KRİZ YÖNETMEK
Suay Karaman
Koronavirüs ile mücadeleyi iyi yönetemeyen, gerekli önlemleri zamanında alamayan siyasi iktidar, 31 kentte hafta sonu 48 saat sokağa çıkma yasağı getirdi. İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü 89780865-153 sayılı, 09.04.2020 tarihli ve İçişleri Bakanı imzasıyla ‘Çok Acele’ olarak sokağa çıkma yasağı konusunda bir genelge yayınladır.
Genelgeye göre 10.04.2020 tarihi saat 24.00’den, 12.04.2020 tarihi saat 24.00 arasında anakent statüsündeki 30 ilimiz ile Zonguldak il sınırları içinde bulunan tüm vatandaşların sokağa çıkmaları yasaklanmıştır. Bu, koronavirüsün yayılmasını engellemek için alınan gerekli bir önlemdir.
Ancak 9 Nisan 2020 tarihli bu genelgeyi, 10 Nisan günü saat 22.00’da yani sokağa çıkma yasağına yaklaşık iki saat kala açıklamak, büyük plansızlıktır, iş bilmemektir. Ekmek, su gibi önemli gereksinimlerin sağlanabileceği önceden duyurulmayınca, sokağa çıkma yasağını duyan halk marketlere akın etti. Bunun sonucunda fiziksel uzaklık kalmadı, marketlerde uzun kuyruklar oluştu. Krizi yönetemeyen siyasi iktidar, toplum sağlığını tümüyle tehlikeye sokarak, salgının büyük bir hızla yayılmasına neden olacaktır. Salgını önlemek için alınan ve iki saat kala açıklanan bu önlem, salgın patlamasına neden olacaktır. Plansız sokağa çıkma yasağı ilan ederek salgını büyüten başka bir yönetim var mıdır? Bu plansızlığın ilk kurbanı, İçişleri Bakanı’nın istifası olmuştur ancak kabul edilmemiştir.
Bu arada yalnızca iki gün sokağa çıkma yasağı olmasına karşın, fiziksel uzaklığı önemsemeden halk olarak birbirimize düşecek şekilde marketlerin önüne yığılmak konusunu da iyi irdelemek gerekir. Büyük çoğunluğun evinde en az iki gün yetecek yiyecek vardır ama bu toplumsal açgözlülüğün ve tüketim çılgınlığının geldiği nokta da düşünülmelidir.
Aslında 31 kentte iki gün sokağa çıkma yasağı gerçekçi bir önlem değildir. Tüm ülkede ve en az 15 gün sokağa çıkma yasağı uygulanması gerekir. Tabii bunun planlaması ve uygulaması bilimsel olarak yapılmalıdır.
Bilimsellikten söz açılınca, oluşturulan Tıp Bilim Kurulu için de birkaç söz etmek gerekir. Bilim Kurulu’nun verdiği bilimsel kararlar gerçekten uygulanıyor mu?
- Bilim Kurulu’nun kararlarında son söz AKP Genel Başkanı’nda mıdır?
Bilim Kurulu’nun aldığı kararlar neden saydam olarak açıklanmıyor? Bilim Kurulu’nun üyelerinden farklı söylemler çıkmaktadır, hangilerine güvenmek gerekir? Hekim ve meslek örgütlerinin dışlandığı Bilim Kurulu’nda, Diyanet İşleri Başkanlığı da yer almak istiyormuş.
- Diyanet bu sorunu bilim yerine dua ile mi çözeceğine inanıyor?
Siyasi iktidara bağlı bir kurula Bilim Kurulu denebilir mi? Bu durumda Bilim Kurulu’nda istifa eden çıkacak mıdır, yoksa tüm üyeler gidişten memnun mudur?
Krizi iyi yönetemeyenlerin her yaptıkları yanlıştır: Bu kriz ortamında ikinci kez İngiltere’ye maske, tulum, eldiven, gözlük gibi tıbbi malzemeleri bağışlamak nedendir? Aynı şekilde Sırbistan, Bosna Hersek, Karadağ, Kuzey Makedonya ve Kosova’ya maske, tulum ve tanı kitleri bağışlandı. Üç İsrail uçağının İncirlik Üssü’ne gelerek maske, steril eldiven ve koruyucu kıyafetler içeren tıbbi malzemeleri alıp, geri dönmesi nasıl açıklanabilir? Kendi vatandaşına vereceği maske bile yokken, sağlık çalışanları görev yaptıkları hastanelerde maske ve koruyucu giysi bulamazken, bunları başka ülkelere bağış yapmak ya da satmak bu süreci iyi yönetmek midir?
Krizin iyi yönetilemediği bellidir
Bu siyasi iktidar 18 yıldır ülke için hangi olumlu girişimde bulundu? Ülkemizde demokrasi, hukuk, sanayi, tarım, hayvancılık, ekonomi, eğitim, bilim, sanat ve daha aklınıza ne gelirse her şey daha kötü olmadı mı, daha geriye gitmedi mi? Koronavirüs olgusu henüz ülkemizde resmi olarak görülmemişken kimi ‘aydın insan taklitleri’; “hükümet süreci çok iyi yönetiyor, Sağlık Bakanı çok başarılı” diyorlardı. Acaba yaşanan süreçten sonra bu konuda fikirleri değişti mi?
Sayılarla oynayacaksınız, insanları kandırdığınızı sanacaksınız..
Akıl olmadıktan sonra, bilim ne yapsın? Haftalardır emek veren sağlık çalışanlarının ve bilim insanlarının emeği, hükümetin öngörüsüzlüğü yüzünden yalnızca iki saat içinde harcandı, çok yazık oldu. Her şey (AS: -önemli ölçüde-) yeniden başlayacak…