Karmaşa Ortamında Yaklaşan Cumhurbaşkanı Seçimi
Dostlar,
Soma’da AKP’nin doğrudan ve 1. dereceden sorumlu olduğu madenci katliamı yüreğimizi yakmaya devam ediyor..
16 Mayıs 2014, öğlen saatleri, bu ürkünç (vahim) toplu iş cinayetinde kurban sayısı 284! Bakan Taner en çok (maksimum) 18 işçinin madenden çıkarılamadığını belirtti.
Sanırız finali “302” olarak kapatmaya hazırlanıyor..
Hükümetin karartma ve gerçekleri saklama çabaları acımızı daha da büyütüyor..
Madenin, daha birkaç yüz emekçiye mezar olacağı / olduğu endişemiz büyüyüyor.
- Başbakan Erdoğan Soma’da acılı maden işçisi Taner Kuruca’yı tokatlıyor..
Ardından da Başbakanın korumaları Maden İşçisi Taner Kuruca’yı uzun süre dövüyorlar.. Bunlar adı geçen işçinin görüntülü kendi anlatımları
(Ulusal Kanal, 15/16 Mayıs 2014, gece 00:00 haber bülteni)
Başbakan’ın Özel Kalem müdür yardımcısı Yusuf Yerkel adlı “kişi”,
yere düşen / düşürülen ve 2 özel harekat polisinin müdahale ettiği bir yurttaşa
tekme atıyor ve bu utanmaz eylemini kabul de ediyor daha sonra.
“Gereken açıklamayı yapacağını“.. belirtiyor.
Meğer yerdeki kişi Yusuf beyi darp etmiş, Yusuf bey de 7 günlük doktor raporu almış??
Üzgünmüş ama bir özür dileme yok.. görevden alma da yok..
Savcılık ne yaptı, bu konuda da bir şey duymadık..
Oysa dakikalar içinde hakkında yasal işlem başlatılmalıydı değil mi?
Nerede? Demokratik – hukuk devletinde..
Başbakan artık ülkeyi yönetme yetisini çok büyük ölçüde yitirmiş görünüyor.
Bu çok açık bir olgu.. Dünya alem görüyor ve yabancı yayınlarda artık
“Çek git Erdoğan!” deniyor..
Ama bu kişi, üstüne üstlük 10 ya da 24 Ağustos 2014’te
şimdilik 5 yıllığına Türkiye Cumhurbaşkanı olmak istiyor!?
Üstelik tam aktif ve tüm yetkilerini kullanacağını belirterek..
Yani önce yarı başkan olarak, sonra da fırsat olursa açık tam başkanlığa geçerek..
Bu ne bahstsız ülkedir?..
Ancak acı gelişmeler zıtlıklarını da diyalektik olarak bünyesinde içeriyor.
- AKP iktidarı yıkılma – dağılma sürecindedir..
Giderayak aşırı hırçınlık ve saldırganlık bunların göstergesi..
Bu ortamda, Cumhurbaşkanı seçimi konusu da konuşulmaya devam edilmeli.
Bir dil mantığı (semantik) yanlışı düzelterek :
“Cumhurbaşkanlığı” seçimi… YANLIŞ!
Cumhurbaşkanı seçimi… Doğru..
Atatürkçü Düşünce Vakfı‘nın panel duyurusu aşağıda..
İlgi ve bilginize sunuyoruz.
Sevgi ve saygı ile.
16 Mayıs 2014, Ankara
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
Ahmet Bey,
Ak Parti ve Erdoğan, gücünü sizin Atatürkçülüğünüzü yenilgiye uğratmaktan alıyor!.. Sizin Atatürkçülüğünüz, belki de DÜNYANIN EN ZAYIF DÜŞÜNCE SİSTEMİDİR… Birgül Ayman Güler gibi bütün halk ve milletleri “eşit gördürememeyen” siyasi akıllılarına her zaman üstünlük sağlıyor…
Ali Ercan’ın, Tansel Çölaşan’ın, Emine Ülker Tarhan gibilerin karşısında Başbakan, her zaman rahatlıkla cumhurbaşkanı seçilecektir…
“Biz otuz beş bin terörist öldürdük,” diyen İlker Başbuğ’un, Dersim gibi katliamlar düşünen Onur Öymen’in yanında; Başbakan’ın bir vatandaşa attığı tokat gayet masum kalmaktadır.
Ak Parti, “HALKA VE İNSANA EN YAKIN PARTİ,” Sayın Erdoğan “halka ve insana en yakın lider olma,” özelliğini korumaktadır.
Biz halk olarak, “Turan Feyzioğlu gibi bir faşist Cumhurbaşkanı seçilmesin de kim seçilirse seçilsin!..”
Ahmet bey, siz de; “dünyanın en zayıf düşünce sistemiyle,” yüzde bir oy bile alamayacaksınız!.. Size ne Cumhurbaşkanlığı seçiminden?
Rıza Bey, sizi tanımam bilmem, ancak Prof. Dr. Ahmet Saltık’ın web sayfasındaki yazılara yorumlarınız ve cevaplarınızdan anladığım kadariyle “fanatizmi aklı ve yüreğini karatmış, karıştırmış bir zat” olduğunuz çok açık. Terbiyesizliklerinizi kendinize saklamanızı ve daha fazla rezil olmamanızı öneririm.
Dünyanın en gelişmemiş ülkesinde bile bir devlet adamının alenen insan dövdüğü görülmemişken, adını ağzınıza aldığınız çok değerli insanların eline siz bile su dökemezsiniz. Keşke Cumhurbaşkanı olmayı isteseler.
Perihan hanım; “FANATİZMİ AKIL VE YÜREĞİNİ KARARTMIŞ, KARIŞTIRMIŞ BİR KİŞİ” olmanıza üzüldüm. “Terbiyesizlik suçlamasını,” ise; size iade ediyorum.
Ben “fikri özgür, imanı özgür, vicdanı özgür” bir şair, yazar, düşünce ve fikir adamıyım.
Düşünmeyen, anlamayan, bilmeyen, Atatürk’ün 10 Kasım 1938’de öldüğünü bile idrak etmeyen; TÜRKİYE’NİN HER SORUNUN ATATÜRK’ÜN İLKELERİYLE ÇÖZÜLECEĞİNİ SANAN, Prof.dr. etiketli kişilere benim söylediklerim ters geliyorsa; bu onların kusurudur.
“Keşke Cumhurbaşkanı olmayı istelermiş!..”
Kim bu insanlara oy verir, Cumhurnaşkanı seçer?..
Ama kazara 12 Mart , 12 Eylül gibi faşist bir darbeyle Cumhurbaşkanlığı Makamına oturtulsalar; ne Nihat Erim’i, Turan Feyzioğlu’nu, ne Kenan Evren’i, ne Hitler’i ne Mussolini’yi, ne Franko’yu, ne Pinoşe’yi aratırlar!..
Allah bizi bunların Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan olmalarından korusun!..
ADD’nin Makam Odasında, Perinçek’in Tvsinde, ve ADD’ci Web Sitelerinde kendileri çalsınlar, kendileri oynasınlar…
Sn. Şair Güner, ilimsizliğiniz, saçma laflarınız, küfürleriniz karşısında yapılacak tek şey geçip gitmek. “Leküm diniküm veliyye din”.
Sn. İlimli Perihan Aysal, Yunus’un deyimiyle, “İlim ilim bilmektir/İlim kendin bilmektir/ Sen kendini bilmezsin/ Bu nice okumaktır?”
Gayet açık söylüyorum, siz Atatürkçüler; Ak Parti ve Erdoğan’ın karşısında dünyanın en zayıf düşünce sistemiyle yer alıyorsunuz….
Siz, dünyanın en zayıf düşünce sistemiyle her zaman kaybeceksiniz!.. Her sizden daha iyi düşünecek olan Erdoğan da her zaman kazanacaktır!..
Dünyanın en cahil halkı “aklı kıt, düşüncesiz, algı yeteneğinden yoksun” insanlara oy vermez!..
Sn. Güner, şiir değil, “İstatistik” bilseydiniz size dünyanın cahil bırakılmış halklarının neden herzaman kime (RTE gibi) oy vereceğini açıklayabilirdim. Şaşılacak bir şey yok.: “NORMAL”
Sayın Aysal, siz istatistik biliyorsunuz… Yekta Güngör ve Mümtaz Sosyal birer Atatürkçü parti kurdular… YÜZDE BİR ORANINDA OY ALAMACAKLARI İÇİN seçimlere girmeye cesaret edemediler…
Ama her iki sözde lider de Atatürkçü düşüncenin halkı etkileyemediğini, lider, kadro ve aydın yetiştiremediğini, halktan OY DA ALAMAYACAĞINI bilmiyorlardı.
Ak Parti’de, halkoyu ile Cumhurbaşkanı seçilmesi mümkün en azı yirmi kişi var!.. Atatürkçülerde ise bir tek kişi yok… Halkın cahilliği varsa; ATATÜRKÇÜLERİN DE SİYASAL YETENEKSİZLİKLERİ, KÖRLÜKLERİ VE AKILSIZLIKLARI VAR!..
İster aydın, ister cahil olsun dünyada hiçbir halk Atatürkçülere oy vermez!.. Her halk, her millet “ATATÜRK, 10-KASIM-1938’DE ölmüştür… 10 Kasım 1938’den sonra Atatürkçü olmak için tamamen akılsız fikirsiz olmak gerekir!..” diye düşünür… Ve oyunu akıl ve fikir sahibi olmaları mümkün olanlara, yani Atatürkçü olmayanlara oy verir…
Oy almak akıl ve fikir sahibi olmakla mümküdür…