Hamdi Yaver AKTAN
Yargıtay Onursal Daire Başkanı
Cemevleri ibadethanedir!
Çankaya Cemevi Yaptırma Derneği’ne ait tüzüğün 2. maddesinde yer alan “Derneğin amacı Çankaya’da yaşayan Alevi inançlı yurttaşların inanç ve ibadetlerini yerine getirme merkezleri olan cemevlerini yapmak ve yaptırmaktır… ibaresi ile 4. maddesinin (a) fırkasındaki “Alevi inanç ve ibadet merkezi olan cemevlerini yapmak ve yaptırmak.. ve aynı maddenin (c) fıkrasında bulunan “İmar Yasası uyarınca imar planlarında ibadet yeri olarak ayrılan alanlar üzerinde Alevi yurttaşların yaşadığı yerlerde cemevi inşa etmek üzere girişimlerde bulunmak” ifadelerinin tüzükten çıkarılması Ankara Valiliği tarafından istenmiş, Derneğin kabul etmemesi üzerine feshi için dava açılmıştır.
Yargıtay, açılan davada verilen davanın reddine ilişkin kararın bozulmasına karar vermiş, ancak yerel mahkemenin direnmesi üzerine, dosyayı inceleyen Hukuk Genel Kurulu 3.12.2014 tarih ve 7- 1038 / 990 sayılı kararında direnme hükmünü onamıştır.
Hukuk Genel Kurulu kararında :
- Anayasanın 174. maddesi,
- 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Birtakım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun’un 1.,
- 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki kanunun 1.,
- Anayasanın 90. ile
- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 60/2. maddeleri
birlikte yorumlanmıştır. Bu bağlamda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) özellikle dernek ve toplanma özgürlüklerine ilişkin kararlarına da kararda değinilmiştir.
- AİHM’nin kararları, destek normundan öteye bağlayıcı kararlar olarak benimsenmiştir.
İSTIKRAR SAĞLAYAN KARAR
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 11. maddesinin bireylere tanıdığı hakları kullanabilmesi için devlete pozitif yükümlülük yüklediğini belirten Hukuk Genel Kurulu, kamu makamlarının bir ihmali veya hareketsizliğinin örgütlenme özgürlüğüne müdahale olduğunu kararlaştırmıştır.
Bireylere Aleviliğe inanma hakkı çerçevesinde, inançlarını gereği biçimde yerine getirmelerinin de sağlanması gerekliliğine işaret edilen kararda, aksine bir yaklaşımın toplumsal barışın ve düzenin bozulacağı karar gerekçesinde açıklanmıştır.
- Kararın içeriğinden, ibadet yerlerinin belirlenmesinde karar mercii o dinin / inancın mensupları olduğu anlaşılmaktadır.
Kararın özet başlığında bu husus “İbadet yerinin meşruluğunu belirlemek konusunda devletin takdir yetkisinin olmadığı” yazılmıştır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi de 28.5.2015 tarih ve 2014 /11238 esas ve 2015 / 9711 sayılı kararında Hukuk Genel Kurulu ile AİHM’nin Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi Vakfı davasındaki gerekçeleri kullanmış ve uluslararası sözleşme hükümleriyle birlikte normatif düzenlemeler kapsamında hukuksal olgulara göre, cemevlerinin ibadethane olarak değerlendirilmesi gerekliliğini kararlaştırmak suretiyle kararlarda istikrar sağlamıştır.
ULUSLARARASI METIN
Yapılan itiraz da AİHM Büyük Dairesi tarafından reddedilen, elektrik faturalarından muaf tutulmaya ilişkin AİHM’nin 2.12.2014 tarihli Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi Vakfı / Türkiye kararında cemevlerinin ibadethane olduğu kararlaştırılmıştı. Kararda yapılan ayrımcılık kabul edilmemiştir.
Öte yandan AİHM’nin 2 Aralık 2014 tarihli (Bireysel Başvuru No: 32093 / 10) kararında, ırkçılığa ve hoşgörüsüzlüğe karşı Avrupa Komisyonu’nun (ECRI), 8 Şubat 2011 tarihli 10 Aralık 2010 tarihinde kabul edilen Türkiye hakkındaki 4. raporda Türk mercilerine; “Alevi toplumunun özellikle de ibadet yerleriyle ve bunlara sağlanacak tahsisatta ilgili konularda ayrımcı davranışta bulunulduğuna ilişkin kaygılarını araştırarak, varsa herhangi bir ayrımcılık konusuyla ilgili tüm gerekli tedbirleri almasını tavsiye eder” ifadesini de uluslararası metin bağlamında kullanmıştır.
Devletin, inançların meşruluğunu değerlendirme yetkisinin bulunmadığını, yansız ve tarafsız olma yükümlülüğünden bu sonucun çıktığını sorgulayan AİHM ayrıca hoşgörüye de dikkat çekmiştir (Paragraf: 49).
Tebrikler sayın AKTAN. Teşekk]rler AİHM
Benim bir türlü anlayamadığım bir şey var..Alevi kardeşlerimiz,İslamın şartı olan Kelimeyi Şehadeti getiriyorlar,İmanın şartı olan Amentüyü de inanarak okuyorlar.Bu iki şart yerine getiren kişi/kişiler kim olursa olsun “MÜSLÜMAN” sıfatına sahip olurlar.Hal böyleyken Cem Evinin İslam perspektifinden ibadethane özelliğini ben anlayamıyorum.!?..
Camiye gitmek farz değildir diye biliyorum,farz olan 5 vakit namazdır.Alevi arkadaşlarıma soruyorum onlar evde kıldıklarını söylüyorlar..aradaki fark olsa olsa bir mezhep farkı değilmidir? Bu fark bizi bölmeye parçalanmaya götürmüyormu?
Saygılar,