Dostlar,
Muhteşem (!) Yüzyıl dizisinin ipliğini pazara çıkaran kısa bir değerlendirmeyi,
Sn. Prof. Dr. D. Ali Ercan’ın kaleminden paylaşıyoruz..
Sevgi ve saygı ile.
6.12.12, Ankara
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
===============================================
Prof. Dr. D. Ali Ercan
MUHTEŞEM YÜZYIL
Değerli arkadaşlar,
Tabii ki, Kanuni Sultan Süleyman Yahudi bir anadan doğduğu için Tevrat’a göre resmen Yahudidir.. (Bu çok akılcı bir kural, çünkü babanın kim olduğu %100 belli olmayabilir.) Süleyman adı da rastlantı değil, Yahudilerin tarihteki ilk büyük kralları Süleyman’ın adı verilmiştir..
(Şer’i) Kanunî Sultan’ın etrafındaki en önemli kişiler, haznedarı, sancak beyleri falan hepsi Yahudi asıllı insanlardır.. Kanun yapımcısı olarak görevlendirdiği akıl hocası
Ebu-Suud Efendi ise,
Yavuz Selim‘e
- “Alevilerin canları da, malları da, ırzları da, Size ve askerinize helaldir.“
diye fetva veren gerici bir yobazdır. (TV dizisinde, karıncayı bile incitmeyen
sempatik bir ihtiyar olarak gösteriliyor..)
Birleşmiş Milletler binasındaki tarihin önemli devlet adamları arasında Süleyman’ın rölyefinin bulunması da rastlantı değildir; (örn. Atatürk‘ün öyle bir rölyefi yok orada!)
ABD’de çok etkin Yahudi lobisinin katkılarıyla olmuştur…
- Kısacası, Kanuni Sultan Süleyman’ın Yahudiliği tescillidir.
İlginç bir soru geliyor insanın aklına :
Başbakan, Sultan Süleyman’a “ecdadımız” diyerek sahip çıktığına göre
ve de şimdi Yahudilere karşı Grek asıllı Arap / Filistinlileri tuttuğuna göre,
“RTE ecdadına ihanet ediyor” denebilir mi? 05.12.12….æ
MUHTEŞEM RÜYA
Muhteşem bir değerlendirme. Sayın başbakanın bu yazıyı okumasını çok isterdim.
BUNUN ADI SÜNNİ YEZİTÇİ ORTAÇAĞ KARANLIK DÜŞÜNCE IRKÇILIĞIDIR!..
Baba yüzde yüz bilinen kişi olmayabileceği için, İslam’da her insan mezara annesinin adıyla konulur. Yahudilikte bu anlayışın daha geniş ve daha belirleyci olması, bebek ve çocuk olmanın dışında kimseyi Yahudi yapmaz. Annesi Yahudi olan Kanuni Sultan Süleyman’ı da Yahudi yapmaz.
Ama, bu anlayış, Ali Ercan’ı “anne ve babası Türk olsun… Sünni, Diyanet Hilafetçisi veya Fethullah Hilafetçisi olsun ” anlayışında ve bir kafatasçı ve Ortaçağ Karanlık düşünce ırkçısı olduğunu gösterir.
Ali Ercan, bugün hala YÜRÜRLÜKTE OLAN 1514 Tarihli İBNİ KEMAL SOYKIRIM FETVASINI gizlemek içinİ bu Fetva’nın bazı hükümlerini EBU SUUD efendiye mal ediyor ve onu gericilik ve yobazlıkla suçluyor.
Ebu Suud efendi ve diğer Sünni Din Adamları, bir kez İbni Kemal, 1514 Tarihli Fetva ile “Şeriat Hükmünün ve Kitaplarımızın verdiği haklarla, biz Alevilerin, bir Kafir ve Dinsizler Topluluğu olduğuna karar verdik… Bütün toplulukları dağıtla… Köy ve Kasabaları Yıkıla… Malları Mülkleri talan edile… Beşikten Mezara bir tek ferdi canlı bırakılmaya…” dedikten ve bunun gereği yapıldıktan sonra, Ebu Suud Efendi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucuları gibi bu Fetvaya aykırı bir şey söyleyemezdi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucuları, “YEZİT’TEN BU YANA ALEVİLER ALEYHİNDE ALINAN BÜTÜN FETVALAR, BÜTÜN SONUÇLARIYLA ortadan KALDIRILMIŞTIR!.. Artık kimse Şeriat Hükmünün ve Kitaplarının verdiği haklarla Aleviler ve hiçbir insan topluluğu hakkında düşmanca kararlar alamaz…” dediler mi?.. Aksine mesele Alevilik olunca, herkes Ebu Suud efendi kadar gerici ve yobazdır.
