Ölüm hep bana mı düşer usta

Miyase İlknur
Miyase İlknur

Ülkemizde maden ocaklarında her grizu faciası sonrasında yaşanan tablo birbirinin aynısıdır. Ocaklarda yaşanan faciada (kimileri buna kaza diyor) ölen işçi sayısı 10’un altında ise basınımız bu haberi iç sayfada görür. Çalışma ve enerji bakanları bölgeye gitme zahmetine katlanmaz. Eğer ölümler 10’u aşkınsa her iki bakan da olay yerine intikal eder. Yok eğer 100’den fazla ölüm varsa başbakanın gitmesi artık şart olmuştur.

Kaza mahalline (yerine) varan devlet erkânı ayaklarına çizme, başlarına baretleri giyinerek ocağın başına gelir. Ocağın girişinden içeri kafasını uzatarak boşluğa uzun uzun bakar. O sırada flaşlar patlar, kameralar çalışır. Ardından göçükte kalan işçilerin merakla bekleşen yakınlarının bulunduğu alana gidilir.. Yapılan açıklamalar ilk büyük maden faciasının yaşandığı 1942 yılından beri aynıdır:

  • “Patlamanın neden olduğu konusu en ince detayına (ayrıntısına) kadar araştırılıyor. İhmal söz konusu ise gerekenler yapılır. Ama dünyanın her yerinde bu tür kazalar oluyor. Devletimiz bu kazada şehit olan madencilerimizin ailelerine gerekli yardımı en kısa sürede yapacaktır.”

Vazife tamamlanmıştır.

PLANLI CİNAYETTEN KADER PLANINA

Tropikal bir coğrafyada değiliz. Ama bizde sık sık sel felaketi olur. Evleri su basar, insanlar sel sularına kapılır. Yöneticilerimiz yine görev başındadır.

“Afet karşısında kul acizdir. Allah’a karşı gelinmez. Allah böyle afetlerden korusun” diye açıklama yapılır. Vergi borçları ötelenir. Ölenlerin ailelerine para yardımı yapılır.

Oysa dere yatağına ya da yeraltı sularının geçtiği yerlere ev yaparak doğaya karşı gelinmiştir. Doğa da böyle ahmaklığı affetmez. Allah sana akıl vermiş. Onu kullanmadıktan sonra Allah senin gibi ahmaklara ne yapsın.

Depremde yine aynı tablo.

Dünyanın her yerinde depremler oluyor. Hem de şiddeti bizdekilerden katbekat fazla. Ne hikmetse Türkiye, İran ve Afganistan gibi deprem kuşağında olan ülkelerde ölüm sayısı diğer ülkelerde yaşanan depremlerin beş on katı.

ÇÖPÜ PATLAYAN ÜLKE

Siz hiç çöp patlamasından 39 insanını yitiren bir ülke duydunuz mu?

Bizde patladı. Hem de İstanbul’da. Ümraniye Hekimbaşı çöplüğünde 39 insanımızı kaybettik. Dünyada çöplük patlamasından 19 kişinin yaşamını yitirdiği bir ülke daha var: Sri Lanka…

Ne de olsa gelişmişlik sıralamasında artık aynı ligde sayılırız.

Peki cephaneliği patlayan ve 25 askerini şehit veren başka bir ülke var mı?

Var tabii: Pakistan…

Zaten Afyon’daki patlamadan sonra olay mahalline giden Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu da “Bu olaylar Hindistan ve Pakistan’da da oluyor” diyerek olayın fazla büyütülmemesi gerektiğini belirtmişti.

Haklıdır. Pakistan da bizimle aynı ligde oynadığı için bu tür kazaların orada da olması normaldir.

Sadece (yalnızca) ufak bir sorun var. Pakistan’da cephaneliğe intihar saldırısı olmuştu. Bizde ise gece mühimmat taşınması sakıncalı olduğundan aydınlatması bulunmayan cephanelik kamyon farlarıyla aydınlatılarak 5-6 günlük askerlere mühimmat taşıtılması sonucu cephanelik patlamıştı. Olay günü ve ertesinde Afyon’a gitme gereğini duymayan Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e Afyon sucuğu ikram eden Vali Balkanlıoğlu, “Tepkilere anlam veremiyorum. Hayat devam ediyor” demişti.

DÜĞÜN EVİ PATLAYAN ÜLKE

Yeryüzünde düğün evini cenaze evine dönüştüren sadece biz miyiz diye düşünüyordum ki Google amca imdada yetişti. Afganistan ve Suudi Arabistan varmış bu konuda bize rakip olan.

Hatırlarsınız, filmi bile yapıldıydı Keskin’deki düğün faciasının. 1980 yılında Keskin’in Danacıobası köyünde düğün evinde aydınlatma işlevi gören tüpgaz lambaları infilak etmiş ve 92 kişi ölmüştü. Cizre’de de 1997 yılında koruculara ait düğün evinde el bombası patlamış ve yedi insanımızı kaybetmiştik (yitirmiştik). Düğünlerde ikram edilen tavuklu pilav nedeniyle ölüm vakalarını saymayalım.

Peki düğünde açılan ateş sonucu ölümlü olaylar?

Ohho! Ona sıra gelinceye kadar daha ne örnekler var.

Kader deyip geçivericen işte.

Hem sadece bizde olmuyor ya…

Afganistan’ın Baglan bölgesinde düğün evinin damı çökmüş 60 kişi ölmüştü.

Suudi Arabistan’da da düğün evinin üstüne yüksek gerilim teli düşünce 24 kadın yanarak can vermişti.

Bunların hepsi kader.

İyi de Allah’ın bu biz Müslümanlarla ne alıp veremediği var Allah aşkına?

Niye bütün gazabını Müslüman coğrafyasına gösteriyor?

Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz değerli dostum ilahiyatçı Prof. Dr. Hasan Onat’ın bir sözüyle nokta koyalım. Onat, akıl dışı her türlü olayı kadere bağlayanlar için şöyle demişti:

  • “Eğer bir toplumda akıl ve bilim düşmanlığı dinle meşrulaştırılıyorsa,
    cehalet dinle meşrulaştırılıyorsa bu o toplumun intiharı demektir.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir