Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı
Tansel Çölaşan’ın Trabzon Konuşması
- ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, Türkiye’de kullanılan bilgisayar destekli SEÇSİS sistemi ve sayım yönteminin büyük hileler içerdiğini iddia etti.
Türkiye’de demokrasi ve demokratik bir seçimin olmadığını, bu nedenle
bu Meclisin Anayasayı değiştiremeyeceğini savunan Çölaşan,
- “AKP, laiklik ve demokrasinin kaldırılması;
- PKK da etnik bölünme istekleriyle bir ortak anayasa uzlaşması yaptılar.
AKP’nin tek başına anayasa hazırlaması anayasal bir suç..” dedi
Çölaşan, ADD Trabzon Şubesi tarafından düzenlenen “Gündem Anayasa Tuzağı” konulu konferansta konuştu. Konferansın açılışını yapan şube başkanı Cemal Verep, Türkiye Cumhuriyeti’nin büyük bir saldırı altında olduğunu öne sürdü,
ancak yurtseverlerin, Atatürkçülerin bu saldırılara boyun eğmeyeceğini söyledi.
Verep, “Gün diz çökme değil, diz çöktürme günüdür.
Cumhuriyet ve emek güçleri diz çökmeyeceğini göstermiştir.” dedi.
Daha sonra konferansına başlayan Çölaşan;
- AKP’nin bir küresel operasyonla işbaşına getirildiğini,
bugün gündemde olan Anayasa yapma çabalarının da bu olayın bir parçası olduğunu savundu.
Çölaşan TESEV, TUSKON, TOBB ve Arı Grubu’nun yeni anayasa konusunda
bu güçler tarafından “özel olarak görevlendirildiğini” belirtti ve şöyle konuştu:
- “Bugün en önemli olaylardan biri seçmen yazılımı ve sayımı sırasında kullanılan bilgisayar destekli sistemlerdir. Türkiye’de kullanılan sistem, İngiltere başta olmak üzere ciddi ülkelerde artık kullanılmıyor.
- Bugün YSK’nın denetim görevi elinden alınmıştır.
- Artık 1 saatte seçim sistemi sayımı yapabilmektedir.
Ama bu durum büyük hilelere açıktır. - Bugün ‘bilinçli olarak’ hiçbir ankette AKP’nin oyu %50’nin altında görülmemektedir. Toplum böylece koşullandırılıp bu sistemle yapılacak seçimde ortaya çıkarılacak sonuca hazırlanmaktadır.”
Çölaşan;
- Seçim ve sayımla ilgili programın 3 seçimdir kullanıldığını,
- Seçmen kaydırmaları yapıldığını,
- 2004’den 2007’ye dek 5 milyon seçmenin kaybolduğunu (!) anımsattı.
- Bu koşullarda oluşan Meclisin anayasa yapamayacağını savunan
Tansel Çölaşan, şunları söyledi:
“Demokratik bir yolla gelen bir iktidar ya da koalisyon anayasal değişiklikleri yapar.
Zaten 117 maddesi değişmiş bir 1982 Anayasası var ortada.
- Anayasayı tek başına bir siyasal partinin yapması bir Anayasal suçtur.
- Akil’lik; Anayasada olmayan bir yetkiyi kullandığı için Anayasal bir suçtur.
- PKK ile mücadele yerine müzakere edilmesi, PKK’nın görmezden gelinmesi Anayasal suçtur. Bunu yapan kamu görevlileri Anayasal suç işliyor.
- 15 milyon Kürt vatandaşımızın isteği yerine, 3,5 milyon PKK sempatizanının isteği ile bölünme anayasası getiriliyor.
- Bu Anayasada iktidarın isteği ile laiklik ve demokrasi ortadan kaldırılıyor;
- PKK’nın isteğiyle de bölünme getiriliyor.”
Tansel Çölaşan, İsviçre’nin 76 yılda anayasa yaptığını anımsattı,
“Demokrasi gerçek anlamda uygulandığında ve sınıfsal sorunlar çözüldüğünde
Kürt sorununun da olmayacağını..” savundu.
Çölaşan, Trabzon’da on binlerce vatandaşın katılımıyla düzenlenen,
Taksim’de devletin aşırı güç kullanımını protesto gösterisinde de kısa bir konuşma yaptı ve
“Kararı siz vereceksiniz.
Orta Çağ karanlığı mı istiyorsunuz yoksa çağdaş Türkiye mi?
Kararı biz ve sizler vereceğiz.
Geldikleri gibi gidecekler.” dedi.
