Küresel borçlar 100 trilyon doları aştı zırvası
Ege Cansen
net@sozcu.com.tr, 16.4.14
Bunu, BIS (Uluslararası Ödemeler Bankası) söylüyor.
Aşmışsa ne olmuş? Bunun yanıtı yok!
Şunu herkes bellesin: Milletler zenginleşip, ulusal servetleri arttıkça “borçlar” azalmayacak, artacaktır.
Kamu borcu, firma borçları, kredi kartı borçları,
çiftçi borçları, ticari borçlar, tüketici borçları.. aklınıza hangi tür borç geliyorsa gelsin hepsi büyüyecektir.
Çünkü zenginleşmenin bir göstergesi de halkın tasarruf mevduatının artmasıdır.
Artan mevduatı da bankalar birilerine “borç / ödünç” verecektir.
Yani mevduat artınca, krediler de artar. Çünkü her banka bir “bilanço”dur.
Bilançoda da yer alan varlıklar, yükümlülüklere hep denktir.
Sorun, kredilerin büyümesinde değil, kredilerin güvencesidir denilen reel “varlıkların” fiyatlarının şişmiş yani balon yapmış olmasındadır.
İYİ Kİ BİZİM ÇOCUK AMERİKALI DEĞİL
Türkiye’de kamu borcunun ulusal gelire oranı % 36 dolayındadır. Eğer kamu borcu,
halkın borcu demekse -ki öyledir-
- Doğan her Türk çocuğu, kabaca 11 bin dolar olan kişi başına ulusal gelirin
%36’sı kadar, yani 4000 $ borçla doğmaktadır!
Herhalde böyle matrak hesaplarla çok karşılaştınız. Borçlu doğan çocuklarımızın durumuna da üzüldünüz. ABD’nın kamu borcunun, ulısal gelirine oranı %100’ü aşkındır.
ABD’de kişi başocuk, 45 bin $ borçla dünyaya gelmektedir. Ne var ki; 45 bin $ borçla doğan Amına ulusal gelir 45 bin dolar/yıldır. Yani bizim hesaba göre ABD’de
her çerikalı çocuk, 4 bin $ borçla doğan Türk çocuktan daha iyi durumdadır. Çünkü o
ülkede çocuk başına düşen “ulusal servet” Türkiye’dekinin 10 katıdır.
Unutmayın, çocuklar yalnızc ulusal borçla değil, ulusal varlıkla da doğar.
İÇ BORCU BIRAK, DIŞ BORCA BAK
Ülkeler iç borçları yüzünden zora girmez.
Çünkü iç borcun, alacaklısı da borçlusu da aynı ülke halkıdır.
İç borcun anlamsız olduğunun en iyi örneği, ulusal gelirinin iki katından çok kamu borcu olan Japonya’dır. Söylendiğinin aksine Türk devletinin iç borcu hiçbir zaman
yüksek olmamıştır. Devalüasyon sonrasında oluşan ani artışlar ölçme hatalarıdır.
Türkiye’nin iç borcunun ulusal gelire oranı, 2001 krizine dek %40’ın biraz üstündeydi. 1950’lerde %20’nin altındaydı.
Ama ülkemiz ekonomik krizleriden kurtulamadı.
Çünkü dış borçları yüksekti. Şimdi de iç borcumuzun ulusal gelire oranı düşük,
bize bir şey olmaz diye böbürleniliyor. Ama dünya âlem Türk ekonomisi çok kırılgan
diyor. Niye?
Dış borcu yüksek de ondan.
Son söz: Her büyüme, şişme; her şişme, büyüme değildir.