Tıbbiyeli Hikmet

Tıbbiyeli Hikmet

Öner Yağcı
Cumhuriyet
, 16.3.19

Tıbbiyeli Hikmet, Askeri Tıbbiye delegesi olarak gittiği Sivas Kongresi’ndeki bağımsızlıkçı tavrıyla tarihe geçen, öğrenciyken Kurtuluş Savaşı’na katılan, Ankara’da tifüs aşısının ilk üretimlerine katılıp aşıyı kendisinde deneyen, gençliğin, hekimliğin kıvancı Dr. Hikmet Boran’dı (1901-1945).
Geçen yıl Balıkesir Tabip Odası’nın düzenlediği Atatürk’ten Tıbbiyeli Hikmet’e: Bir Ulusun Kurtuluş Destanı konulu toplantıya birlikte gittiğimiz dostum Dr. Nedim İnce, Savaştepe’de 2017 Tıp Bayramı’nda Sıtkı Akkay ve Tıbbiyeli Hikmet Parkı açıldığını söyledi. Bu, anlamlı bir sahiplenme örneğiydi. Hikmet’in kongredeki konuşmasının ve Mustafa Kemal’in yanıtının kaidede yer aldığı bir büstün de Tabip Odası’nın çabasıyla açıldığını öğrenmiştim. Açılışta, Oda Başkanı Dr. Necdet Uçan, “Tıbbiyeli Hikmet Savaştepelidir. Hepimizin bildiği sunucu Orhan Boran’ın babasıdır” demişti.
“Savaştepe” deyince aklıma oradaki Köy Enstitüsünün müdürü, Büyük Oğul Efsanesi’nde “Çanakkale ve Suriye cephelerinde savaşan, ateşi ve ihaneti gören delikanlı” diye yazdığım Sıtkı Akkay gelirdi.

Tıbbiyeli Hikmet’in romanı

B. Suat Çağlayan’ın Tıbbiyeli Hikmet romanını merakla, coşkuyla okudum.
Posta-Telgraf memuru, Kafkasya göçmeni Safer’le Melahat’ın çocuğu Hikmet, Kilesun’da (Savaştepe) ortaokulu bitirince Balıkesir Lisesi’ne kaydolur. Orada “Özgürlüğün Kâbesi” Selanik’ten gelen sınıf arkadaşlarından Balkan bozgunuyla ilgili birçok şeyi öğrenir. En iyi arkadaşı Tahir’i görmeye gelen kız kardeşi Zeliha ile tanışır ve aralarında sıcaklık başlar. (Hemşire Zehra’yla inişli çıkışlı ilişkileri roman boyunca sürer.) Çanakkale’ye giden, aralarında Tahir’in de olduğu Balıkesir Liseli 16 çocuğun şehit olduğu haberi gelir. Hikmet, Askeri Tıbbiye’ye girer, orada en iyi arkadaşı (ileride kız kardeşi Nimet’le evlenecek olan) Yusuf olur.
İşgal altındaki İstanbul’da yurtsever edebiyatçı Hayriye Melek’le Hikmet’in sohbetleri roman boyunca sürer. Askeri Tıbbiye Müdürü Doktor Yarbay Hulusi Bey (Parmaksız Talat) ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Akil Muhtar Bey’in, Tıbbiye’deki yurtsever çalışmaları da roman boyunca aktarılır.
Okulun en etkin öğrencisi Hikmet, delege seçilir ve resmi üniformasıyla gittiği Sivas Kongresi’ndeki sözleriyle iz bırakır:

  • Paşam, delegesi bulunduğun Tıbbiyeliler, beni buraya bağımsızlık davamızı başarma yolundaki çalışmaya katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa, her kim olursa olsun karşı koyar ve onları kınarız. Olmayacak şey ama… manda fikrini siz kabul ederseniz, sizi bile reddeder, ‘Mustafa Kemal vatan kurtarıcısı değildir’ deriz.”

Mustafa Kemal’in yanıtı kongrenin noktasıdır: 

“Evlat müsterih ol… Gençlikle kıvanç duyuyor, gençliğe güveniyorum.
Biz azınlıkta
 kalsak bile mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez:
Ya bağımsızlık
 ya ölüm!”

Hikmet’in sonraki yaşamında İbrahim Tali, Sakallı Celal, yurtsever sanatçı Münevver Sedar’ la ilişkilerinin izleri derindir. Mazhar Müfit’in, savaştan sonra Tıbbiyeli Hikmet’i soran Mustafa Kemal’in, “öldü” yanıtını alınca, “Ne! O çocuk öldü ha!.. Çok üzgünüm arkadaşlar. Aldığım kötü bir haber nedeniyle yemeğe devam edemeyeceğim…” diyerek sofrayı terk etmesini anlattığı tanıklığı da tarihten bir izdüşüm…
***
Sağlığa gönül verenlerin Tıp Bayramı kutlu olsun.
Bugün saat 14.00’te Niyazi Altunya ve Mustafa Gazalcı’yla Manisa’da, Eğitim-İş, Eğitim Sen ve YKKED şubelerinin düzenlediği İlköğretmen Okullarından Eğitim Fakültelerine konulu toplantıda olacağız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir