DEMİR AĞLAR

DEMİR AĞLAR

Suay Karaman

Başbakan, 17 Ağustos 2012’de 7 yılda biten 22 km’lik Kadıköy-Kartal metrosunun hizmete girişi için yapılan törende, yine Atatürk dönemine eleştiri getirdi:

“Biliyorsunuz 10. Yıl Marşı’nda geçer, demir ağlarla ördük falan, neyi ördün?
Hiçbir şey örmüş değilsin. Ortada duranlar belliydi. Türkiye’yi biz örüyoruz.”

Belirli bir altyapı, bilgi ve kültür birikimi olmadan, sadece kafadan atarak, gerçekleri saptırarak yapılan konuşmalar sabun köpüğü gibidir. Saptırılan gerçeklerin doğrusu ortaya çıkınca, inandırıcılığı kalmayacağı gibi komik duruma da düşmek söz konusu olur.

Büyük kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk’ü anlamadan, yaptıklarını bilmeden,
Kemalist devrimleri ve ilkeleri özümsemeden yapılan eleştiriler, padişah olma arzusundaki “ileri demokrasi” heveslileri için, gerçeklere ihanet anlamına gelmektedir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğündeki cumhuriyet yönetimi ilk on beş yılda,
dünyada eşi görülmemiş bir kalkınma destanı yazmıştır.

Osmanlı Devletinin tüm demiryollarını yabancı şirketler yapmıştı ve bu şirketler tarafından işletiliyordu. Emperyalist devletlere karşı kazanılan Ulusal Kurtuluş Savaşı ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti, büyük harcamalar sonucunda demiryollarını yabancılardan geri almıştır. Yeni kurulan devlette büyük yoksulluk varken, tamamı Türk sermayesi,
Türk uzmanları ve Türk işçisiyle yaklaşık dört bin kilometreye yakın yeni demiryolu hattı yapılmıştır.

Atatürk döneminde (1923-38) dünyada ortalama kalkınma hızı %4-5 düzeyindeyken, Türkiye’de ortalama %6,5 olmuştur. Bütün dünyada sanayi üretimi %19 artarken, genç Türkiye toplam Cumhuriyeti’nde %96 artmıştır (15 yılda). Tarım üretimi ortalama %8 artmıştır. 1923 yılında kişi başına düşen ulusal gelir yalnızca 45 $ iken, 1940’lı yılların ilk yarısında 400 dolara yaklaşmıştır.

10. Yıl Marşı’nın sözlerinin içi sosyal ve toplumsal devrimlerin yanı sıra kalkınma planlarıyla, sanayi planlarıyla, şeker fabrikalarıyla, basma fabrikalarıyla, kağıt fabrikalarıyla, uçak fabrikasıyla, demiryollarıyla, Sümerbank’la, Etibank’la doludur.
Bu yapılanların hepsi büyük bir özveri ve yurtseverlik gerektiriyordu, başarı ancak
bu şekilde elde edilebilirdi. Atatürk dönemini eleştiren insanların, kendi geçmişlerine bakması gerekir. Çünkü kendi geçmişlerindeki “görevi ihmal, zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrakta ve kayıtlarında sahtecilik ile cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak” suçlamalarını unutmuşlardır. Dokunulmazlık sayesinde şimdilik
ceza almayanlara da, hukukun bir gün gerekeceği unutulmamalıdır.

27 Haziran 2012’de hangardaki bir eğitim uçağına binerek poz veren başbakan,
bu uçağı “Türkiye’nin ilk eğitim uçağı” olarak tanıttı. İlk eğitim uçakları 1940 yılı sonlarında Akköprü’de yapılmış ve hizmete girmiştir. Yerli üretim olan bu uçaklardan
yurt dışına da satılmıştır.

“Metro yapımı konusunda çok usta olduk, başarılıyız.” diyen AKP’li İstanbul ve Ankara Anakent Belediyeleri, başladıkları metro yatırımının altından kalkamayınca, hükümet
işi bitirmeyi Ulaştırma Bakanlığı’na devretmiştir. CHP’li İzmir Anakent Belediyesi ise, metrosunu kendi olanaklarıyla yapmıştır. CHP’li İzmir Anakent Belediyesi’nin yaptığı metronun km’si 56 milyon TL iken, Ankara Anakent Belediyesi’nin yaptığı metronun km’sinin 90 milyon TL ve İstanbul Anakent Belediyesi’nin yaptığı metronun km’sinin ise 140 milyon TL olması düşündürücüdür.

Aynı teknoloji kullanılarak yapılan metronun, tünel galerisi delme işi, elektriklendirme sistemleri, ray çeliği, vagon dizileri, istasyon standardı ve ihaleye çıkma yöntemleri aynıyken, bu yüksek fiyat farkı nasıl açıklanabilir?

Atatürk döneminde örülen demir ağlar, yalnızca ülkenin kalkınması için yapılmıştı; bugünkü gibi bazı kimselerin ya da kuruluşların kalkınmasına olanak sağlamamıştı. Başbakan kendi aklınca bugün ile Atatürk dönemini karşılaştırarak, Atatürk dönemini aşağılamaktadır. Aşağıladığı Atatürk dönemi, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel her alanda atılım yaptığı müthiş bir kalkınma dönemiydi. “Türkiye’yi biz örüyoruz” diyen başbakan, ülkemizi, ördüğü örümcek ağlarıyla karanlıklara doğru sürüklemektedir.

Atatürk dönemi koşullarıyla, bugünkü koşullar arasında hiçbir benzerlik yoktur.

Atatürk döneminin demir ağları tam bağımsızlığı ve emperyalizm karşıtlığını simgeliyordu.

Bugünün örümcek ağları ise, emperyalizmin kuklasıdır ve karanlıkların maşasıdır.
Atatürk döneminde yapılanları kıskanan başbakan, iktidara geldikleri 2003 yılı başı ile bugünkü Türkiye’yi kıyaslarsa, ülkemizin her alanda ne denli geriye gittiğini görecektir. Demokratik ve laik cumhuriyete takıntılı olanlar, gerçekleri öğrenince utanırlar mı? Atatürk’e takıntılı olanlar, bu büyük insan sayesinde, ülkemizde özgürce yaşadıklarının farkındalar mı?

İlk Kurşun Gazetesi, 27 Ağustos 2012.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir