Genel Kurmay Başkanı’nın tutuklu yargılanması
Prof. Dr. ÖZER OZANKAYA
Demirbaş AKP bakanı, Genel Kurmay Başkanı’nın tutuklu yargılanmasının yanlışlığını, iki yıl sonra bugün söylüyor. Oysa tüm hukuksuzluklar gibi bu durumun da baş sorumlusu, yıllardan beri üyesi olduğu hükümeti ve kendisidir.
Demokratik sorumluluk, hukuk devleti ve bağımsız yargı, ulusal birlik ve yurt bütünlüğü, yurttaşlara gerçekleri söylemek ödevi.. kavramlarına pervasızca
sırt çeviren AKP yöneticilerine, bu konularda çok sayıdaki aykırı davranışlarının her birinin, demokratik bir toplumda hükümetin istifasını ya da düşürülmesini gerektirecek ağırlıkta olduğunu anlatmak ve bunu tüm ulusun bilincine yerleştirmek gerekirdi.
Muhalefet partileri bunu başaracak, bu yolda öteki demokratik kurumların da görevlerini yerine getirmeğe yüreklendirecek düşünsel birikime, etkin kadrolara
ve strateji-taktik programlarına sahip olmalıydılar ve olmalıdırlar.
Bu yapıl(a)madığı içindir ki, AKP yönetimi, akıllara durgunluk verecek ölçekte rüşvet ve hırsızlık suçlamalarıyla karşılaştığında bile, istifa edecek ve bağımsız yargıyı işletip aklanmaya çalışacak yerde, bir bölüm seçmeninin
“Çalışsın da, varsın çalsın” söyleminden bile kendisine “demokratik meşruluk” (!?!) çıkarmaya yönelebilmektedir.
Bu söylemi ânında sona erdirecek karşı söylemin hemen oluşturulup
etkin biçimde ülke yüzeyinde dalgalandırılamaması anlaşılabilir değildir.
Örneğin:
a) “Evine giren hırsız, diyelim ki aynı zamanda iyi çalışan bir meslek ya da sanat sahibi ise, cezasız kalmasını isteyebilir misin? Siyasal iktidarın rüşvet alması, zimmetine kamu parasını geçirmesi, .. evine giren hırsızın malını çalmasından çok daha ağır bir yıkıcı suçtur!”
b) “Hırsızlık yapan bir siyasal iktidar, ülkenin bütünlüğünü, ulusun birlik ve güvenliğini sağlayabilir mi? Bölücü terör eşkıyalığının bunca azıtması,
siyasal iktidarın kirlenmişliğinden ileri gelmiştir.”
Bu apaçık uyarıları bile yurt yüzeyinde her ocağa kadar duyur(a)mayan bir muhalefet, etkin sayılabilir mi?
Güzelim Atatürk Cumhuriyeti‘ni savunacak donanımda da, azimde de olmadığı şu seçim kampanyalarının acıklı içeriksizliğinden de anlaşılan muhalefet siyasal önderleri ve kadroları, bugünkü ağır ulusal bunalımların
önde gelen sorumluları arasında olduklarını unutmamalıdırlar.
Özetle, yalnız korkunç ölçüde anti-demokratik nitelik ve işleyişteki AKP yönetim organları değil, ne yazık ki demokrasiyi savunmanın gerektirdiği yüksek ölçekte donanımdan yoksun muhalefet partileri yönetimlerinin dünyaya örnek
Atatürk Cumhuriyeti‘ni koruyacak ve savunacak güçte olmaması da
ulusal yıkımlarımızın temel nedenlerinden birisidir. (13.3.14)