Prof. Dr. Özer OZANKAYA
Toplumbilimci
CHP’li olmadığı halde Tunceli’de CHP’den milletvekili seçilmesi “sağlanan”
Hüseyin Aygün’ün, terör örgütü PKK’ca “kaçırılıp bırakılması” ertesinde yaptığı açıklama, düpedüz eşkıyanın propagandası niteliğindedir:
Kendisini “kaçıran” eşkıyayı en ağır biçimde lanetlemek yerine,
ulusal ve uluslararası kamuoyuna, onun istekleri… nin haklı,
meşru olduğu anlamına gelen bir demeç vermiştir!
Bu kişi, milletvekili seçildikten hemen sonra Atatürk ve Türkiye Cumhuriyetine karşı yaptığı kara-çalıcı, bölücülüğü kışkırtıcı söylemleriyle de, bırakın CHP’de,
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bulunmayı hak etmediğini belli etmişti.
Son davranışı ile, eş-başkanlığını AKP’nin yaptığı BOP’un (ABD/AB’nin),
yıllardan beri ulus ve ülkemize yönelmiş bölücü/öldürücü saldırılarına karşı,
ulusal savunma reflekslerimizi ayakta tutabilecek tek siyasal örgüt olan CHP’ye
bel bağlanamayacağı propagandasını yapmış oluyor! Tam bir BOP/AKP/PKK projesi!
Aslında CHP’li olmadığı halde bu kişinin Atatürk’ün partisinden milletvekili olmasını istemek gibi büyük bir yanlışı yapmış olan CHP Genel Başkanına ve yönetimine,
kanımca artık asla savsaklayamayacakları bir ödev düşmektedir:
Hüseyin Aygün’ün CHP’den ayrılmasını istemek!
Bunun da yapılmaması durumunda, uzun süre “Atatürk” adını anmaktan kaçınmak gibi
korkunç bir yanlışı da işlemiş olan Sayın Genel Başkan’dan ve böyle düşünen
CHP yöneticilerinden aynı şeyin istenebileceği noktaya gelinir, kanısındayım.
Aslan yatağı boş kalmadığı gibi, Türk Ulusu’nun Atatürk önderliğinde kurtarılan
birlik, özgürlük ve bağımsızlığı ve binlerce yıllık yurdunun bütünlüğü de
sahipsiz kalmaz, kalamaz!
CHP, Türk Kurtuluş Savaşı’nı zafere ulaştırıp çağdaş demokratik Türkiye’yi kuranları bağrına basan, BOP/AKP saldırısına karşı bağımsızlık, özgürlük, ulusal birlik ve
yurt bütünlüğünü koruyup savunmaya and içmiş milyonlar ve milyonlarca yurttaşın
partisi olmaya devam edecektir!
FETHULLAHÇILIĞIN ÖZER OZANKAYA ANLAYIŞI
Bizim öğrenciliğimiz sırasında, Özer Ozankaya’nın öğrenciliğinde çok hızlı, çok keskin devrimci ve sosyalist olduğu; öğrenciliği bittikten ve mastır yaptığı sırada demokratik sosyalist olduğu, asistan olduğunda sosyal demokrat olduğu, doçent olduğunda da liberal olduğu söyleniyordu.
Yani Özer Ozankaya, aldığı etikete göre, görüş değiştiren bir adamdı. Gerçek bir dava ve fikir adamı değildi.
Biz, kendisini tanıdığımızda doçentti ve liberal görüşleriyle tanınıyordu. Demek ki, Profesör olduktan sonra ne sağcı, ne solcu Atatürkçü olmuş… Ondan sonra da, Fethullah’ın dünyanın dört bir tarafına diktiği okullarda etkilenerek Fethullahçı olmaması için hiçbir sebep olmadığı gibi Fethullahçılarla, yüzde bir oy alması mümkün olmayan, ‘ulusalcı-Attaürkçü’ fikirler savunmak arasında aşılmaz dağlar da yok!
Fethulahçılığın bir biçimi de; HER ŞEYİ ÖYLE BİR ŞEY ÖYLE BİR KALE YAPAR Kİ, KİMSE GEÇMESİN, ÖYLE BİR ŞATO YAPAR Kİ, KENDİSİ BIRAKIP ÇIKMASIN,”anlayışında.
Özer Ozankaya’nın görüşleri, CHP için bir seçim yenilgisi hazırlamaktan başka bir anlama gelmiyor.
Bu ne sağcı, ne solcu Atatürkçü, ULUSAL SAVUNMA REFLEKSLERİMİZİ AYAKTA TUTUYORMUŞ… Bu nedenle CHP’li imiş… Hüseyin Aygün’ün de CHP’li olmadığını, CHP’den ayrılması getektiğini bu kafayla iddia ediyor. CHP, Hüseyin Aygün’ü ihraç ederse; Tunceli ile birlikte birçok yerden oy alamayacağını ise idrak edemiyor.
CHP, seçime girecek ve oy isteyecek; Hüseyin Aygün’ü ihraç eder ya da ayrılmaya zorlarsa, kimden oy istemeye yüzü olacak? Tunceli’den ve Alevilerden mi?
Hayır!.. CHP, Cumhuriyet Dönemini sorgulamadan, özaellikle Alevilikle Dedeliğin yasaklanması, Dersim’in onbinlerce kişi öldürülerek dağıtılmasıyla yüzleşmeden bir yere varamaz.
CHP, Özer Ozankaya gibi, KALE VE ŞATO yoluyla Fethullahçı olanları kapının önüne koymadan da, bir yere varamaz.
CHP, bütün Fethullahçıları, bütün Diyanetçileri, bütün çıkarcıları kovmadan da bir yere varamaz!..