Kategori arşivi: Yurttaş Saltık

Prof. Kaboğlu : Anayasal Beka Sorunu

Dostlar,

Bilindiği gibi Yargıtay 3. Ceza Dairesi (CD) 2. kez AYM’nin ihlal kararını tanımayarak Anayasa’nın 153. maddesini açıkça çiğnedi.

Bu eylem, en azından TCK m. 309’da tanımlanan “Anayasayı ihlal” ve m.257’de tanımlanan görevi kötüye kullanma suçları bakımı dan tipik. (Bkz. ceza hukukçusu Prof. Doğan Soyaslan, http://ahmetsaltik.net/2023/01/18/anayasayi-ihlal-sucu/ )

BİRGÜN gazetesi, kıdemli Anayasa hukukçusu Sayı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ile bir söyleşi yaptı. Kaboğlu, 3. CD’nin kararını bir “yargısal karar” olarak değil, “bir metin” olarak niteledi. Hukuka aykırı, çelişkilerle dolu, tutarsız ve niyet okumaya dayalı, somut suç kanıtlarına dayanmayan bir politik bildiri (manifesto) olarak değerlendirdi.

Sorunun Can Atalay boyutunu aştığını ve ülkemizin bir Anayasal beka sorununa tırmandığını belirtti. 3. kez AYM’ye başvurulmasını ve bu kez AYM’nin çok daha net, kararlı, HSK ve TBMM’ye dönük yapılması gerekenleri de vurgulayan daha cesur bir karar alması gerekeceğini söyledi. Bir yandan da AİHS’nin de çiğnenmesi (ihlali) gerekçesi ile AİHM’ne başvuru hazırlığı istedi.

Anayasa ve Ceza Hukuku uzmanlarının Yargıtay 3. CD kararını, Kaboğlu’na göre “metnini” hukuksal bakımdan irdeleyen ve geçersizliğini ortaya koyan bir rapor hazırlanmasının gerekeceğini de belirtti.

19 dakika süreli video kaydını izlemek için tıklayınız.
https://www.youtube.com/watch?v=Dm5q79D_9es 

Sayın Kaboğlu’na biz de bir kamu hukukçusu ve siyaset bilimci olarak bütünüyle katılıyoruz.

AKP/RTE iktidarının bu açık sivil darbesi mutlaka boşa çıkartılmalıdır.
AYM, kendi hukukunu da korumalıdır.
Anamuhalefet CHP’nin TBMM’yi olağanüstü toplantıya çağırması ve tüm ulusa dönük miting çağrısı son derece yerindedir ve önemsiz ayrıntılar bir yana bırakılıp desteklenmelidir.

AKP=RTE iktidarı, 3 Kasım 2002’de iktidar olduğundan bu yana tek başına ülkeyi yönetiyor. Ekonomist olduğunu savlayan RTE’nin hala diploması ortada yok ama enflasyon, 21 yılın rekorunu kırıyor. Üstelik TÜİK’in gerçeğin yarısı oranında enflasyon ilanına karşın.

On milyonlarca insanımız “KASITLI OLARAK”, bilerek ve isteyerek, “nass” aldatmacasıyla açlık sınırının altına itildi. Böylelikle biat ettirilerek AKP’ye oy vermeye zorlanmaktalar. Ekonomi, örtük bir iflas içinde. Bunların konuşulmasını istemiyor, gündem dışına itmek istiyorlar. O  yüzden de habire yapay sorunlar yaratarak kamuoyu dikkatini dağıtmak, yormak ve gerçek sorunların gündemden düşürülmesini hedefliyorlar.

Yakın hedef 31 Mart yerel seçimleri.. Arından ekonomik çöküntü halkın belini daha da bükecek. Hele bu yerel seçimlerden AKP=RTE güçlenerek çıkarsa, frenlemek daha da zorlaşacak. Sıra Anayasa değişikliğine gelecek ve RTE’ye yeniden aday olma yolu açmak, laikliği iyice sulandırmak, vatandaşlıkla ilgili maddeyi (66) yozlaştırmak… başlıca hedefler.

Tüm yurtseverlerin politik görüş ayrılıklarını erteleyerek,
bir ulusal direniş hattı örmesi gerek.

  • Anamuhalefetin halkı örgütlemesi, gerek.
  • Halka, olup – bitenlerin içyüzünü anlamalarında sürekli, destek gerek : Aydın sorumluluğu!

Türkiye’miz, ülkemizi – halkımızı bölücü ve dinci, dış destekli AKP/RTE iktidarından demokratik meşru direniş hakkını kullanarak kurtulmasını bilecektir. Sonra sıra bağımsız- yansız yargıda hesap sormaya gelecektir. Tarihin yerleşik pratiği budur, hiç kimse aklından çıkarmasın..

Sevgi ve saygı ile. 04 Ocak 2024, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimci (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     X : @profsaltik
https://www.instagram.com/ahmet_saltik

Ya bakan ya başkan yalan söylüyor

Barış TerkoğluBarış Terkoğlu
04 Ocak 2024, Cumhuriyet

Göz olmasa görmek de olmazdı. Konuşan olmasa görünen anlatılamazdı. Acı haber birer birer geldiğinde gün içinde unutuyoruz. Birlikte şehit düştüklerinde ise konuşmamız maalesef üç gün sürüyor. Irak’ta yitirdiğimiz 12 askerden söz ediyorum. Geçen hafta, sınır ötesi operasyonlara katılan emekli askerlere, “Neyi yanlış yapıyoruz, bir şehit daha olmasın diye ne yapmalıyız?” diye sormuştum. Bunlardan biri de 2019-2021 aralığında dört sınır ötesi operasyona da katılan tek albay olan Güray Belhan’dı.

Ne kadar iyi yaptın diyebilirsiniz. Ancak öğrendim ki 1 Ocak günü, Belhan, kızı ile orduevine gittiğinde, “Askeri sosyal tesislere girişiniz yasaklandı” uyarısıyla kapıdan geri çevrildi.

Kısacası bu konuyu konuşmamız istenmiyor! Peki ne yapacağız? Elbette “yeni şehitler gelmesin” diye konuşmaya devam edeceğiz.

TOPLAM 249 ŞEHİT

Ben de böyle düşünerek Emekli Askeri Hakim Ahmet Zeki Üçok’u aradım. Üçok, aynı zamanda havacı bir albaydı. Açık kaynaklara dayanarak 12 şehidin verildiği olayla ilgili bir çalışma yapmıştı. Birer birer şehitleri anlatmaya başladı:

“Açık kaynaklara göre, 15 Temmuz sonrası Suriye’de dört büyük operasyon (Fırat Kalkanı-71 şehit, Zeytin Dalı-54 asker-9 sivil şehit, Barış Pınarı-10 şehit-100 yaralı, Bahar Kalkanı-5 şehit) ve Kuzey Irak’ta on büyük operasyon (Dicle Kalkanı, Pençe-1, Pençe-2, Pençe-3, Pençe-Kartal, Pençe-Kaplan, Pençe-Kartal-2, Pençe-Yıldırım ve Pençe-Şimşek, Pençe-Kilit, Pençe-Kılıç) yapıldı. Son şehitlerimizle beraber sadece Pençe Operasyonlarında 100 askerimiz şehit oldu”.

Toplam 20’ye yakın operasyon, resmi açıklamalara göre 249 şehit vardı. O’na “şehit haberleri neden artıyor?” sorusunu sordum:

  • “Terörle mücadele çok zorlu ve uzun sürmesine karşın ülkemizin bekası için şarttır. Şu anda TSK’nın en savaşçı muharip birliklerinin neredeyse yüzde 40’ı sınır ötesi operasyonlarda görevli. Bu çok zor ve her silahlı kuvvetlerin başarabileceği, her ülkenin altından kolay kolay kalkabileceği bir durum değil. Son dönemde özellikle Pençe Operasyonları ile Kuzey Irak’ın yaklaşık 30-40 km içerilerinde yerleşerek kalıcı üsler kurulması, TSK için bir konsept değişikliği olarak görülüyor. Tartışmaların temel nedeni ise, 30-40 km derinlikte konuşlanmanın 22-23 Aralık’ta meydana gelen acı olaylara daha fazla sebebiyet vereceği (neden olacağı) gerçeği. Sınır güvenliğini en etkin sağlama yönteminin, sınır çizgisinden 2-4 km derinliklerde (en çok 5 km), küçük birlik harekatları ile pusu baskın vb. operasyonlarla çok daha etkili olacağı yönündeki görüş sahiplerinin TSK komuta kademesine karşı eleştirilere bu tartışmalara neden oluyor.”

Peki bu konsept (kavram) değişikliği ne zaman olmuştu:

“Pençe Operasyonlarının ilki 28 Mayıs 2019 tarihinde başladı. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar 6 Haziran 2019’da sınırın sıfır noktasında operasyonu yönetirken yaptığı açıklamada ‘Son terörist etkisiz hâle getirilmeden bölgeden çıkmayacağız’ diyerek bu süreci başlattı.”

4 BİNDEN FAZLA ALBAYA EMEKLİLİK

Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk de üst düzey bir bakanlık yetkilisi de yayınlarda konuşan askerleri hedef almıştı. Üçok bunun için ne söyleyecekti:

“Sadece kayak yapmak için dağa çıkan bir amiralin ya da adını bile açıklamaktan çekinen gizemli üst düzey bir Bakanlık yetkilisinin bu şekilde açıklama yapmasını çok yakışıksız ve saygısızca buluyorum. Ömrünü terörle mücadeleyle geçirmiş, hayatını riske atmış, sayısız operasyona çatışmaya girmiş insanların görüşlerini ‘hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur’ diyerek aşağılamak yeni TSK’da var her halde.  TSK’nın en değerli askerleri ve de özellikle hafızası niteliğinde bulunan dört binden fazla albayın, bölgede yıllarca görev yapmış onlarca generalin son dört beş yılda hunharca emekli edilmesi terörle mücadelemizi etkilemiş midir? Etkilemiştir tabii ki. Emekli edilen terör uzmanı askerlerin yerine gelenlerin yaklaşımlarının ne kadar saygısızca ve ciddiyetten uzak olduğunun somut ifadesi, bu amiral ve meçhul bakanlık yetkilisinin sözlerdir. Yazıklar olsun! Kimse terörle mücadele edilmesin, sınır ötesi harekat yapılmasın demiyor, sadece karşı çıkılan, siyasi iradenin isteğiyle -çünkü sınır ötesi operasyonlar siyasi iradenin yetkisindedir- Pençe Operasyonları kapsamında sınırın 30-40 km içinde konuşlanılması doğru bulmuyor. Şu anda TSK’da görev yapan birçok üst düzey asker de bu düşüncede. Hatta eski Kara Kuvvetleri Komutanı Musa Avsever’in de benzer endişeler taşıdığı herkes tarafından biliniyor.”

İHALAR UÇABİLİRDİ

En merak ettiğim ise İHA ve SİHA’ların durumuydu. Pek çok savaşın kaderini değiştiren uçaklar neden kullanılamamıştı? Bakanlık ve hükümet yandaşı emekli askerlerin açıklamalarına baktığımızda hava koşullarının çok kötü olması ve görüş mesafesinin (uzaklığının) 5 metreye dek düşmesi nedeniyle İHA ve SİHA’lar uçamamış görünüyordu. Optik görüntü alınamamış, termal kameralar hedef tespit edememiş ve bu nedenle teröristler görünmemişti. Eski havacı Üçok, bu konuda ne düşünüyordu:

“Eksik ve algı yönetimine ilişkin açıklamalar. Askerlerimizin şehit edilmelerinin çok kötü hava koşulları nedeniyle teknolojik yetersizliklerden kaynaklandığı savunması tam doğru değil. Bu, Savunma Bakanlığı’nın geliştirdiği bir savunma mekanizması. Hava akımlarının en az olduğu irtifa 34-35 bin feet. Bu nedenle yolcu uçakları bu irtifada uçuyorlar. Aksungur İHA’sı 34-35 bin feet’te büyük bir keyifle uçabilirdi, eğer uçursalardı. (En yüksek uçuş irtifası 40.000 feet) Sınır ötesinde harekat icra edecekseniz, birliklerinizin bulundukları her yeri 24 saat esasına göre mutlaka havadan gözetleyeceksiniz. Etrafındaki tüm araç gereç ve insan faaliyetlerini takip edecek ve en küçük şüpheli bir durum olduğunda, yerde konuşlu birliklerinize haber vereceksiniz. Evet, çok kötü hava şartlarında optik ve termal kameralar maalesef görüntü alamıyor. Ama bunun da çözümü var. Bu eksikliği gidermek için İHA ve SİHA’lara takılabilen ve en kötü hava koşullarından bile hiç etkilenmeyen elektromanyetik dalga ile çalıştıkları için yerdeki hedefleri anında tespit edebilen radarlar geliştirildi.”

Peki bu radar Türkiye’de var mı? Üçok internet sitesini açıp okuyor:

“Evet hem de bir Türk firması olan METEKSAN Savunma Sanayi tarafından üretilen en kötü hava koşullarında dahi 27 kilometrelik menzili içinde yerdeki 30 santimlik bir bisküvi kutusunu bile tam bir çözünürlükle tespit eden MİLSAR radarı var. Radar hava koşullarından etkilenmeyen elektromanyetik dalgalar ile çalıştığı için; kötü hava ve dolasıyla düşük görüş koşullarında, düşük hızda hareket eden küçük boyutlu (insan) veya hızlı hareket eden (araç) hedeflerin tespit ile takibini yapıyor. Potansiyel düşman hedeflerin tespit ve takibinde kullanılan Hareketli Yer Hedef Tespiti modu ve her hava durumunda yüksek çözünürlüklü radar görüntüsü, hedef sınıflandırma ve arazi topografyası üretme için Sentetik Açıklıklı Radar modu mevcut olan MİLSAR Radarı var. SAR özellikleri, gece ve gündüz düşük görüş şartlarında bulut-üstü gözetleme operasyonlarında, yüksek çözünürlük ve uzun menzil görüntüleme sağlayan Stripmap ile Spotlight alt modlarını destekliyor. MİLSAR, SAR özelliği ile mesafeden bağımsız yüksek çözünürlüklü görüntü oluşturuyor.”

TSK ENVANTERİNDE VAR

Sizin merak ettiğinizi ben de sordum. Bu radarlar TSK’da kullanılıyor mu?

Üçok anlatıyor ama aslında her şey açık kaynaklarda da var:

“MİLSAR Radarları yaklaşık iki yıldır, 18 Ağustos 2021 yılından bu yana, Türkiye’de Hava Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri Komutanlıkları ile MİT tarafından kullanılıyor. Bayraktar TB2, ANKA ve AKSUNGUR İHA’larına takılabiliyor. Şu anda da takılı İHA ve SİHA’larımız görev yapıyor. İlk olarak TUSAŞ tarafından geliştirilen ANKA İHA’ya Meteksan Savunma tarafından geliştirilen MİLDAR SAR/GMTI Radarı, 18 Ağustos 2021 tarihinde entegre edildi. 27 km maksimum menzile sahip olan MİLSAR yerli İHA’larda (ANKA / Bayraktar TB2 vb.) yapısal modifikasyon yapılmasına ihtiyaç duymadan entegre edilebiliyor. Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir tarafından 20 Haziran 2022 tarihinde sosyal medya üzerinden yapılan paylaşıma göre ANKA İHA’sının ardından Aksungur İHA’sına da MİLSAR radar entegrasyonunun tamamlandığını anlıyoruz.”

Yani Bakanlığın daha önce yaptığı resmi açıklamaya göre, TSK envanterinde, iki yıldır, en kötü hava şartlarında 27 km menzilden, 360 derece açı ile 30 cm’den çok iyi çözünürlükte görüntü aktarabilen radarlar vardı. Haliyle sordum:

“Pençe-Kilit Harekatı sırasında MİLSAR radarlarının takılı olduğu İHA ve SİHA’lar kullanılmadığı için operasyon sahasından görüntü alınamaması sebebiyle, teröristlerin görünmeden 12 askeri şehit ettiklerini mi anlıyoruz?”

BİRİ YALAN SÖYLÜYOR

Üçok, kan donduran o yanıtı verdi:

“Evet tam olarak bunu anlıyoruz.

MİLSAR radarı takılı ANKA ve AKSUNGUR İHA ve SİHA’larımızın Pençe Kilit Harekatı’nda niçin kullanılmadığı hiçbir gizleme yapılmadan açıklanmalıdır. Kötü hava şartları nedeniyle İHA ve SİHA’lar görüntü alamadı açıklaması doğru değil. Bakanlığın elinde kötü hava koşullarında radar görüntüsü alabilecek bu görevi yapabilecek İHA ve SİHA’lar var. Resmi açıklamalar bu yönde. Aksi takdirde bu durumda

  • Ya Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler yalan söylüyor
  • ya da Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir yalan söylüyor demektir.”

Açık kaynaklarda yer alan resmi bilgiler 12 şehidin ardından oluşan kafa karışıklığını daha da artırıyor. Savunma Bakanlığı’nın açık ve net bir şekilde kamuoyunu bilgilendirmesi gerekiyor. Susturmaya çalışmak, orduevi yasağı koymak aksine ihmal şüphelerini daha da artırıyor.

Yasaklar, tehditler, bastırmalar…
Belki de her şey göz görmesin diyedir!
***
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ADD basın açıklaması : YAYILMAYA ÇALIŞILAN ÇAĞ ve AKIL DIŞI GERİCİ ANLAYIŞIN FARKINDA ve KARŞISINDAYIZ! 

BASINA ve KAMUOYUNA :

YAYILMAYA ÇALIŞILAN ÇAĞ ve AKIL DIŞI GERİCİ ANLAYIŞIN FARKINDA ve KARŞISINDAYIZ!
 

Filistin’e destek ve İsrail’in -şiddetle kınadığımız, lanetlediğimiz- soykırım boyutlarına varan Gazze saldırılarına, çocuklar dahil binlerce masum sivili katletmesine tepki gerekçesiyle düzenlenen bazı gösteriler, kimi provokatif (kışkırtıcı) eylem ve söylemler, çeşitli sosyal medya paylaşımları ve son olarak 1 Ocak 2024 tarihinde İstanbul’da yapılan mitingdeki -mitingin gerekçesi ve adı ile ilişkisi olmayan- şeriat ve hilafet çağrıları; Laik Cumhuriyete, Atatürk İlkelerine ve Devrim Yasalarına apaçık bir başkaldırıdır, bir isyan provasıdır.

Bundan vahimi; bu gösteri ve çağrıların Anayasamızın ilk 4 maddesi ile 14. maddesini yok sayan, böylelikle Anayasal Düzeni yıkmayı hedefleyen bir darbe kalkışması niteliğinde olmasıdır.
Daha da vahim olansa; böylesi bir eylemin 3 gündür takipsiz kalmış olması, anayasal kurumların tepkisizliği, emniyet ve yargının sessizliğidir.

  • “Türkiye Cumhuriyeti … insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.” (Anayasa m.2)

Hukuk Devleti; anayasal düzeni yıkma ve teokratik bir düzen kurma çağrılarını duymazdan gelemez, takipsiz bırakamaz.

Tarihte benzeri görülmemiş bir Anti-emperyalist Ulusal Bağımsızlık Savaşı Zaferi ile yaşam bulan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu önderi Atatürk’e, O’nun tam bağımsız, laik ve çağdaş bir ülke, özgür bir Ulus yaratma idealine yönelik emperyalizm güdümlü bu menfur saldırılara karşı Atatürkçü Düşünce Derneği olarak herkesi ve her kesimi bir kez daha uyarıyoruz;

  • Yayılmaya çalışılan çağ ve akıl dışı gerici anlayışın farkında ve karşısındayız!

Cumhuriyet Savcılarını, adlarının önündeki “Cumhuriyet”in anlamını anımsamaya ve görevlerini yapmaya davet ediyoruz!

Dünyanın yeniden yapılandığı bu dönemde; geleceği planlamamız, kadın-erkek milyonlarca yurttaşımızı bilimin baş döndürücü bir hızla ilerlediği, yapay zeka ve benzeri adımlarla biçimlenecek yarınlara hazırlamamız, çocuklarımızı analitik düşünce ve bilimsel bilgi ile donatmamız gerekirken; akıl ve çağ dışı saplantıların tutsağı gericilikle boğuşmak zorunda kalmak halkımızı derinden yaralamaktadır.

Ancak, son yıllarda körüklenen bu Karşı Devrim ihanetine karşı milletçe yılmadan, yorulmadan sürdürdüğümüz mücadelenin gün geçtikçe büyüdüğünü, güçlendiğini görüyoruz.

Şeriat, hilafet çığırtkanlığının karşısına dikilen gençlerimiz var.

Atatürk’e saygısızlık yapan teğmenlere hadlerini bildiren Atatürkçü teğmenlerimiz var.

Öğrencilerimizi pedagojik formasyonu olmayan din görevlilerine teslim etme amaçlı ÇEDES adlı projeye geçit vermemek için direnen öğretmenlerimiz, velilerimiz, demokratik kitle örgütlerimiz var.

Hukuku araçsallaştıran, Hukukun Üstünlüğü ve Güçler Ayrılığı ilkelerini umursamayan, demokrasinin olmazsa olmazı laikliği yok sayan siyasal girişimlere direnen hukukçularımız, bürokratlarımız, düşünürlerimiz, sanatçılarımız, aydınlarımız, yurttaşlarımız var.

  • Günümüz Şeyh Saidleri, Derviş Mehmetleri karşısında Kubilay inanç ve bilinci, Atatürkçü Düşünce ve Laik Cumhuriyet bağlılığı ile aydınlığa yürümeye kararlı Ulusumuz var.

Atatürk ilke ve devrimleri ile biçimlenmiş kuruluş felsefesinin bugün de sorunlarımıza çare olacağına güvenen, O’nun akıl ve bilim yolunun yürünecek tek doğru yol olduğuna inanan, Kemalizm’in geçmişin bekçiliği değil, geleceğin öncülüğü olduğunu bilen on binlerce üyesi ile Atatürkçü Düşünce Derneği, Laik Cumhuriyetimize, Tekil (Üniter) Ulus Devletimize ve Ulusal Birliğimize olanca gücüyle sahip çıkacak, büyük Atatürk, Kemalist Devrimciler ve Türk Ulusunun ölümsüz eseri ve kutsal emaneti Türkiye Cumhuriyeti’ni emperyalizm ve işbirlikçilerine yem etmeyecek, ilelebet payidar (sonsuza dek yaşamda) kılacaktır.

Saygılarımızla. 04 Ocak 2024 

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ GENEL MERKEZİ

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 03 Ocak 2023

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

HUZUR

RTE, şehit cenazesinde Özgür Özel’e saldırılmasını destekleyen açıklamalar yaptı.

Yemini gereği, milletin huzuru ve milli dayanışma için yapıyor!..

DEVE

MHP Gen. Bşk. Yrd. İsmail Özdemir, İsveç’le ilgili karar Meclis komisyonuna gelmeden beş gün önce, ”İsveç, deve iğne deliğinden geçinceye kadar NATO’ya giremez” dedi.
Komisyonda MHP “evet” oyu verdi.

Deve iğne deliğinden geçip nereye girdi?..

AKADEMİK

Akademik Özgürlük Endeksi’ne göre en kötü %10’a girerek 179 ülke içinde 166. olduk.

Bakan Tekin’in STK‘larını hesaba katsalar, ilk 10’a gireriz!..

SÖZ

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan AKP’yi eleştirerek, seçim öncesi yapılan protokoldeki sözlerin yerine getirilmediğini söyledi.

Bu arkadaş siyasette acemi gibi…

HİKAYE

13. ACM, AYM’nin Can Atalay’la ilgili 2. kez verdiği “hak ihlali kararı“nı yine tanımadı ve topu yine Yargıtay’a attı.

Yerel mahkeme, üst mahkeme hepsi hikaye.

Bir/Tek kişi ne istediyse, olacak öyle!…

İKTİDAR

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Arabistan maç krizinden sonra,

  • “Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, ülkemizin ortak ve birleştirici değeridir.” paylaşımı yaptı.

RTE’nin eski metin yazarı Aydın Ünal, Yerlikaya’nın paylaşımıyla ilgili, “CHP iktidara mı geldi, nedir, gece gece darbe mi oldu yoksa?” yazdı.

Mesaj açık: AKP’de Atatürk savunulmaz!…

SPOR

RTE, Arabistan’daki rezaletle ilgili,

“Sporun gündelik siyasetin mezesi haline getirilmesi yanlıştır… Olayın mecrasından çıkarılarak şov ve provokasyon malzemesi yapılmasına izin vermeyiz… Nefret dalgasının kardeş ülkeleri hedef alması tesadüf değildir.”

  • Sporu siyaseti malzemesi yapan bir ad sorsam ilk akla gelen kim olur?
  • Maçın Arabistan’da oynanıp şov yapılmasına kim izin vermiştir?
  • Ulusal değerlerimize saygı duymayan ülke kardeş midir?..

GÜNAH

Çorum’da, tartıştığı arkadaşını üç yerinden bıçaklayarak öldüren imamın alkollü olduğu ortaya çıktı.

Günah dediği şeyler başkaları için!…

GÜVEN

Sayıştay raporuna göre Ziraat Bankası’na bir milyar Dolara yakın borcunu ödemeyen Demirören,güven timsali olmaya devem edeceğiz” dedi.
(AS: Tomar tomar Milli Piyango bileti satıyor Ziraat Bankasına, aldığı krediye karşılık!)

Gel de güvenme

YENİ YIL KUTLAMASI VE UMUT

Prof. Dr. Halil ÇİVİ
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

Değerli dostlar,

Her son, hiçbir zaman bir bitiş, tükeniş, yok oluş ya da dünyanın sonu değil; tersine yeni bir dünyanın, yeni bir yaşamın ve yeni bir umudun yeşerip doğduğu bir zaman aralığıdır. 2023 yılının bitişine ve 2024 yılının başlamasına da aynı iyimserlik ve mantıkla bakmak gerekir.

Ayrıca dinler, diller ve kültürlerden bağımsız olarak, yeni yıl kutlamaları dünyanın her yerinde yaşanan evrensel bir kültürel ögedir. Gelecek planlaması yapma ve bizleri bekleyen gelecekteki yaşama iyimserlik ve umutla bakma olgusudur. Bu yönüyle saygı duyulmalıdır.

2024 yılı, hepimiz için, başta kendi, fikir, tutum ve davranışlarımız olmak üzere, her alanda derin ve sorgulayıcı bir özeleştiri yaparak; kendimizi cehalet, bağnazlık, öfke, cebir, şiddet, kin, nefret, ötekileştirme ve düşmanlaştırmalardan vazgeçirip; çalışkan, üretken, dürüst, akılcı, sevgi, barış, kardeşlik, ahlaklı ve adaletli bireyler olarak yeniden inşa etme ya da yeniden yapılandırma zamanı ve fırsatı olsun.

2024 yılının ülkemiz, halkımız ve herkes için bilgelik, akılcılık, çağdaş siyaset, gerçek demokrasi, hukukun üstünlüğü, şaşmaz adalet, üretkenlik, ekonomik verim artışı, çağdaş eğitim, sağlık hizmetlerine erişebilme, kültürel hoşgörü, esenlik, güvenlik, huzur ve mutluluk açılarından umut, sevgi ve barışla bezenmiş olması dileğiyle:

HERKESİN YENİ YILI KUTLU OLSUN…

Ne demişti Yüce Önderimiz M. Kemal Atatürk?

YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ!

Daha ötesi var mı?

Suudi Arabistan’ın ve AKP’nin hezimeti

Örsan K. Öymen
Örsan K. Öymen
01 Ocak 2024, Cumhuriyet

Fenerbahçe ve Galatasaray arasında Suudi Arabistan’da oynanması planlanan “Süper Kupa” maçının son anda iptal olması, Suudi Arabistan ile ilişkileri yeniden gündeme getirdi.

Bu maçın, AKP hükümetinin zorlamasıyla ve baskısıyla, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılında, cumhuriyet, laiklik ve Mustafa Kemal Atatürk düşmanı olan Suudi Arabistan’da oynatılması, zaten baştan beri büyük bir hataydı.

Ancak Suudi Arabistan hükümeti maçta, Atatürk’ün Yurtta Barış, Dünyada Barış pankartının asılmasını ve Atatürk “T-Shirt”lerinin (T-gömlek!) giyilmesini de engellemeye kalkınca, Fenerbahçe ve Galatasaray takımları maça çıkmama kararı alarak, gecikmeli de olsa, Türkiye’nin onurunu kurtardılar.

Bu olay, Suudi Arabistan gibi Atatürk, cumhuriyet ve laiklik düşmanı olan AKP hükümetine, “cumhurbaşkanı” ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a iyi bir ders oldu!

Bu olay, Anıtkabir’i ziyaret etmeyen Suudi Arabistan kralı öldüğünde, Türkiye’de “milli yas” ilan eden; Türkiye’yi her alanda Suudi Arabistan’ın, Katar’ın ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin arka bahçesine çeviren; Atatürk’ün adını futbol stadyumlarından silen; Atatürk’ün adını taşıyan havalimanını yıkan; Atatürk’ün adını taşıyan Atatürk Kültür Merkezi’nde, Atatürk düşmanı Necip Fazıl Kısakürek adına ödüller dağıtan Erdoğan’a ve AKP’ye iyi bir ders oldu!
***
Bununla birlikte, AKP hükümetinin ve Erdoğan’ın hayran olduğu ve neredeyse taptığı Suudi Arabistan’ın nasıl bir ülke olduğunu da yeniden hatırlamakta büyük yarar var.

  • Suudi Arabistan, mutlak monarşi ve teokrasi ile yönetilen bir diktatörlüktür.
  • Suudi Arabistan, 21. yüzyıldaki ortaçağdır. 

20. ve 21. yüzyılda dünyada, laikliğin geçerli olmadığı çok az sayıda din devleti kaldı. Suudi Arabistan da bu devletlerden bir tanesidir.

Suudi Arabistan’ın İstanbul’daki konsolosluğunda, Türkiye Cumhuriyeti’nin topraklarında, Suudi Arabistan vatandaşı olan bir gazeteci katledilmiştir. Suudi Arabistan böyle bir ülkedir.

AKP hükümeti de, bu cinayetin üzerini örtbas ederek, yargı sürecindeki dosyayı kapatmış ve Suudi Arabistan’a devretmiştir.

Suudi Arabistan aynı zamanda, ABD emperyalizminin Ortadoğu’daki merkezlerinden birisidir. 

ABD’nin Suudi Arabistan’da birçok askeri üssü bulunduğu gibi, Suudi Arabistan ABD’nin, ABD de Suudi Arabistan’ın en büyük ticari ortaklarından birisidir.

ABD, ithal ettiği petrolün büyük bir kısmını Suudi Arabistan’dan ithal etmektedir. Suudi Arabistan da ithal ettiği silahların ve savunma sanayi ürünlerinin büyük bir kısmını ABD’den ithal etmektedir.

Suudi Arabistan dünyanın en büyük petrol ihracatçısı ve dünyanın en büyük silah ve savunma sanayi ürünü ithalatçısı ülkelerinden birisidir.
***
Suudi Arabistan aynı zamanda, dünyadaki şeriatçı, köktendinci, İslamcı örgütlere doğrudan veya dolaylı mali destek sağlamaktadır. Bu desteği alan örgütlerin bazıları “dernek” ve  vakıf” gibi “sivil toplum” örgütleridir, bazıları da terör ve şiddet uygulayan örgütlerdir. Bu örgütlere yapılan mali destekler genellikle, Suudi Arabistan devletinin denetiminde olan Suudi Arabistan’daki “dernekler” ve “vakıflar” üzerinden gerçekleşmektedir.

El Kaide, Müslüman Kardeşler ve Hamas gibi İslamcı terör örgütleri uzun yıllar Suudi Arabistan devleti ve/veya Suudi Arabistan’ın içindeki belli güç odakları ve örgütler tarafından desteklendi.
***
Özetle, yeni yıla girerken, AKP hükümetinin yapamadığını, futbol kulüplerinin ve onları destekleyen taraftarların, başka bir deyişle halkın yapmış olması, futbolu da aşan önemli bir gelişmedir.
_______________________________________
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

2023 Yılı Aydınlanma Konferansları, Radyo-TV Konuşmalarımız

2023 Yılı Aydınlanma Konferansları,
Radyo-TV Konuşmalarımız

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  

  1. Meltem TV, G. Feyman. Türkiye’nin Politik Gündemi, İlaç Yolsuzluğu, Kovit-19’da son durum. 12.01.2023
  2. Yıldız En TV, G. Feyman. Türkiye’nin Kritik Bunalımı, Yaralı Cumhuriyetimiz ve
    Kovit’te son durum
    , 13.01.2023
  3. Mersin Sosyal Demokrat Gönüllüleri, (Nizamettin Taşkent ve ark.). Tweet odası söyleşisi. Ülkemizin Sağlık, Adalet-Hukuk sorunları, Genel Seçimler ve CB seçimi,
    T. Erdoğan’ın adaylık durumu
    . 13.01.23
  4. Düzgün TV (Avusturya), Serdar Altun. 2023 Seçimleri : Cumhuriyet’in 100. Yıl Sınavı. 17.01.23
  5. Oldu O zaman, youtube kanalı, Ayşe Uçar, Seçime Giderken Ülkemizin Yakıcı Sorunları : Birlikte Başaracağız. 17.01.2023
  6. MELTEM TV, Gülgün Feyman, 14 Mayıs’a alınacak seçimler,
    RT Edoğan’ın 3. Kez adaylığı, Türban’ın Anayasaya sokulması
    … 18.01.23 (30 dk.)
  7. POYRAZ Gurup, zoom, Eğitimde Yaratcılık ve Atatürk’ün Eğitim Dizgesi,
    18.01.2023 (2,5 saat)
  8. Cadde TV; Aşı – İlaç kıtlığı – yokluğu, Kovit-Grip-RSV enfeksiyonları,
    Evde serum uygulaması
    .. 20.01.2023
  9. HKP, Adana TÜYAP Kitap Fuarı, panel, Yılında Yaralı Cumhuriyetimiz, 22.01.2023
  10. Yıldız En TV, G. Feyman. Uğur Mumcu, Aydın Cinayetleri ve AKP’nin Anayasa Tuzağı, 24.01.2023
  11. ADD Isparta Şubesi, Türkiye’nin Bitmeyen Siyasal Cinayetleri :
    Niçin? Kimler sorumlu?
    Ne yapmalı? 27.01.2023
  12. Gaziantep ADD, Adalet ve Demokrasi Haftası : Demokrasi, Adalet ve Türkiye’nin Geleceği. 28.01.2023
  13. Gaziantep EĞİTİM-İŞ ve Genel Sağlık-İş. Yüzyılda Ülkemize ve Dünyamıza
    Küresel Sağlık Tehditleri
    . (Çepnililer Derneği) 28.01.2023.
  14. Düzgün TV, Viyana, Kazım Balaban, Yılda Seçimler ve Geleceğimiz, 03.02.2023
  15. Sputnik Radyo, Türkiye, Maraş Depremi ve alınacak sağlık önlemleri, 07.02.2023
  16. Yıldız En TV, Gülgün Feyman, Maraş Depremi, 07.02.2023
  17. Meltem TV, Gülgün Feyman, Maraş Depremi, 07.02.2023
  18. YOL TV, Recai Aksu. Maraş Depremi, Seçimler Ertelenebilir mi, Afet Yönetimi, 08.02.2023
  19. Sputnik Radyo: Türkiye, Maraş Depreminde gelinen yer, salgın önlemleri, 09.02.2023
  20. Yeni İzmir Gazetesi’ne demeç, 10.02.2023
  21. Yeryüzü TV, Çağlar Tekin, Depremden Kurtulanların Yeni Büyük Sınavı,
    youtube, 10.02.2023
  22. TELE1, Namık Koçak, Forum Hafta Sonu, Maraş Depremi gündemi, 11.02.2023
  23. HALK TV, Burak Tatari, Deprem ve Bulaşıcı Hastalıklar, 12.02.2023
  24. Gazete Duvar, Maraş Depremi… salgın, halk sağlığı konulu söyleşi, 13.02.2023
  25. GAIN Haber, Gülnur Üykü (Mirgün Cabas), Deprem Bölgesinde Salgın Riski, 13.02.2023
  26. Bursa-Gemlik Güncel Haber-16. Özge Demir, “Depremde Sağlık Hizmetleri” 15.02.2023
  27. HABERAL MEDYA. Deprem Bölgesinde Sağlık Hizmetleri. Aydın Keleşoğlu, 15.02.2023
  28. Bursa-Gemlik Güncel Haber-16. Özge Demir,
    Deprem: Hukuk ve Kamu Yönetimi Boyutlarıyla” 16.02.2023
  29. Düzgün TV, Depremlerde Sağlık Hizmetleri, Serdar Altun, 16.02.2023
  30. Sultan Gümüş Kaya, İzmir İlkses Gazetesi ile söyleşi, 21.02.2023
  31. Başkent Üniversitesi-BÜTAM, Prof. Seçil Karal Akgün,
    Cumhuriyet’in Sağlık Politikası ve Günümüz. 22.02.23
  32. FLASH HABER TV, BBegümhan Aydoğan. Deprem : Afet Yönetilebiliyor mu? 24.02.2023
  33. ARTI TV, Şükran Ekinci. Deprem: Sağlık, Hukuk, Kamu Yönetimi Boyutları. 24.02.2023
  34. Yıldız En TV, Gülgün Feyman Budak, Ülkemizin Sıcak Gündemi, 06.03.2023
  35. Düzgün TV, Bahar Altun, 14 Mart Tıp ve Sağlık Haftasında Sağlık Sorunlarımız.
    14 Mart 2023, Viyana.
  36. Seydişehir ADD Şubesi, Afetler ve Geleceğimiz, zoom oturumu, 15.03.2023
  37. Kocaeli Tabip Odası, Türkiye Cumhuriyeti Kurucularının Görkemli Sağlık Devrimi ve Günümüz, 18 Mart 2023.
  38. Hildesheim ADD, Fatma Anders, Seçime Giderken Yurttaş Olarak Sorumluluklarımız. 29.03.2023, Almanya
  39. Yıldız En TV, Gülgün Feyman, Sinan Oğan ve Muharrem İnce CB adaylığından neden çekilmeli? Hacettepe Tıp 77 mezunu bir küme hekimin, Cumhuriyet’teki ilanı üzerine. 06.07.2023
  40. Atılım Üniv. Tıp Öğrencileri Birliği, Dünya Sağlık Günü 75. Yıl, TEAMS ile, 07.04.2023
  41. Cadde TV, Rahmi Aygün, Türkiye’nin Sıcak Politik Gündemi, 11.04.2023
  42. Derleniş Yayınları / HKP, Bursa TÜYAP Kitap Fuarı, Av. Tacettin Çolak ve Av. Halil Ağırgöl ile, ‘100’üncü Yılında Cumhuriyet – Sorunlar ve Çözümler’, 06.05.2023
  43. Cadde TV, Engin Deliktaş, Seçim Masası, 3 ek konuşmacı ile, 09.05.2023
  44. Yıldız En TV, Gülgün Feyman ile, 28 Mayıs 2023 seçiminin kodları : Nasıl Okumalı? 29.05.23
  45. Cadde TV, Engin Deliktaş, Seçim Sonrası Türkiye Gündemi, +1 konuşmacı ile, 02.06.2023
  46. Cadde TV, Rahmi Aygün, Sağlık Sistemimiz, Deprem Bölgesinde sağlık sorunları,
    Çin’de Kovit yeniden mi?
    10.06.2023
  47. Düzgün TV, Serdar Altun, Türkiye’nin Yakıcı Politik Gündemi: Ne Yapmalı? 14.06.2023
  48. ARTI TV, Şükran Ekinci. Artan Kızamık Olguları Sorunu, Salgına Dönüşebilir mi,
    Ne Yapmalı?
    6.23
  49. EGE POSTASI’na demeç : Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık uyardı:
    Kızamık Kovit’den daha bulaşıcı! 19.06.2023 EGE POSTASI’na demecimiz : ARTAN KIZAMIK OLGULARI SORUNU Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık uyardı: Kızamık Kovit’den daha bulaşıcı! (egepostasi.com)
  50. TELE1, Gazeteciler Masası, Namık Koçak, 30.06.2023, https://youtu.be/m9ZKkNVxJ5M
  51. ARTI TV, Artan Kızamık Olguları Sorunu. 01.07.2023, https://youtu.be/lEGB3kQghVI
  52. Düzgün TV / Avusturya, Merdan Yanardağ’a Özgürlük, özel yayın. 02.07.2023 https://t.co/P8lSvyoFY4
  53. Karantina TV, Recai Aksu. Türkiye Gündemi : AKP-RTE Neden Ateşle Oynuyor? 05.07.23, https://www.youtube.com/watch?v=zhXxY02qd0A
  54. 23 Derece Youtube kanalı, Burcu Uğur, Açık Alan. Türkiye Nereye Evriliyor? 10.07.23
  55. Meltem TV, Gülgün Feyman, Türkiye’nin Sıcak Gündemi : AKP Neden Yapıcı Ol(a)mıyor?, 14.07.2023, https://youtu.be/WgdG_HoWA6A
  56. Dikili – Salihleraltı Halk Eğitimcileri, İkili Konf. Sinan Meydan ile, Lozan Barış Andlaşması
    Yüz Yaşında!
    22.07.23, https://fb.watch/lXP3zNBunc/, https://www.youtube.com/live/VIvNR_tMYh8?feature=share
  57. Poyraz Gurup zoom oturumu. Lozan Barış Andlaşması 100 Yaşında :
    YAŞATMAK ULUSAL GÖREV ve SORUMLULUK
    . 25.07.2023, https://youtu.be/I_-7y_Da55o
  58. Cumhuriyet web TV söyleşisi, Aşırı sıcaklarla nasıl başetmeli: Akbelen vahşeti ve çare HOMO ENVİRONMENTUM! 26.07.2023, Aşırı sıcaklarla nasıl başetmeli: Akbelen vahşeti ve çare HOMO ENVİRONMENTUM! | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM, https://www.youtube.com/watch?v=H2fVQ2TWE0c
  59. Flash Haber TV, Betül Begümhan Aydoğan, Türkiye’de Çok Yönlü Bunalım :
    Ne Yapmalı?
    07.08.2023
  60. Cadde TV, Rahmi Aygün, Yüzyılın Kuşatması : Nasıl Yaracağız? 09.08.2023
  61. ANKA Ajansı. Yeniden Kızamık Salgını mı? https://ankahaber.net/haber/detay/prof_dr_saltik_haziranda_164_kizamikli_cocuk_ hastaneye_yatirildi_yoksulluk_gibi_nedenlerle_komplikasyon_gelisebiliyor_150973
  62. Cumhuriyet TV’ye demecimiz : Koronavirüsün yeni varyantı ERIS, 22.08.2023.
    Cumhuriyet TV’ye demecimiz : Koronavirüsün yeni varyantı ERI S
    https://www.cumhuriyet.com.tr/saglik/halk-sagligi-uzmani-cumhuriyet-tvde-coronavirusun-yeni-varyantina-karsi-uyardi-2111423
  63. COSMO Türkçe (Köln / Almanya). 22.08.2023, Korona yeniden sahnede:
    “Eris” varyantı ne kadar tehlikeli?
    COSMO TÜRKÇE – Podcast – COSMO türkçe – Programm –
    Radio – WDR
    ve Korona yeniden sahnede (t24.com.tr), Korona yeniden sahnede: “Eris” varyantı ne kadar tehlikeli?
  64. Düzgün TV, Bahar Altun : 30 Ağustos Özel Yayını. Viyana, 30.08.2023
  65. Cumhuriyet TV, Beste Çelik, GDO’lu Ürünler ve İnsan Sağlığı. 03.09.2023
  66. SONSÖZ (Ankara) gazetesine demeç: ERIS varyantı tehlike arz ediyor mu? 18.09.2023,
    Prof. Dr. Ahmet Saltık açıkladı: Eris varyantı tehlike arz ediyor mu? – Sonsöz Gazetesi (sonsoz.com.tr)
    ERIS-varyanti-tehlike-arz-ediyor-mu-Prof.-Dr.-Ahmet-Saltik.-Dr.-Ahmet-Saltik.pdf (add.org.tr) 19.09.2023
  67. Gerçek Gündem, Sema Kızılarslan.Kovit-19 ERIS varyantı hakkında sorular-yanıtlar, 20.09.23, Türkiye’de de görüldü: Eris varyantı tehlikeli mi? (gercekgundem.com)
  68. SONSÖZ TV, Ebru Güngör ile söyleşi: Eris Varyantı Nedir? Yeni Pandemi mi Geliyor? 26.09.2923 http://ahmetsaltik.net/2023/09/26/sonsoz-tv-ile-soylesimiz-eris-varyanti-nedir-yeni-pandemi-mi-geliyor/
  69. FLASH HABER TV, B .Begümhan Aydoğan, AKP’nin Anayasa Oyunu : Ne Yapmalı? 03.10.2023, FLASH HABER TV Programımız | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
  70. CADDE TV, Rahmi Aygün. Yeni Bir Kovit Dalgası mı, Sağlıkta Çöken Neo-Liberal Politikalar. (Türkiye Nereye Savruluyor) 04.10.2023
  71. Polatlı ADD Şubesi. Cumhuriyetimizin 100. Yılı. 21 Ekim 2023.
  72. BİR TV, +1 Gündem, İzmir, Cumhuriyetimizin 100. Yılında Fırsatlar ve Tehditler,
    Ertuğrul Turan, 25 Ekim 2023.
  73. Poyraz Grup, zoom. Cumhuriyetimizin 100. Yılında Fırsatlar ve Tehditler, 25.10.2023
  74. Cadde TV, Rahmi Aygün, Türkiye Cumhuriyeti 100. Yaşında : Kutlamalı ve Korumalı, 27.10.2023
  75. Yüksek Ticaretliler Derneği, “Vazgeçmeyen, Vazgeçilmeyen Bir Cumhuriyetin Portresi : Mustafa Kemal ATATÜRK”, 28.10.2023, Ankara
  76. Düzgün TV (Avusturya), Cumhuriyetin 100. Yılı Özel yayın, Serdar Altun, 28.10.2023
  77. Erdek ADD Şb., Türkiye Cumhuriyeti 100 Yaşında : Dünya Uygarlığı İçin Büyük Kazanımdır. 29.10.2023
  78. Meltem TV, Gülgün Feyman, İktidar Giderek Daha Baskıcı Oluyor : Niçin ve Ne Yapmalı?, 03.11.2023
  79. Atılım Üniv. 100. Yıl Kutlamaları, Kemal Türkiye’sinin Destansı Sağlık Devrimi,
    Simpozyum, 06.11.2023
  80. Adıyaman, Radyo TEK, “10 Kasım 2023, Mustafa Kemal ATATÜRK’ü anma ve anlama”, 10.11.2023
  81. Adıyaman MERCAN TV, 85 Yıl Sonra Mustafa Kemal ATATÜRK’ü Anlayarak Anmak, 10.11.23
  82. Besni ADD, Cumhuriyetin 100., ATATÜRKün 85. Veda Yılı, 10 Kasım 2023,
  83. Cem Vakfı (Ali İ. Argunşah), Yenibosna Cemevi, Cumhuriyetin 100. Yılında “Cumhuriyet
    ve Atatürk”
    11.11.2023, Cem Vakfi | Haber Detay Yeni Bosna Cemevi konferansı : Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılı 
  84. CADDE TV, Rahmi Aygün ile Ana Cadde, (Prof. Abdülkadir Çevik ile). 04.12.2023 https://www.youtube.com/live/ggl4OrWUv_M?si=-XR1-A2ALfVb2UoH
  85. Cumhuriyet TV, İrem Karataş, Kış Koşulları, Barınma-Beslenme-Giyim ve AKP’nin
    Ağır Vebali
    . https://youtu.be/KmonHW24BWg?si=zRJmW6brHMi0O393, 05.12.2023
    Cumhuriyet TV konuşmamız : Kış Koşulları, Barınma-Beslenme-Giyim ve AKP’nin Ağır Vebali | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
  86. Düzgün TV, Viyana. Yılında 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü : Ne Yapmalı? 10.12.2023
  87. Hildesheim ADD, Fatma Anders. İHEB’in 75. Yılında İnsan Hakları Sınavımız. Streamyard TV, 15.12.2023, https://x.com/profsaltik/status/1736104739190759782?s=20
  88. SONSÖZ TV, Ebru Güngör. Barınme ve Beslenme Krizi Nereye Gidiyor? 17.12.2023
    https://x.com/profsaltik/status/1736387258108776771?s=20
  89. Meltem TV, Gülgün Feyman. AKP Çemberi Daraltıyor : Niçin ve Ne Yapmalı?? 20.12.2023
  90. Flash Haber TV. Şevin Ekinci. Güncel Sağlık Sorunlarımız, Yeni Kovit Varyantı? 21.12.2023
  91. Düzgün TV (Viyana), Serdar Altun. AKP Neden Gözükara Gidiyor? Nasıl Karşı Koymalı? 20.12.2023

2023 için 365/91 = 4 olmak üzere ortalama olarak 4 günde 1 konuşma yaptık
1996 -2023 arasında 27 yılda toplam 2132 Aydınlanma konuşmamız oldu. Yıllık ortalama 79.
Bu konuşmalara mesleksel (tıbbi) olanlar katılmadı.

İnanıyoruz ki Gazi Paşa‘nın buyurduğu gibi :

  • “ Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar;
    önce onurlarını, sonra özgürlüklerini ve daha sonra da bağımsızlıklarını ve geleceklerini yitirirler..”
  • “ Bütün Dünya bilsin ki, benim için bir taraflılık vardır : Cumhuriyet taraftarlığı, düşünsel ve toplumsal devrim taraftarlığı. Bu noktada, yeni Türkiye topluluğunda bir bireyi, dışarıda düşünmek istemiyorum. ”
  • “ İki Mustafa Kemal vardır : Biri ben, etten ve kemikten, geçici Mustafa Kemal..İkinci Mustafa Kemal, O’nu ‘ben’ kelimesiyle ifade edemem. O ben değil, bizdir.
    O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben onların rüyasını temsil ediyorum.
    Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir.
    O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz.
    Geçici olmayan, yaşaması ve başarması gereken Mustafa Kemal, O’dur. ”
    O halde; yeni bir Atatürk gelmesi beklenmeyecek, Türk Ulusunun Yüce İdeali olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni sonsuza dek “özgür ve tam bağımsız” yaşatmak, çağcıl uygarlık düzeyinin ötesine taşımak için elden gelen, sonuna dek yapılacaktır.

    “..büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluk…”

    Yüce Atatürk’ün görmek istediği ve kutsal emanetini devrettiği aydınlarımız..

    1996’dan beri arşivlenen ekteki çalışmalar, bu bilinç ve sorumluluğun ürünü olarak, “Anadolu Aydınlanması”na adanmaktadır..

    Yüce Atatürk’e ve Türkiye insanına saygı ve şükranlaVatanı ve milleti için çalışanlar 1. sınıf insanlardır..

Sevgi ve saygı ile. 01 Ocak 2024, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    X : @profsaltik
https://www.instagram.com/ahmet_saltik

Cumhuriyet Öğretmeni Ahmet NİŞANCI’nın yeni yıl iletisi

Ahmet NİŞANCI
Artvin Atatürk’ü Düşünce Derneği Başkanı
Cumhuriyet Öğretmeni
31 Aralık 2023

 

DEĞERLİLERİME…

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ve ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCENİN SAVUNUCULARI OLARAK
YURTTAŞLARIN EŞİTLİĞİ,
LAİKLİK ANLAYIŞI İÇİNDE
YÜKSEK VATAN SEVGİSİ TAŞIYAN
ATATÜRKÇÜLERE,
BAŞTA AİLEM, DOSTLARIMA, ARKADAŞLARIMA
2024 YILINA GİRERKEN İÇTEN DUYGU VE DÜŞÜNCELERİME İLİŞKİN SUNUMUMDUR :

Orta Asya’dan başlayan tarihsel süreç içinde Anadolu’ya ulaşan Türklüğün Büyük Yürüyüşü Osmanlı Hanedanı’nın 600 yıllık yönetimi sonunda Ülkemizin emperyalist devletlerin işgali sonucu Büyük Acılara sahne olmuştur.

Bütün büyük tarihçilerin ortak görüşü ve yaşanmış tarihsle olaylar gösteriyor ki;

  • YÜCE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK olmasaydı,
    emperyalistleri yenmemiz ve
    Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ne ulaşmamız olanaklı  olamayacaktı!

Bu ne demektir?

Sevr Andlaşmasının uygulanışıyla Türkler Anadolu’nun ortasında küçük bir toprak parçasına (AS: şimdiki topraklarımızın 1/3’ü!) hapsedilen, özgürlüklerden yoksun bağımlı bir topluluk durumuna getirilecek, İstanbul’daki son Hanedan sahipleri varlık içinde yaşamlarını sürdürecekler, Türklüğün yüzyıllardır süren onurlu yürüyüşü sonlandırılmış olacaktı. (AS: Türk Ulusunun Sevr Andlaşması ile açık soykırımı!)

Yüce Atatürk bütün zorluklara, yokluklara karşın yürüttüğü KURTULUŞ (İstiklal-Bağımsızlık) SAVAŞI ve arkasından gelen KURULUŞ SÜRECİ ile BÜYÜK TÜRK ULUSU’nu yarattı.

Cumhuriyetin kazanımlarını kendi çıkarcı yapılarına uygun bulmayan tarikat anlayışlıları, yeraltında çağdışı karanlık etkinliklerini sürdürerek 1950’li yıllara dek kendilerini saklamayı başardılar.

Atatürk’ten sonra bir süre daha sürdürülebilen Atatürkçü Düşünce Devrim Süreci 1950’lerden sonra her geçen yıl kesintiye uğrayarak bugün tarikat-cemaatlar yönetiminde bir diktatörlük düzenine doğru akıntıdadır.

Cumhuriyet’in demokrasi ile tamamlanmasını hazmedemeyenler, halkımız üzerinde baskıcı bir yönetim kurmak için azgın bir gözüdönmüşlükle saldırılarını her geçen gün hızlandırmaktadırlar.

Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçek sahibi halkımızın sabrı, her geçen gün yeni bir olayla test edilmekte ve gericiliğe, yobazlığa karşı olan güçler sindirilmeye çalışılmaktadır.

Bütün örnekleri bu yazıya sığdırabilmek olası değil, ama salt Fenerbahçe- Galatasaray arasındaki futbol karşılaşmasının bugünkü yönetim anlayışı içinde dönüştüğü Suudi hayranlığı artık Türk Halkı ve Cumhuriyetimiz için varılan utancın en son halkası olamayacağı gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Böyle bir ortamda Türkiye Halkı yeni bir yıla girmenin coşkusunu yaşarken; yokluk, yoksulluk, yorgunluk, çaresizlik içindedir.

Bu durumdan kurtuluşun reçetesi, umutsuzluğa düşmeden toplumsal dayanışmanın en üst düzeye taşınmasını sağlayacak ortak paydada buluşabilmektir.

Bu idealin adı; ATATÜRK ADINDA, KEMALİST DÜŞÜNCE’DE BİRLEŞMEK‘tir.

Bu duygu ve düşünüş içinde
YÜCE TÜRK MILLETİMİZİN YENİ YILININ SONSUZ BAŞARI ve MUTLULUKLARA;
LÂİKLİĞE EŞİTLİĞE, ADALETLİ YÖNETİMLERE KAPI ARALAYACAK
BİR YIL olmasını diliyorum!..

Genç Cumhuriyette Hukukun Üstünlüğü

Dr. Cihangir DUMANLI
E. Tuğg., Hukukçu, Uluslararası İlişkiler Uz

Genç Cumhuriyette Hukukun Üstünlüğü
(Başbakanı tutuklama kararı veren mahkeme)

Büyük devrimci Atatürk yıkılmış bir imparatorluktan çağdaş bir cumhuriyet kurarken yeni devleti hukukun üstünlüğü ilkesine dayandırmıştır.

Bunun en açık göstergelerinden birisi 1926 yılında İzmir suikast girişimi davasına bakan İstiklal Mahkemesinin kendi kararına aykırı davranan Başbakan İnönü hakkında soruşturma açması ve tutuklama kararı vermesidir. 

İzmir Suikasti Girişimi

1924 ve 1925 yılları Cumhuriyet Devriminin yoğun ve önemli atımlar yaptığı yıllardır. Bu dönemde haleflik kaldırılmış, Osmanlı hanedanı üyeleri yurt dışına gönderilmiş, medreseler kapatılmış, irticacı Şeyh Sait isyanı bastırılmış, tekke ve zaviyeler ile şeriye mahkemeleri kapatılmış, kıyafet (giysi) devrimi yapılmış, Medeni Yasa başta olmak üzere Avrupa ülkelerinden alınan yasalar yürürlüğe konmuştur.

Bu devrim atılımları karşı devrimcileri de harekete geçirmiş, TBMM’de Atatürk’e ve devrimlere karşı çıkan bir grup (İkinci Grup), hilafet yanlıları ve eski ittihatçılardan oluşan bir muhalefet oluşmuştur. Lozan Andlaşmasının onaylanması görüşmelerinde muhalefet sertleşmiştir. Muhalifler Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını (TCF) kurmuşlar, Şeyh Sait isyanına karışan TCF kapatılmıştır. Devrim ve Atatürk karşıtlığı Atatürk’e suikast girişimine kadar ileri gitmiştir.

1926 Mayıs ayında bir yurt gezisine çıkan Atatürk, önce güneye (Silifke’ye), daha sonra Bursa’ya gitmiştir. Bursa’dan İzmir’e doğru giderken Balıkesir’de bulunduğu sırada, İzmir Valisi Kazım Dirik’ten İzmir’de kendisine suikast yapılacağı konusunda ihbar aldıklarını bildiren ve İzmir’e gelişini ertelemesini öneren bir telgraf almıştır.

Vali’ye Suikast ihbarını yapan (14 Haziran), eylemcileri motorla Yunan adalarına kaçıracak olan Giritli Şevki’dir. İhbar üzerine, suikast girişimini düzenleyen Rize Mebusu Ziya Hurşit’in kaldığı otelde yapılan aramada çok sayıda silah ele geçirilmiş, Ziya Hurşit ve suç ortakları (Laz İsmail, Gürcü Yusuf, Çopur Hilmi, Sarı Efe Edip) tutuklanmıştır.

İki gün gecikmeli olarak 16 Haziran’da İzmir’e gelen Atatürk, İzmir halkının büyük coşkusu ile karşılanmış, suikast girişimi haberinin yayılması üzerine tüm yurtta olayı lanetleyen ve Atatürk’e bağlılığı gösteren mitingler yapılmıştır.

Suikast girişiminin ortaya çıkması üzerine Ankara istiklal mahkemesi olaya el atmış ve tutuklamalar başlamıştır.[1] Mahkeme 16 Haziran’da İzmir’e gelmiştir.

Tutukluların yapılan sorgulamalarında kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TCF) üyelerinin suikast girişiminde rolü olduğu saptanmıştır. TCF kurucu başkanı Kazım Karabekir, 22 Haziran’da Ankara’da tutuklanmıştır.[2]

TCF, İttihat ve Terakki Partisi (İTP) eski üyelerini de kuruluşuna katmıştı. Bu nedenle eski İttihatçılar da soruşturmaya dahil edilmiş, TCF ileri gelenleri Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele,  Cafer Tayyar, Rüştü Paşa ile birlikte İTP iktidarında maliye nazırı Cavit Bey ve kimi ittihatçılar da tutuklanmışlardır.

Olayın bundan sonraki bölümü hukukun üstünlüğü ilkesi açısından dikkat çekicidir:

Kazım Karabekir’in tutuklanması üzerine, Başbakan İsmet İnönü Ankara Emniyet Müdürüne talimat vererek Karabekir’in salıverilmesini sağladı. Bunun üzerine İstiklal Mahkemesi, kendi kararını uygulatmayan Başbakan İnönü hakkında tutuklama kararı verdi [3] ve Karabekir’i yeniden tutuklattırdı.

Atatürk olayı duyunca İnönü’yü İzmir’e çağırarak İstiklal Mahkemesi ile görüşmesini istedi. 30 Haziran’da İzmir’e gelen İnönü’nün İstiklal Mahkemesi ile görüştükten bu mahkemenin kararlarının doğruluğuna inandığını açıklaması üzerine, tutukluluk kararı kaldırıldı.[4]

Değerlendirme

  • Türkiye Cumhuriyeti hukukun üstünlüğü ilkesi üzerine kurulmuştur.

1961 Anayasası Cumhuriyetin bir hukuk devleti olduğunu hükme bağlamıştır bu ilke, yürürlükteki 1982 Anayasasında da korunmakladır.

  • Hukuk devleti demek, devletin kendi koyduğu hukuk kurallarına egemenlik yetkisini halk adına kullanan Yasama, Yürütme ve Yargı organlarının da uyması demektir.

Hukuk devletinde mahkemeler bağımsız ve yansızdır. Yargıçlar hiçbir etki altında kalmaksızın karar verirler. Yasa hükümleri ve mahkeme kararları ödünsüz yerine getirilir. Yargının yansız olduğuna ilişkin  kamuoyunda genel bir kanı vardır. Her yurttaş kendisini yargı karşısında güvende duyumsar.

İncelediğimiz olayda, TBMM üyelerinden kurulu İstiklal Mahkemesi, kendi kararının uygulanmasına engel olan Başbakan hakkında çekinmeksizin tutuklama kararı verebilmişler ve İnönü’nün salıverilmesini sağladığı Karabekir’i yeniden tutuklamışlardır. Cumhurbaşkanı Atatürk ağırlığını Başbakan’dan yana kullanmamış, yansız arabulucu rolü oynamıştır. İlk Başbakan İnönü ise mahkemeyi dinledikten sonra mahkeme kararının doğruluğunu (kendisinin hatasını) kabul etme erdemini ve yargıya saygısını göstermiştir.

Yürütme (Başbakan) ile Yargı (İstiklal Mahkemesi) arasındaki çelişki yargı lehine çözülmüştür. İktidara karşınn mahkeme kararı uygulanmıştır.

Bu olay cumhuriyetin temelinde hukukun üstünlüğü ilkesinin yattığını açıkça göstermektedir.

[1] Ergün Aybars, İstiklal Mahkemeleri, Doğan Kitap, İstanbul, 2014, s.485;
[2] Utkan Kocatürk, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi, Türk Tarih Kurumu, ANKARA,1983, s.458
[3] Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam Cilt 3, Remzi Kiabevi, İstanbul, 2016, s.253
[4] Aydemir, a.g.e. s.253

TBMM siyasal yelpazesi ve CHP

İbrahim Ö. Kaboğlu

İbrahim Ö. Kaboğlu

Siyaset 28.12.2023, BİRGÜN

“TBMM’de temsil edilen dört partiden biri din-mezhep, öteki soy-milliyetçi, üçüncüsü etnisite vurgulu; eksik olan, demokrasi ve hukuk ekseni. Şimdiden on yıl sonrasını düşünerek, Cumhuriyet’in 100. Yılında CHP’nin ‘demokratik ve laik hukuk devleti’ boşluğunu ne ölçüde doldurabileceğine odaklanılmalı” (9 Eylül 2013/ CHP’nin 90. Yıl kutlaması).

Borçka’da rica üzerine yaptığım kısa konuşmadan…

AKP – Cemaat koalisyonundaki iç çatışmalar, tam üç ay sonrası günışığına çıktı: “İnanç istismarıyla iktidar üzerinden nimet paylaşımı” (rüşvet, yolsuzluk, kara para aklamaları, hukuk dışılık…) kapışması (17-25 Aralık).

15 Temmuz 2016 darbe girişimi, hukuk ve liyakat dışı yönetimin paylaşım hesaplaşmasının ürünü.

Sonrasında MHP girdi AKP’nin koluna.  Maneviyatçı-milliyetçi güçbirliği, anayasal ve siyasal mirası tasfiye için anayasacılık (hesapverebilir hükümet, siyasal sorumluluk ve yargı bağımsızlığı ekseninde erkler ayrılığı) yanlılarını “terörist” ilan etti. Dünya hukuk tarihinin en büyük toplu kıyımı, MGK Anayasa-dışı kullanılarak gerçekleştirildi. Bilim ve eğitim kıyımı ilk hedef oldu.

2018 seçimleri sonrası TBMM’de, 2013’teki öngörümün ilk üç ayağını gözlemiş olsam da, beş yıl ‘demokrasi ve hukuk arayışı’ ile geçti.

Siyasal yarışmayı demokrasi ve hukuk eksenine oturtamayan CHP ve 6’lı masanın yenilgisi, Cumhuriyet’in 2. yüzyılı kuşaklarını da etkileyecek.

Yerel seçim aday belirleme döneminde, Türkiye Cumhuriyeti’ni hukuktan ve dünyevilikten uzaklaştırma çalışmalarına hız veren Cumhur İttifakı temsilcileri, 2019’da olduğu CHP’ye ‘sahte saldırılar’ için mevzilendi, Mehmetçik de kullanılarak…

Bu bakımdan, CHP’nin üçlü kararlılığı çok önemli ve belirleyici:

-Aday belirleme süreci,

-Hukuk ve demokrasi savunusu

-Hesapverebilir hükümet hedefi.

ADAY BELİRLEME  

Nitelikli belde hizmeti ve kentsel kamu düzeni, aday belirlemede başlıca ölçütler.

CHP’de ‘genç ve kadın’ söylemi çok önemli; olmalı da.  Parti’de ‘Gençler ve Anayasa’ çalışması adımını geçen yıl şimdiki Genel başkan Özgür Özel’in ‘özel çabaları’ ile atabildiğimiz belleklerde.

Ne var ki, örneğin TBMM’de nitelikli yasama simgesi genç akademisyen Dr. Sibel Özdemir, 9 Nisan’da liste dışı bırakıldı.

9 Nisan listesi 14 Mayıs için, 14 Mayıs sonuçları ise 28 Mayıs için belirleyici oldu.  Ya 31 Mart yolu? Tepede yapılan hataları toplumsal katmanda giderim vesilesi olabilecek mi? CHP’ye “harakiri” yaparak ‘makro-demokrasi’ hedefini heba edenler, yerelde ‘mikro-demokrasi’ aktörü olabilir mi?

HUKUK VE DEMOKRASİ 

Hukuk ve demokrasi dışı uygulamalara karşı koymak, TBMM’de temsil edilen siyasal partilerin “ortak and”ı gereği. Anayasa’ya saygı yönünde çok yönlü ve katmanlı çalışmalar yürütülmeli: Meclis’te nitelikli yasama, Devlet kurumlarında Anayasa dışı uygulamaları izlemek, toplumsal direnişlere destek olmak, ülkesel değerleri sahiplenmek.

HESAP VERMESİ İÇİN… 

18 Aralık’ta TBMM’de infial yaratan konuşması nedeniyle MEB Tekin’in görevden alması için Cumhurbaşkanı’na çağrı yapıldı. Almaz; alsa da, Anayasa dışı “af talebi kabul edildi” kaydıyla. Büyük bir olasılıkla aynı kişi, seneye el-kol ötesinde kafa sallayacak TBMM kürsüsünde.

Şehit edilen 12 Mahmetçik için MSB, bilgi verme gereği bile duymaz, çünkü TBMM  önünde sorumluluğu yok. Görev suçu halinde yargılanma yolunun açılması bile 400 vekilin oyuna bağlı…

2017 kurgusu, hesap vermeme ve verdirmeme üzerine kurulu.

Bu nedenle, CHP’nin “İyi Parti vesayeti”ne ve sözde “maneviyatçı-milliyetçi” cepheye meydan okuyarak ortak bildiriye katılmaması, “demokratik hukuk devleti” eksenine dönüş kararlılığının göstergesi.

Çağdaşlığı ve ulusal mirası reddeden, uluslararası ilişkileri konjontürel güç dengelerine ve kişisel ilişkilere indirgeyen, gencecik Mehmetçikleri ateşe atan, ama kendini hesap vermekten bağışık tutan yönetim, demokratik muhalefeti ve özellikle CHP’yi “tehdit, terör, hedef gösterme” yoluyla sindirme telaşında.

Bu nedenle, Devleti çökme eşiğine sürükleyenlere karşı demokrasi mücadelesi, ‘Anayasa’ya saygı ve hesapverebilir hükümet’ hedefi gözardı edilmeden yürütülmeli.