Kaldı ki, Cumhuriyet döneminde Alevilik, Dedelik, Türbe ziyaretleri yasaklanmış, Tekkeler Zaviyeler kapatılmış, Alevileğe can veren her şey ortadan kaldırılmış ve Aleviliğin fikir, düşünce ve inanç olarak yok edilmesi planlanmıştır. Dersim Alevi Soykırımıyla, 1514 Tarihli İbni Kemal Soykırım Fetvası bir kere daha uygulanmıştır.
Cumhuriyet döneminde Alevilere yapılan Zulüm, hiçbir şekilde Ulus ve Üniter Devlet kurmanın gereği değildir. Ulus ve Üniter Devlet daima; “vatan toprakları üzerinde yaşayan eşit yurttaşların birliği”ne dayanır. İtalya Cumhuriyeti üstünde doğan herkes eşit yurttaştır. İtalya toprakları üstünde yaşayan herkes İTALYA’N ya da İTALYALI’dır. ABD toprakları üzerinde yaşayan herkes AMERİKA’N ya da AMERİKALIDIR.
Ben AİHM’e başvurduğumda “milliyeti” kısmına “TÜRKİYE MİLLETİ” yazmak zorunda kaldım. Anladım ki; ULUSLARASI HUKUKTA, “bir vatanın toprakları üzerinde doğan ve yaşayan herkes” O ÜLKENİN MİLLETİ SAYILMAKTADIR.
Dünyadaki diğer Ulus ve Üniter Devletler, daha önce olmayan “bir millet yaratarak” değil, vatan toprakları üzerinde var olan, yaşayan ve daha sonra da doğacak her insan o ülkenin eşit yurttaşı kabul edierek kurulmuştur.
Herkese TÜRKİYE’N, TÜRKİYE MİLLETİ; TÜRKİYELİ demek varken, herkese Türk denilmiş ve kimse; Herkesin Türklüğü’ne inanmamış, aksine herkes, herkesin Türklüğünden kuşku duymuştur… Önce Ali Ercan gibi “Annesi, babası, ninesi, eniştesi Yahudi veya hırıstiyan olanlara biz Türk mü diyeceğiz?” denilerek Osmanlı Padişahlarının Türklüğünden kuşku duyulmuştur. Sonra Hırıstiyan ve Yahudiler, hiç Türk sayılmamışlar… Aleviler hakkında Halaçoğlu yalanları uydurulmuş ve Dersim’de tam bir soykırım yapılmıştır.
Dersim Alevi Soykırımı, Türkiye Cumhuriyeti’nin Sünni Yezitçi Hilafete, Osmanlı’dan daha fazla bağlı olduğunu göstermiş, Sünni Yezitçi Ortaçağ Karanlık Düşünce Irkçılığına yolaçmıştır. Önce herkes Türktür!.. Sonra her Türk Müslüman’dır, Her Müslüman Sünnidir, Her Sünni Yezidin dört Mezhebindendir… Ve her Türk Yezidin Dört Mezhebine göre günde beş kere ezbere dualarla namaz kılır, senede bir ay oruç tutar…Cumhuriyet’in kurucuları ezbere duaların Türkkçe okunmasını ve Türkçe ezanla Camiye gitmelerini istemişlerdş. Laik Yöneticiler bunu da istemediler. Ama “Namazımız kılınmış orucumuz tutulmuş,” diyen Alevilere düşman olmak, Sünni Yezitçi Ortaçağ Karanlık Düşünce Irkçılığının bir gereğiydi… Hep öyle kaldılar!..
Muhteşem Yüzyıl’ın, Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından hoşgörülmemesi, Kanuni Sultan Süleyman’ın İslam’ın Hailifesi olmasının bir gereğidir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ayrılmaz bir parçası olan, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 90 yıldan bu yana yaptığı çalışmaların bir sonucu olarak da doğrudur.
“Annesi Yahudi olduğu için kendisi de yahudidir,” demekten daha yanlış da değildir.