(http://viratrabzon.com/haber/trabzon-isyani-onbinler-hukumet-istifa-dedi-4124.html, 1.6.13 ve http://add.org.tr/genel-baskanimiz-trabzondan-destek-verdi-geldikleri-gibi-giderler.html, 3.6.13)
ANAYASA TUZAK OLURSA, BARIŞ SÜRECİ DE BÖLÜCÜLÜK OLUR!..
ADD ciddi bir düşünce kuruluşu, Tansel Çölaşan da gerçek bir düşünce insanı olsaydı; yeni bir Anayasa yapmaktan tuzak diye söz etmezdi. Hatta, Ak Parti yeni bir Anayasa hazırlamaya çalışken, Tansel Çölaşan buna engel olmaktan utanç duyardı.
Ama Tansel Çölaşan “60 BİN İNSANIN ÖLMESİNE, DÖRT BİN KÖYDE İKİ MİLYON İNSANIN EVİNİN YAKILMASINA, EMPERYALİZMİN UÇAK, HELİKOPTER, TANK VE ASKERİ MALZEME PATRONLKARI İÇİN 350 MİLYAR DOLARLIK BİR SAVAŞ VE ÖLÜM RANTI ORTAYA ÇIKMASINA” rağmen hala terörle mücadelede söz edebiliyor ve Barış Sürecine karşı çıkıyor… Yeni bir Anayasa yapılmasını da istemiyor…
Emperyalizmin Fikir Ajanları, Maşaları, Uçak, Tank, Helikopter, Silah ve Askeri Malzeme Patronlkarından rüşvet alan, onlarla işbirliği yapan, SAVAŞ VE ÖLÜM PAZARLAYAN hiç kimse BARIŞ SÜRECİNİ desteklemiyor, Akil İnsanlar Heyetine akıl almaz hakaretler ediyor ve elbette 350 M,lyar Dolarlık Savaş ve Ölüm Rantının yükselmesi için Savaş ve Ölüm kışkırtıcılığı yapıyor…
Tansel Çölaşan, ÖLEN 60 BİN KİŞİYİ, BOŞALTILAN DÖRT BİN KÖYÜ, EVLERİ YAKILAN İKİ MİLYON İNSANI DÜŞÜNECEK DEĞİL YA; Savaş ve Ölüm Rantının 400-500 Milyar dolara yükselmesi için Anayasa Tuzağına düşmekten ve GENE TERÖRLE MÜCADELEDEN SÖZ ETMİŞ..
Sonuçta Tansel Çölaşan, “daha fazla savaş, daha fazla ölüm, daha fazla rant, daha fazla kar, rüşvet, komisyon, daha fazla para,” demiştir.
60 bin kişi öldükten, dört bin köyde iki milyon insanın evci yakıldıktan sonra, hala “terörle müzakere değil, terörle mücadele yapılsın,” demek Savaş Sektörünün patronlarının hesabına çalışmaktan başka bir şey değildir.
Bu nedenle, nüfüs sayımı hangi yöntemle yapılırsa yapılsın, Emperyalizm Savaş ve Ölüm Sektörünün hesabına çalışanların alacağı oy oranı 0,01’den, alacağı kamuoyu desteği de 0,01’den daha fazla olamaz….
Kürt Meselesi, devletin otuz yıldır savaştığı Apo’yla görüşmesinden, Apo’yla anlaşmasından başka türlü çözülemez. Terörle Mücadele demiş, Devlet Adam öldürmez Şartını, Devlet kendi Vatanını Bombalamaz, Devlet kendi vatandaşlarıyla savaşmaz, gibi “OLMAZSA OLMAZ DEVLET İLKELERİNİ İHLAL EDEREK, SAVAŞMIŞSIN!.. Savaştığın düşmnanla barışırsın…
“Biz bu içsavaşa terörle mücadele demiştik… Bu nedenle terörle müzakere edemeyiz,” diyemezsin… Keşke Terörle Mücadele diye içsavaş yapmasaydın… Yaptın… Bu nedenle, barışmak zorundasın…
60 bin kişiyi öldürmek, Dört bin köy yakmak, iki milyon insanın evini yakmak da suçtur… Hem de insanlığa karşı işlenen en ağır suçlardır…Bu suçları ANAYASA VE HUKUK TANIMADAN İŞLEDİKTEN SONRA, Anayasa Tuzağından söz ederek, Barış Sürecine karşı çıkarak yalnızca kendi gerçek değerini tanımlamış olursun…
Barış Sürecine karşı çıkan Savaş ve Ölüm Rantının devamını isteyen insancıklar, dünyanın hiçbir yerinde hoşgörülmez… Türkiye’de de hoşgörülmez…