İbrahim Ö. Kaboğlu
(BirGün, 28 Eylül 2023)
Türkiye’nin borcu değil, alacağı… (birgun.net)
“Yeni bir Anayasa yapmak, Türkiye’nin boynunun borcudur. Bunun için hiçbir önyargı olmaksızın bu çalışmaları inşallah güçlü bir şekilde başlatarak sonuç almayı hedefliyoruz.” (TBMM Bşk. N. Kurtulmuş).
Doğru bilgi ile başlayalım:
Türkiye, ülkemizin adı; özellikle AKP döneminde yağmalanan ve halen sürmekte olan.
Türkiye Cumhuriyeti, devletimizin adı; 2017 kurgusu ile yüzyıllara yayılan kurum ve kuralları lağvedilen.
Türkiye toplumu, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları bütünü; ama AKP’ce çok yönlü olarak ayrıştırılan.
Eğer bir borç ve yükümlülük varsa, bu Türkiye’nin veya Türkiye Cumhuriyeti’nin değil, yurttaşların Türkiye’ye ve Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı borç, sorumluluk ve yükümlülüğüdür. Bu yükümlülük en başta, ülkeyi yağmalayanlar ve Devlet kurumlarını tasfiye edenlere düşmekte.
Başkan eklemiş: “hiçbir ön yargı olmaksızın”.
Ön yargı değil ÖNKOŞUL,
- Tasfiye edilen Cumhuriyet kurumlarını yeniden kurmayı hedeflemeyen her Anayasa değişikliğine kesinlikle hayır!
Nedir bunlar?
Hükümet ve siyasal sorumluluk başta gelmekte.
2017’de Hükümetin ve Bakanlar Kurulu’nun, siyasal karar düzeneklerinin ve siyasal sorumluluk kurallarının tasfiyesi, Devlet ve kamu yönetiminde büyük bir dağınıklık ve çöküşü beraberinde getirdi; ülkenin yağmalanmasına neden oldu; toplumsal dokuyu ve barışı zedeledi.
ANAYASA İÇİN ÖNYARGI değil, ÖNKOŞUL, tasfiye edilen kurumları yeniden kurmak. Anayasa konuşmak için ise, bir çırpıda ON KOŞUL sıralanabilir:
- ANAYASA: Anayasa andı gereği yürürlükteki Anayasa’ya saygı duyun ve Anayasasızlaştırma sürecine son verin. 2017 kurgusunda bile ölçü, TALİMAT değil, ANAYASA’dır. Bunun asgari gereklerini yerine getirin.
- YASA: Yürürlükteki yasalara uyun. Yasaları Anayasa’ya saygı çerçevesinde yapın. Anayasa’ya aykırı yasaları ayıklayın.
- DEMOKRATİK TOPLUM: Sizin gibi düşünmeyenlere terörist muamelesi etmeyin. Türkiye’yi ‘düşünce suçluları hapishanesi’ olmaktan çıkarın. Özgür tartışma ortamından korkmayın!
- TOPLU EYLEMLER: Tarihsel, kültürel ve doğal varlıkları, demokratik Cumhuriyet değerleri ve insan hakları savunucularını –şiddet kullanarak- “sindirmek”ten, AKP-MHP yanlısı örgütleri “devletleştirmek”ten vazgeçin.
- AYRIMCILIK: Genel olarak ve kamu yönetiminde ayrımcılık yapmayın; liyakat ilkesini geçerli kılın.
- MÜZAKERE: TBMM’de çoğunluk elinizde olsa da, muhalefetten gelen her öneriyi kategorik olarak reddetmeyin; bürokrasiden gelen her öneriyi virgülüne bile dokundurtmamak için çırpınmayın: ‘müzakereci demokrasi’nin asgari gereklerini uygulayın.
- DEMOKRASİ DIŞI: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CBHS) olarak adlandırdığınız, Devlet ve Hükümet yetkilerini parti başkanı olan kişinin ellerinde toplayan kurgu, demokrasi dışıdır; bunu kabul edin.
- SİYASAL DEĞİL: Bakanlar, yürütme ve siyasal sorumluluk dışında tutulduğu için siyaset yapamaz, seçim çalışmalarına katılamaz. Bunun gereklerini yerine getirin.
- TÜRKİYE’YE BORÇ: Tarihinde hiç görülmedik biçimde ve üstelik iklim bozulması yerküreyi sarsar ve yakar iken, Türkiye yağması hız kesmiyor. Bunu durdurun. Can çekişen Türkiye, borçlu değil alacaklı…
- DOĞRU BİLGİ: Hatalı bilginin faturası büyük olur. OHAL ortam ve koşullarında halkı yanıltarak dayatılan Anayasa değişikliğinin ağır bedelini Türkiye, Türkiye halkı ve Türkiye Cumhuriyeti ödüyor. Önce dürüst olun ve bilgi kirliliğinden kaçının. Nasıl ki hukuka saygı, Anayasa’nın emri ve –ve özellikle 2017 ‘mimarları’ bakımından- aynı zamanda ahlaki yükümlülük ise, doğru ve gerçek Anayasa bilgisi paylaşmak da, siyasal ahlak gereğidir. Bu süreçte, ‘yeni Anayasa’ söylemi, bilgi kirliliğinin başında gelmekte.
Sonuç olarak;
- Hesapverebilir bir Hükümet eşliğinde
- ve yargı bağımsızlığı temelinde
- erkler ayrılığı ÖNKOŞUL olduğu için,
- bunları öngörmeyen Anayasa değişikliğine yönelik her adım,
- ÖNYARGISIZ olarak reddedilmeli.
***
LAİKLİK MECLİSİ: Öncülük eden dost, arkadaş ve yurttaşları kutluyor, başarılar diliyorum. Bu ve benzeri yurttaş girişimlerini destekleyelim ve dayanışma halkalarını genişletelim!