır yoksa iktidarın çözüm süreci adı altında terör örgütü ile müzakere yolunu tercih etmesine destek mi vermektedir.”
Ne Sayın Kılıçdaroğlu’nun ne de Sayın İnce’nin konuşmalarından bu soruya
net bir yanıt alınamamıştır.
Ayrıca, işsizlik, eğitim, sağlık gibi konularda vatandaşların beklentilerini karşılayacak biçimde partinin geleceğe yönelik projelerinden ve vaatlerinden, Sayın İnce’nin kimi atıfları (AS:A göndermeleri) dışında yeterince söz edilmemiştir.
Partinin sağa kaydırıldığı savlarına karşı Genel Başkan’ın verdiği yanıtların ağırlığı
daha çok ekonomik ve sosyal anlamda sağa kayılmadığı, sosyal adalet düşüncesinden uzaklaşılmadığı doğrultusunda olmuştur. Oysa, bu konudaki eleştirilerin ağırlığı Siyasal İslam ideolojisine yakınlaşıldığı, CHP’nin seçim şansını artırmak için o kesimlerden
oy alma uğruna partinin ana damarını oluşturan laik ve cumhuriyetçi düşüncenin bir ölçüde de olsa geri planda bırakıldığı yolundaki kaygılardan kaynaklanıyordu.
Özellikle Cumhurbaşkanı çatı adayı olarak o kesimden birinin tercih edilmesi
bu konudaki kaygıları arttırmıştı.
İşte bence, Sayın Genel başkan Kurultay delegelerinin önemli bir bölümünün oyunu
bu gibi nedenlerden alamamıştır.
İkinci gün yapılan Parti Meclisi adaylarının seçiminde de delegelerin kimi mesajlar verdikleri görülmüştür. Parti yönetiminin hazırladığı anahtar listeye verilen oyların, toplam delege sayısına göre oldukça düşük olduğu, bazı parti yöneticilerinin seçilecek oyu alamadıkları, bazılarının ise toplam oyların üçte birinden azını aldıkları görülmüştür.
Rakip aday Muharrem İnce’nin dağıttığı anahtar listeden de yalnızca 2 adayın seçilebilmesi dikkat çekicidir. O listedeki adayların büyük çoğunluğu Sayın İnce’nin
bir gün önce aldığı oyların çok altında oy almışlardır. Bu da delegelerin Sayın İnce’ye verdiği bir uyarı mesajı olarak değerlendirilebilir. Öyle anlaşılıyor ki, delegeler ileride genel başkanlık iddiasını sürdüreceği anlaşılan Sayın İnce’nin partinin bütün gücünü temsil eden bir seçenek sunmasını beklemişlerdir.
Bu mesajlar aynı zamanda CHP’nin yönetimini adeta bir takım tutma anlayışıyla savunmaya çalışan bazı muhalif gazeteler ve köşe yazarlarına da yönelik olmuştur. Umulur ki, bundan sonra bu gazeteler ve yazarlar Kurultay’ın mesajlarını doğru okusunlar ve parti içindeki farklı düşünce sahiplerinin görüşlerine de sütunlarında
yer versinler.
Özetle, Kurultay’ın verdiği mesajlar doğru anlaşılır, politikaların ve kadroların oluşturulmasında delegelerin uyarıları dikkate alınırsa parti bundan güçlenerek çıkar. Partinin birlik ve bütünlük içinde başarıya yürümesi de ancak bu yolla mümkün olabilir.
Ülkemizi içinde bulunduğu büyük güçlüklerden, sıkıntılardan ve tehlikelerden kurtarabilecek tek siyasal güç Cumhuriyet Halk Partisi’dir.
Bu bakımdan partinin yanlışlarından arındırılarak başarı yoluna sokulması öncelikle bir ülke sorunudur ve vatandaşlarımızın büyük bir bölümünün de CHP’den beklediği budur.
Bu düşüncelerle Kurultay delegelerini saygıyla selamlıyor ve CHP’nin 91.
Kuruluş yıldönümünü en içten duygular ve dileklerle kutluyorum.
Saygılar, sevgiler.
===============================
Teşekkürler Sayın Öymen..
Size bütünüyle katılıyoruz…
Sevgi ve saygıyla.
8.9.2014, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
ince ve diplomatik nezaket içinde bu genel başkan bu işi başaramaz… muharem ince toy ve kendileri bulunmaz Hint kumaşı … bence topu aynı kumaştan…
Sayın Orhan Karakuş,
Teşekkür ederiz sitemize ilginiz için…
Sevgi ve saygıyla.
10.9.2014, Datça
Dr. Ahmet SALTIK
http://www.ahmetsaltik.net
Sayın Öymen, CHP Kurultay sonuçlarını çok güzel özetlemiş, ancak şimdi acilen yapılması gerekli olan CHP nin Türkiyenin şu andaki gerçek durumunu bilimsel ve açık bir dille ortaya koyması ve bu durumdan kurtulmak için çareleri ve kendi önerilerini de yine bilimsel ve herkesçe anlaşılır, sade, açık bir dille ortaya koymalıdır.
Kalkınma İktisatçısı Sayın Dr. Halit SUİÇMEZ’in sözlerine kulak verelim:
“Toplumumuzun verimli konuşmalara ve üretken yaklaşımlara ihtiyacı vardır. Üretken, verimli bir ekonomi olmadan çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkabilmek olanaklı değildir. Bugüne kadar Türkiye için birçok tanımlar yapıldı: Büyük Türkiye, Güçlü Türkiye (CHP de son Kurultayda kullanmış), Laik-demokratik Türkiye, Halkçı-çağdaş Türkiye. Ama hepsinin temeli ve esas ihtiyacımız olan Türkiye “ÜRETKEN TÜRKİYE’dir”.
Nedir temel konular? İş ve aş yaratmak, eğitimde ve sağlıkta daha kaliteli noktalara koşmak, toplumda ve bölgemizde “KALKINMACI” bir zihniyeti ve davranışı yerleştirmektir..
Seçimler dahil her dönemde yeni fikirler geliştirip, yeni sözler söylemek, yeni ve ilginç sorular sormak toplumun ufkunu açacaktır. Belki halkın da beklediği budur.
Geleceğin önderleri “verimlilik atılımı” yapabilenler arasından çıkacaktır. Bize gerekli olanlar bazı “açılımlar” değil !!, “ATILIM”lardır. Bunlar ise teknolojide, rekabette, üretimde, verimlilikte, istihdamda yeni atılımlar yapmaktır (Suiçmez 2014. Üretken Türkiye-Toplumsal Denemeler, Ankara).”
Umarım CHP seçime kadar olan kısa dönemde yanına doğru insanları alarak, doğru sözleri vermek ve doğru işleri yapmak için büyük bir atılım yapar.
Umutla ve sevgiyle,
Dr. Perihan Aysal
09.09.2014, Ankara
Perihan hanım,
Halit Suiçme’in bir makalesine sitemizde yer vermiştik…
TÜRKİYE GERÇEKTEN KALKINIYOR MU?
(http://ahmetsaltik.net/2014/06/30/turkiye-gercekten-kalkiniyor-mu-2/, 30.6.2014)
Sevgi ve saygıyla.
10.9.2014, Datça
Dr. Ahmet SALTIK
http://www.ahmetsaltik.net
Merhaba Ahmet Bey,
Sn. Suiçmez’in sitenizde yayımladığınız yazısını okumuştum. Ulusal Eğitim Derneğinde ve Verimlilik Panelinde de kendisini dinledim. Bizlere ışık olacak birçok değerli, yararlı fikri, yazısı var. Bu alıntılar yeni çıkan kitabından. Datçada olduğunuza göre Onu 11-13 Eylül tarihleri arasında Datça Öykü Günlerinde bulabilir ve görüşebilirsiniz.
Herkese Selamlar,
Perihan Aysal
Perihan hanım,
Bu değerli katkınız için teşekkür ederim..
Sevgi ve saygıyla.
10.9.2014, Datça
Dr. Ahmet SALTIK
http://www.ahmetsaltik.net