Yatırım ‘stratejimiz’ üzerine
Erinç Yeldan
Cumhuriyet, 11 Nisan 2018
Bu satırların ardından, Ankara Üniversitesi SBF emekli öğretim üyesi ve 21. Yüzyıl İçin Planlama Grubu (http://21in ciyuzyilicinplanlama.org/) Başkanı Prof. Dr. Bilsay Kuruç Hoca’nın çok değerli öneri ve uyarıları oldu. Bilsay Hoca, Türkiye’nin dış borçlanmaya dayalı olan ve nihayetinde döviz yükümlülüklerini artırmakla sonuçlanan inşaata dayalı, dar ufuklu yatırım önceliklerinin sadece yerli burjuvazinin değil, aynı zamanda uluslararası sermayenin de küresel ölçekteki stratejik birikim tercihlerini yansıtmakta olduğunu vurguladı.
Bilsay Hoca önerilerinde, Türkiye’nin izlemekte olduğu sermaye yatırımı ve üretim biçimlerinin, nihayetinde Türkiye’nin uluslararası yeni işbölümündetaşeronlaştırılmış bir sanayi ve buna bağlı olarak istihdam edilen enformalleştirilmiş ucuz işgücü deposu ve bir ithalat cenneti olarak eklemlenme projesinin bir sonucu olduğunu özellikle aktarmaktaydı.
Bu yazımızda bu vurgulardan hareketle iki (resmi) veri setini sizlerle paylaşmak arzusundayım. Birincisi yerli sermayenin döviz dengesi ile ilgili: finans dışı şirketler kesiminin uluslararası net yatırım pozisyonu. T.C. Merkez Bankası verilerine göre (bankacılık dışı) finansal olmayan şirketlerin döviz varlıkları ile yükümlülükleri arasındaki farkı veren net yatırım pozisyonu, son on bir sene içerisinde net 250 milyar dolarlık bir bozulma göstermiş durumda. Söz konusu “denge” 2017 itibarıyla eksi 450 milyar dolara ulaşmış. Aşağıdaki grafik son on bir yılda bu bozulmanın seyrini izliyor ve bankacılık dışı (reel sektör) şirketlerin nasıl da uluslararası sermayenin kaprislerine bağımlı konuma sergilendiğini belgeliyor.
Bunu izleyen tabloda da Türkiye’nin son on yılda stratejik yatırım kararlarını değerlendirelim. (kamu artı özel, toplam) Sabit sermaye yatırımlarının seyri bize Türkiye’nin imalat sanayiine yönelik yatırımlarını hızla geriletmiş olduğunu (2006’da yüzde 38.7’den 2015’te yüzde 27.5’e) ve aradaki farkın inşaat ve hizmetler sektörlerinde yoğunlaştığını gösteriyor.
Kalkınma iktisadı yazınında daha çok gelişmiş ve sanayileşmesini tamamlamışülkelerde gözlenmekte olan bu olgu, Türkiye benzeri yeni sanayileşme çabası içerisinde olması gereken ülkeler açısından olgunlaşmamış sanayisizleşme sorunu olarak değerlendiriliyor.
Bu hafta başında açıklanan “yeni” yatırım teşvik paketinin de bu yapıyı değiştirmekten uzak olduğunu; ve sadece yerli ve uluslararası sermaye şirketlerinin Türkiye pazarında yaşadıkları tıkanmayı kamu kaynaklarını devreye sokarak aşma çabasından ibaret kalacağını vurgulamakla yetinelim.