Çözüm süreci hakkında Henri Barkey’in sözlerinin akla getirdiği sorular..
Onur Öymen
Basında yer alan haberlere göre STRATİM isimli düşünce kuruluşunun düzenlediği 5. İstanbul Forumunda bir konuşma yapan Lehigh Üniversitesi öğretim üyesi Henri Barkey: “Türkiye’de bir çözüm süreci yaşanııyor.Burada bir geri dönüş olamaz. Türkiye uzun yıllardır görmediği Kürt sorununu artık milli bir proje olarak ele alıyor. Çünkü çatışma başlarsa bunun Türkiye’nin değişik kentleine sıçrama riski var. Türkiye Hükümeti bunu görüyor.” demiş.
Bu sözler bazı soruları akla getiriyor:
– Çözüm süreci dedikleri Hükümetin bir terör örgütüyle müzakerede bulunması anlamına geliyor. ‘PKK’yla siyasi çözüm bulun’ diyerek bu sürecin başlamasına zemin hazırlayanlar kimlerdi?
– Bu sürecin başlangıcı sayılan Oslo görüşmelerinde üçüncü bir ülke temsilcisinin işi neydi? Onu kim toplantıya davet etmişti? Yoksa o mu Türkiye’yle PKK’yı masaya oturtmuştu?
-Çözüm süreci denilen görüşmelerde Türkiye’nin anayasal yapısının da gündeme getirildiği basında yer alan haberlerden anlaşılıyor. Türkiye’den başka hangi ülke bir terör örgütüyle ülkenin devlet yapısının geleceğini konuşuyor?
– Hangi ülkeye terörü bitirmek için bir terör örgütüyle müzakerede bulunması öneriliyor?
-Fransız Hükümetine Charlie Hebdo dergisine saldırı düzenleyen Yemen El Kaide örgütüyle görüşerek siyasi çözüm aramasını öneren var mı?
-ISIS ile masaya oturup müzakere edelim diyen var mı?
Nijerya Hükümetine Boko Haram’la masaya oturup müzakere edin diyen çıkıyor mu?
– Türkiye’nin Kürt sorununu uzun yıllardan beri göremediği, ancak şimdi AKP iktidarının gördüğü doğru bir tespit mi? Ana muhalefet partisinin yıllarca önce hazırladığı Kürt raporunu acaba Batı’da okuyan olmadı mı? Yoksa Kürt sorunuyla terör sorunu birbirine mi karıştırılmak isteniyor?
– Bir terör örgütünü belirli bir etnik grubun temsilcisi olarak görmek mümkün mü? Böyle bir yaklaşım terörü teşvik etmez mi? Güçlendirmez mi?
– Çözüm sürecinden geri dönüş olamaz ne demektir? Hükümetin doğru bildiği için mi (bizce yanlış), yoksa eli mahkum olduğu için mi PKK’yla görüştüğü düşünülüyor?
-Şimdi izlenen politikanın bir milli proje olduğu nereden çıkarılıyor? Bu politikanın çerçevesi Mecliste mi saptandı?
-Bu süreçten geri dönüş olursa çatışma çıkacağı ve bunun değişik kentlere sıçrayacağı, Türk hükümetinin de bunu gördüğü iddiası bir bilgiye mi, yoksa bir tahmine mi dayanıyor?
-Yoksa bu tehlikeli olasılık Türkiye’yi müzakere masasında tutmak için bir baskı unsuru gibi mi kullanılmak isteniyor?
İstanbul’daki toplantda Henri Barkey’in bu görüşlerine karşı çıkan ve yukarıdakilere benzer sorular soranlar çıkımış mıdır bilmiyoruz. Ancak görülen o ki, Türkiye’ye yön vermek isteyenler sivil toplum örgütleri ve basın yoluyla siyasi kararları etkilemeye çalışıyorlar.
Onlar, belki de bu Cumhuriyeti yabancıların telkinleriyle, baskılarıyla karar almayı reddeden ve tam bağımsızlığı devletin en temel ilkelerinden biri sayan insanların kurduğunu bilmiyorlar.
Onlara vereceğimiz cevap şudur: Gölge etmeyin başka ihsan istemiyoruz.
Saygılar, sevgiler.