Mühim’mat
Yılmaz Özdil
25 şehit…
7 Eylül 2012, Hürriyet
Su işleri bakanımız “Hindistan’da, Pakistan’da olur böyle şeyler..” diyor.
E madem öyle, git oralarda bakanlık yap diyeceğim ama… Aşağıladığı Hindistan’la Pakistan’ın bırak el bombasını nükleer silahları var, böyle bi facia yaşamadılar.
Böyle şey’lere illa örnek göstereceksen… Böyle şey’i yaşayan ülke başka!
*
Ocak 2009…
Beşar Esad’ın Bodrum’a ailece tatile geldiği, Başbakanımızla sarılıp kucaklaştığı,
Cumhurbaşkanımızın tarihimizde ilk kez Suriye’yi ziyaret ettiği, iki ülke savunma bakanlarının işbirliği anlaşması imzaladığı, sınırda ortak tatbikat yaptığımız günlerdi.
*
İran tarafından kiralanan, İran’ın Bandar Abbas limanından demir alan,
Suriye’nin Lazkiye limanına giden, Rusya’ya ait Rum bandıralı Monchegorsk adlı gemi, Kızıl Deniz’de ABD donanması tarafından durduruldu. Hayrola? Birleşmiş Milletler’in İran’a silah ticaretini yasaklayan ambargosu vardı, aranacak, ne taşıdığına bakılacaktı.
*
Bakıldı, iki ton patlayıcı bulundu. Rum Kesimi’ne baskı yapıldı, Limasol limanına kabul edeceksin, el konulan patlayıcılara bekçilik yapacaksın denildi.
Nerden biliyoruz böyle denildiğini? Wikileaks belgelerinden biliyoruz…
Rum Kesimi, gemiyi mecburen kabul etti, yükü indirdi, Egangelos Florakis
deniz üssü’nün mühimmat depolarına taşıdı.
*
Rum basını isyan etti, kardeşim, İran bu, zurna değil, başımızı belaya mı sokacaksınız manşetleri attı. Rum Savunma Bakanı, n’apayım birader, gidin derdinizi Dışişleri Bakanı’na anlatın, onun başının altından çıkıyor demeye getirdi…
Ki, aynı günlerde Rum Devlet Başkanı’nın Esad’ı yumuşatmaya çalışıp, bir-iki gün idare ediver, halledicem, ABD fena sıkıştırıyor dediği ortaya çıktı.
*
Temmuz 2011…
Bir-iki gün derken, iki sene geçmiş, coğrafyanın tansiyonu değişmiş, Suriye’de
iç savaş başlamış, Rusya ve İran devreye girmiş, salağa yatarak Esad’ın patlayıcılarını hâlâ vermeyen Rum kesimi, güzel bi yaz sabahına uyanmıştı…
Ki, hayalet el dokundu, deniz üssü’nün mühimmat deposu havaya uçtu!
Donanma komutanı dahil, 13 kişi öldü.
*
Ocak 2012…
Saint Petersburg’tan demir alan, Suriye’ye giden, Saint Vincent bandıralı Rus gemisi, yakıt ikmali için Limasol’da demirledi. Rum makamları, sizi rahatsız etmek istemeyiz ama kurallar gereği aramamız gerekiyor dedi. Geminin Rus kaptanı ise, hiç boşuna yorulmayın şekerim, buyrun belgelerimi, harbi harbi 60 ton mühimmat taşıyorum, müşterim de Suriye Savunma Bakanlığı dedi!
*
Batı basını, ki, en başta bizim muhterem basınımız, gemiye el konulduğunu, çünkü,
AB üyesi olan Rum Kesimi’nin Suriye ambargosuna uymak zorunda olduğunu yazdı.
Halbuki kazın ayağı öyle değildi. AB gerçekten el konulmasını istemişti, ancak,
mühimmat deposu’nu unutmayan Rumlar, bu sefer yemezler abi cevabını vermişti.
Rus gemisi depoyu fulledi, püfür püfür gitti.
Ha unutmadan…
Mühimmat deposu patlayınca…
Rum Savunma Bakanı istifa etti. Rum Dışişleri Bakanı istifa etti.
Rum Genelkurmay Başkanı istifa etti.
Televizyonlarda laylaylom sirtaki yapmaya devam etmediler, üç günlük yas ilan ettiler.
Bitmedi…
Yunanistan’a kaçıp, sırra kadem basan Genelkurmay Başkanı hakkında,
Larnaka mahkemesinden tutuklama kararı çıkardılar. Herif, savcıya mektup yazdı, Yunanistan’da yargılanmak istiyorum diye yalvarıyor.
Bitmedi…
Dışişleri-Savunma bakanları yargılanıyor. Devlet Başkanı yargılanıyor!
Soruşturma kurulu oluşturuldu, bu kurulun raporunda asıl sorumluluk devlet başkanı’na aittir denildi, tıpış tıpış gidip, ifade verdi.
*
Adı üstünde…
Mühim’mattır.
Bizde ise insan hayatı su’dan ucuz…
Sanırım o nedenle su işleri bakanı açıkladı!