Eğitimin dinselleşmesi

Örsan K. Öymen
Örsan K. Öymen
13 Mayıs 2024, Cumhuriyet

Eğitimin dinselleştiği bir ülkede ileri uygarlık düzeyi adına hiçbir şey çıkmaz. AKP hükümetinin istediği de zaten budur.

  • Türkiye’nin ortaçağ karanlığında kalması durumunda,
    AKP de iktidarını güvence altına almış olacaktır!

Zorunlu din dersi; “4+4+4” olarak bilinen eğitim modeli; imam hatip okullarının imam ve müftü yetiştirmek amacını taşıyan meslek okulları olmaktan çıkıp, Öğretim Birliği yasasını delen standart eğitim kurumlarına dönüşmesi; ilahiyat fakültelerinin sayısının dünya rekoru kırması; Kuran kurslarının alternatif (seçenek) eğitim araçlarına dönüşmesi; Milli Eğitim Bakanlığı’nın, dernek ve vakıf adı altında örgütlenen laiklik karşıtı tarikatlarla ve cemaatlerle işbirliği protokolleri yapması; Türkiye’nin en büyük sorunlarından birisidir.

Bu sorun, ekonomik sorunların da, siyasal sorunların da temel nedenidir. Nitelikli ve eğitimli insanın yetişmediği bir ülkeden, ekonomi ve siyaset için de olumlu bir şey beklenemez.
Bu bir doğa yasası gibi, toplumsal bir yasadır.

Geçtiğimiz günlerde açıklanan eğitim müfredatı taslağı da, bu sorunlara bir yenisinin daha eklenmesine yol açmıştır.

Din dersiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan derslerin müfredatlarına dinsel konuların eklenmesi, dinin sosyal bilimleri, doğa bilimlerini, matematiği, felsefeyi, sanatı,
dili işgal etmesi
nden başka bir şey değildir!

Din konusunu din dersiyle sınırlamak, dinsel konuları din dersinde bırakmak varken,
her alana dini sokuşturmak;
– din fetişizminin,
– faşizmin,
– despotizmin ve
– bir ruh hastalığının göstergeleridir.
Bunlar, normal bir ruh sağlığına sahip insanların yapacağı şeyler değildir.
***
Tanrı’nın, Allah’ın varlığı konusu dünyanın hemen hemen her ülkesinde bir tartışma konusudur. Bu nedenle dünyada dindar insanlar olduğu gibi dinsiz, örneğin ateist, agnostik, deist, panteist insanlar da vardır.

Dünyada yaklaşık 2 milyar dinsiz insan yaşamaktadır. Dindar olanların da tamamı İslam, Hıristiyanlık ve Musevilik gibi tektanrıcı dinlere üye değildir. Dindar olanların içinde Hinduistler, Budistler, Konfüçyüsçüler ve Şintoistler de vardır. Dünyanın yaklaşık yarısı Hıristiyan, Müslüman ve Musevidir. Museviler bu üç din içinde azınlıktır. Avrupa Birliği’nde vatandaşların yaklaşık yarısı dindar değildir. Bu üç tektanrıcı dine inananların büyük çoğunluğu Avrupa dışında yaşamaktadır.

Dünyada iki yüze yakın ülke vardır ve bu ülkelerin içinde yalnızca birkaç tane din devleti kalmıştır. İran, Suudi Arabistan, Afganistan, Vatikan bunların arasında sayılabilirler.

Din gibi böylesine öznel, kişisel, göreceli ve tartışmalı bir konuyu,
eğitim sistemi üzerinden herkese dayatmak,
bir toplumun, ülkenin ve devletin intihar etmesiyle özdeştir.

Din dersinde vatandaşlar din hakkında bilgi edinebilirler. Din uzmanlarını örneğin imamları, müftüleri yetiştirmek için meslek okullarının olması veya ilahiyatçıları yetiştirmek için ilahiyat fakültelerinin olması da normaldir. Ancak herkesi imam, müftü ve ilahiyatçı benzeri bir insana dönüştürmeye çalışmak anormaldir ve olsa olsa, teokratik devletlerde olabilir.
Demokratik bir devlette böyle bir şey asla olamaz.
***
– Eğitimin dinselleştiği bir ortamda eğitimin niteliği ortadan kalkar.
– Eğitimin dinselleştiği bir ortamda laiklik ilkesi nefes alamaz ve yaşamda kalamaz.
Eğitimin dinselleştiği bir ortamda ulusal bütünlük sağlanamaz, bir ulus var olamaz.
– Eğitimin dinselleştiği bir ortamda bir millet olmaz, yalnızca bir ümmet olur.
– Eğitimin dinselleştiği ve dinin herkese dayatıldığı bir ortamda, din, mezhep ve felsefi görüş üzerinden kutuplaşmalar, gerginlikler ve çatışmalar ortaya çıkar.
– Eğitimin dinselleştiği bir ortamda büyük bir ulusal güvenlik sorunu ortaya çıkar ve bu,
salt emperyalizme hizmet eder. Eğitimi dinselleştirmek vatana ihanet anlamına gelir.

CHP bu nedenlerle, eğitimin dinselleşmesi konusunu en öncelikli sorunlardan biri olarak
ele almalıdır.


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eğitimin dinselleşmesi” hakkında bir yorum

  1. Ahmet SALTIK Yazar

    Sayın Örsan’ın bilimsel, radikal ve gerçekçi yazısını okudum.
    Ne yazık ki dinbaz ya da dinci temelli ülkelerin çoğu İslam ülkeleri.
    Türkiye de aynı rotaya girmiş gidiyor.
    Laikliği savunma konusunda yeterli çaba ve direnç gösterilemiyor…
    Bu açıdan sayın Örsan K. ÖYMEN’i gönülden kutlarım. 18 Mayıs 2024

    Prof. Dr. Halil ÇİVİ

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir