Bağıran düşünemez, düşünmeyen kavga eder..

BU ÖYKÜ SİZE BİR ŞEY ANIMSATIYOR MU…?

Hintli bir ermiş, öğrencileri ile gezinirken Ganj nehri kenarında birbirlerine öfke içinde bağıran bir aile görmüş. Öğrencilerine dönüp “insanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar?” diye sormuş.

Öğrencilerden biri “çünkü sükûnetimizi yitiririz” deyince ermiş;

“Ama öfkelendiğimiz insan yanı başımızdayken neden bağırırız?
O kişiye söylemek istediklerimizi daha alçak bir ses tonu ile de aktarabilecekken niye bağırırız?” diye tekrar sormuş.

Öğrencilerden ses çıkmayınca anlatmaya başlamış:

“İki insan birbirine öfkelendiği zaman, kalpleri birbirinden uzaklaşır.
Bu uzak mesafeden birbirlerinin kalplerine seslerini duyurabilmek için bağırmak zorunda kalırlar. Ne kadar çok öfkelenirlerse, arada açılan mesafeyi kapatabilmek için o denli çok bağırmaları gerekir.”

“Peki, iki insan birbirini sevdiğinde ne olur?
Birbirlerine bağırmak yerine sakince konuşurlar,
çünkü kalpleri birbirine yakındır, arada mesafe ya yoktur
ya da çok azdır.

Peki, iki insan birbirini daha da fazla severse ne olur?

Artık konuşmazlar, yalnızca fısıldaşırlar çünkü kalpleri birbirlerine
daha da yakınlaşmıştır.
Artık bir süre sonra konuşmalarına bile gerek kalmaz,
yalnızca birbirlerine bakmaları yeterli olur.

İşte birbirini gerçek anlamda seven iki insanın yakınlığı böyle bir şeydir.”

Daha sonra ermiş öğrencilerine bakarak şöyle devam etmiş:

“Bu nedenle tartıştığınız zaman kalplerinizin arasına mesafe girmesine izin vermeyin.
Aranıza mesafe koyacak sözcüklerden uzak durun.
Aksi takdirde mesafenin arttığı öyle bir gün gelir ki,
geriye dönüp birbirinize yakınlaşacak yolu bulamayabilirsiniz.”

“Zerzevatçı bağırır, sarraf bağırmaz,
Eskici bağırır, antikacı bağırmaz,
Söyleyecek sözü, fikri değerli olan bağırmaz
Bağıran düşünemez, düşünmeyen kavga eder…”

MEVLANA

Ertuğrul EŞEL
Prof. Dr.
Psikiyatrist

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir