Türker Ertürk : ÇEP DEĞİL BOP

Türker Ertürk

ÇEP DEĞİL BOP

2.10.12, İLK KURŞUN

Çoruh nehri ana kolu Erzurum platosunda Mescit dağından doğar bir süre batıya doğru akar,

Bayburt ilinde kuzeyden bir kavisle doğuya döner ve Artvin ilinde hududu geçerek 17 km Gürcistan topraklarında aktıktan sonra Karadeniz’e ulaşır. Ülkemizin en derin ve en hızlı akışlı nehri olan Çoruh 431 km uzunluğunda olup yıllık 6,3 milyar m³ su taşır.

Çoruh’a bağlanan dere ve çaylarla birlikte oluşan Çoruh havzasında; denizden Artvin’e dek Karadeniz, Artvin yakınlarından İspir dolayına dek Akdeniz, daha yüksek yerlerde ise Doğu Anadolu iklimi özellikleri vardır.

Çoruh havzasının binlerce yıldır yerleşim yeri olarak seçilmesinin nedeni yamaçlarını oluşturan kayaların bitkilerin muhtaç olduğu elementlerin hemen hemen tümüne sahip olması, iklim çeşitliliği, bunun sonucu olarak bitki ve hayvanlar için bölgenin doğal sera oluşu ve çok özel bir yaşam alanı olmasıdır. Havzada binlerce yıllık tarımsal faaliyet sonucu bazı bitkiler “Endemik kültürel bitki“ özelliğini kazanmıştır.
Bu bitkilerin başka yerde yetiştirilme özelliği yoktur. Ayrıca Çoruh nehri dünyanın ikinci derecede heyecan verici buna karşılık en ucuz rafting parkurudur.

Bu havzada akan sulardan elektrik enerjisi üretmek için ilk plan 1969 yılında hazırlanmıştır. Daha sonra 1979 yılında Çoruh havzasının master plan raporunun hazırlanması için bir mühendislik kuruluşuna ihale edilmiş ve 1982’de plan son halini almıştır.

Bu plana göre Çoruh nehri ana kolu üzerinde 10 barajlı, yan kollar üzerinde 5 barajlı ve 17 regülatörlü olmak üzere toplam 32 adet HES (Hidroelektrik santrali) yapımı planlanmıştır.

Elektrik üretme projesi değil

Bu planın gerçek amacı ise elektrik üretmek bahanesi ile bir takım gruplara kamu değerlerinin aktarılması, bölgenin kaynaklarının yağmalanması ve emperyalizmin uzun vadeli çıkarlarına hizmettir.

Nasıl mı?

Bir kez bu proje ile elektrik üretimi, alternatiflerine göre 14 misli daha fazla yatırımı gerektirmektedir. Üretimin maliyeti birim başına planlanandan 10 misli daha fazladır. Bu plan 3,5 senede kavuşulacak elektriğe 50 senede ulaştırmaktadır. Bu plan ülkemizi borca batırma çalışmasıdır. Çünkü 3,5-4,5 milyar dolara yapılacak üretim 50-60 milyar dolara yapılmaktadır. Ülkemizdeki elektriğin % 23’ü kayıp ve kaçağa giderken Çoruh Enerji Projesi ( ÇEP ) ile bunun ancak dörtte biri üretilecektir.

Elektrik üretme bahanesi ile yapılan ve hala realize edilmeye çalışılan bu proje ile bölgenin iklimi değişecek ve havzanın flora (doğal bitki örtüsü) ve faunası (bölgede yetişen hayvan türleri) tahrip olacaktır. Proje bölgede yaşayan binlerce insanın dışarıya göçüne neden olacaktır. Bölgenin madenler bakımından çok zengin olduğu bilinmektedir. Bu proje maden yağmasının önüne çıkabilecek insan engelini ortamdan çıkarmaktadır. Barajların işgal etmediği alanlar uluslararası maden şirketlerinin yerli işbirlikçilerine tahsis edilmiştir. Özetle ÇEP bölgemizin ve ülkemizin çıkarına değil zararına olup bizi borç batağına sürüklemektedir.

Ama böyle olmasına rağmen ihanet içinde bulunan ülkemiz yöneticileri projeyi adım adım gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar.

Sanırım ekonomik tetikçiliğin ne demek olduğunu biliyorsunuz.

Ekonomik tetikçilerin görevi bir ülkenin yöneticilerini hazırladıkları raporlarla kalkınmak için neye gereksinimi olduğuna inandırmaktır. Yöneticiler raporlara inanınca ihaleler açılır, krediler alınıp verilir, ihalelerde tetikçinin bağlantılı olduğu şirketler kazanır. Ekonomik tetikçiler başarılı olmaz ise CIA ve benzerleri devreye girer. Rüşvet, baskı, hükümet darbesi ve suikastlar diğer ikna yöntemleridir.

Fakat ÇEP’i bize yaptıran ve tetikçisi ile bizi bu projeye ikna eden iradenin arkasında yalnız ekonomik endişeler yoktur. Bu iradenin arkasında emperyalizmin stratejik hedefleri de vardır.
Nasıl mı?

Amaç Anadolu’yu bölmek

Türkiye haritasında, Çoruh nehri ve civarını gözünüzün önüne getirin. Projede ana kol üzerinde peş peşe tesbih tanesi gibi dizilen baraj göllerini haritaya işaretleyin. Şimdi bölgenin hangi eksende bölündüğünü görebiliyor musunuz?

Sevgili okurlar,

Ülkeler arasındaki siyasi sınırları çoğunlukla sular ve dağlar teşkil eder.Tarih boyunca ülkeler sınırlarını bu doğal engellere dayamak istemişlerdir. Örneğin Anadolu’nun Avrupa’ya doğru birinci savunma hattı veya doğal sınırı Meriç nehri, ikincisi Balkan dağları üçüncüsü Tuna nehridir. Osmanlı’da stratejisinde hep bunu gözetmiştir.

Daha önce birbiri ardına yapılan barajları işaretlediğiniz haritaya tekrar bakınız. Doğu Anadolu coğrafyasının Anadolu’nun batısından nasıl yapay engeller ile koparıldığını görüyor musunuz? İnanmıyorsanız şimdi de ABD’nin çizdiği internet sitelerinde yapacağınız aramayla kolayca bulabileceğiniz BOP haritasına bakın ve üst üste koyun. Çakışıyor değil mi?

Sakın şaşırmayın karşı taraf satranç oyuncusu!

Eğer güneyini merak ediyorsanız, o da Fırat üzerine dizilen barajlarla tesis edilmiştir.

Ben bu yazımla size Çoruh Enerji Planı’nın arkasında yatan gerçekleri, yapılmak istenenin BOP’un olmaz ise olmazı olan kukla Kürt Devleti’nin doğal sınırlarını çizmek işlemi olabileceğini düşünmeniz için bir kapı araladım. Eğer ülkemizin menfaatlerine olmayan bu emperyalist planı hala merak ediyorsanız, lütfen Yurttaş Mazlum Çoruh’un “ Kusursuz Enerji (!) Planı “ adlı kitabını okuyunuz. Tüm ayrıntıları orada bulacaksınız. Ben sadece bu kitabı bu köşeye sığdırabilmek için özetledim.

Siz farklı düşünüyor hatta özetlemeye çalıştığımız bu görüşü ilk bakışta komplo teorisi olarak da görebilirsiniz.
O zaman yurtsever bir mühendisin yazdığı bu kitabı okuyun ve kararınızı verin.

Saygılar sunarım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir