Yargıda FETÖ Taktiklerini Kim Kullanıyor?
Saray’ın İletişim Başkanı ile AKP’li bir milletvekili eşinin yaptığı başvurular üzerine tümüyle belgeli haberleri nedeniyle Cumhuriyet gazetesine ceza yağdırılmasına yapılan itirazlara, “emekli” olmasına karşın 2017’de Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından yeniden göreve atanan İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi yargıcı Hüseyin Çetin ret kararı verdi. Bu karar üzerine, basın özgürlüğü hiçe sayılarak, şimdi gazetemize o cezalar uygulanıyor.
Yargıya olan güvenin sarsıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Yapılan çeşitli anketler de yargıya güvenin aşındığını kanıtlıyor. Özellikle de yetmez ama evetçilerin ve casusluk örgütü FETÖ’cülerin alkışları arasında geçen 2010 anayasa değişikliğinden sonra…
FETÖ’cüler, birçok alanda olduğu gibi yargıda da örgütlenmişler, Türkiye’nin kozmik odalarına değin sızmışlar, ardından da iktidar ortağı oldukları AKP ile anlaşmazlığa düşerek darbe girişiminde bulunmuşlardı.
FETÖ darbe girişiminden sonra yargıda değişen bir şey oldu mu?
Bu sorunun yanıtını, bir zamanlar Recep Tayyip Erdoğan’ın en yakın çevresinde yer alan, AKP Diyarbakır Milletvekilliği yapan, oğlu Ali İhsan Arslan ise halen AKP Ankara Milletvekilli olan İhsan Arslan, geçen günlerde BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlarken açıkça verdi:
“İlk aşamada askeri vesayet vardı, adım atamıyorduk. Ne zaman ki ciddi bir mücadeleyle askeri vesayeti ortadan kaldırdık, orada yılana (Yılandan kastı FETÖ-I.K.) sarıldık. İşbirliği yaptık.
Tahmin etmediğimizden fazla onlar işin içine girdi. Hatta onlar lokomotif oldu, biz arkada icraatta bulunduk. Sonra FETÖ’nün vesayeti gündeme gelmeye başladı. Biz bunu fark ettiğimizde irkildik. Ondan sonra da tabii kıyamet koptu. O güne kadar hukuk içinde kalmaya azami dikkat gösteriyorken 15 Temmuz’dan sonra doğrusu panikledik ve olayın vahameti karşısında ancak yargıyı kullanarak başarılı olabileceğimiz kanaatine vardık.
Onların yargıyı kullanırken kullandığı bütün taktikleri, araçları, biz kullanmaya başladık, can havliyle.”
Neymiş?
Yargı bağımsız değilmiş!
Türkiye Düşmanı Kim Acaba?
Atatürk’ün adını verdiği gazetemiz Cumhuriyet’i “Türkiye düşmanlarının sığınağı” diye niteleyenler için bir öykü:
Gazeteciliğe 1970’li yıllarda polis-adliye muhabiri olarak başlamıştık. Türkiye düşmanları, gencecik insanları birbirine karşı kışkırtıyor, sağdan ve soldan her gün vatan evlatları sokak ortasında öldürülüyorlardı.
Onları öldüren silahlar da Uğur Mumcu’nun saptadığı gibi aynı merkezlerden sağlanıyordu.
23 Şubat 1978 günü, polis, bir ihbar üzerine Adana’dan Ankara’ya gelen Renault marka bir arabayı Kepekli Boğazı’nda durdurdu. İçinden MHP Gençlik Kolları’na kayıtlı kişiler çıkan arabanın bagajındaki portakal sandıklarının altında 2 makineli tüfek ile cephane bulundu. Arabada yakalananlar ifadelerinde, silahları dönemin ülkücü lideri Muhsin Yazıcıoğlu’na götürdüklerini söyleyip bir de ayrıntı verdiler:
“Biz o gün yemdik. Polis bizle uğraşırken Ankara’ya iki kamyon dolusu silah girdi.”
Bagajında silahlar ve cephane bulunan 01 FE 994 plakalı o beyaz renkli Renault marka otomobil kime aitti dersiniz?
- Bugün MHP Genel Başkanı olan Devlet Bahçeli’ye…