15 TEMMUZ 2016 DARBE GİRİŞİMİNİN 2. YILINDA
ADD GENEL MERKEZİNİN DEĞERLENDİRMESİNİ OKUMANIN ZAMANIDIR..
15 Temmuz “Hükümet Darbesi” Değil, Cumhuriyete Saldırıdır
(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)
15 Temmuz 2016 gecesi yaşadığımız ABD destekli FTÖ darbe girişiminin üzerinden iki yıl geçti. Darbe girişimi sonrası açılan yüzlerce dava, kamudan atılan yüz bini aşkın memura karşın henüz darbe girişiminin perde arkası aralanamadı. Darbenin siyasi ayağı ise neredeyse dokunulmaz olarak kaldı.
Siyasal iktidar mağduriyet üzerinden oy devşirme hesapları ile olayın bir “hükümet darbesi” girişimi olduğunu söylese de darbe girişiminin hedeflerine bakıldığında gerçek hedefin laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti olduğu bütün çıplaklığı ile ortada duruyor.
Darbe girişimi bastırıldıktan sonra yapılan tasfiyeler, darbecilerin Cumhuriyetin temel kurumlarına nasıl sızdığını açıkça gösteriyor. TSK bünyesinden temizlenen 35 bin dolayında asker, polis teşkilatından bunun yarısına yakın üst düzey polis, içlerinde HSYK üyesi, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay üyesi beş bine yakın yargıç-savcı, onlarca vali, kaymakam, binlerce öğretmen, imam ve kamu görevlisi hep Cumhuriyetimizin temel kurumlarında yuvalanmıştı. Bu kurumlardan tasfiye edilenler, siyasal iktidarın darbeci cemaate “Ne istediler de vermedik?!” diyerek yerleştirdiği unsurlar.
Darbe girişiminin esas hedefinin hükümet değil, Cumhuriyet kurumları olduğunun esas göstergesi ise darbe girişimi sonrası kapatılan kurumların önemli bir bölümünün siyasal iktidarın önceden beri hedefinde olan kurumlar olması. Darbe girişiminden hemen sonra Türk Silahlı Kuvvetlerine kaynak sağlayan askeri liseler başta olmak üzere öbür okulların ve GATA’nın kapatılmış olması ilginçtir.
Yine darbe girişiminin üzerinden altı ay geçmeden Türkiye Cumhuriyetini kuran Gazi TBMM’yi devre dışı bırakıp işlevsizleştiren, hükümet sistemini kaldıran, yasama, yürütme ve yargı erkini tek adam buyruğunda toplayan Başkanlık Anayasasının dayatılması ve 24 Haziran 2018 seçimleri ile fiilen tek adam yönetimine geçilmesi rastlantı değildir.
15 Temmuz darbe girişiminde gözlerden kaçırılan en önemli konu ise darbe girişiminin ardındaki emperyalist merkezler, özellikle ABD emperyalizmi ve NATO’dur. Darbenin lideri olarak bilinen Fethullah Gülen’in 20 yıla yakın süredir ABD’de tam bir koruma altında yerleşik olması, darbe girişimi öncesi uygulayıcıların ABD ile Türkiye arasında mekik dokuması, darbe girişimi süresince girişime katılan savaş uçaklarının İncirlik üssünden kalkan tanker uçaklardan yakıt alması, darbenin başarısızlığa uğraması sonrası tarihimizde hiç olmadık ölçüde subay ve resmi görevlinin NATO ülkelerine sığınma istemi ve bu istemlerin kabul görmesi, darbenin dış ve esas ayağını apaçık göstermektedir.
16 yıl önce iş başına gelen siyasal iktidar, uzun yıllar Cumhuriyetin en önemli kurum ve kadrolarını FETÖ vb. tarikat ve cemaatlerle paylaşmış, kendilerine engel olabilecek en önemli kurumları “kumpas” davaları ile bertaraf etmiş, 12 Eylül 2010 anayasa değişikliği ile yargıyı tümüyle ele geçirmiş, ÖSYM ile sınav sistemini ele geçirerek devlete egemen olmuştur. Ne var ki FETÖ’cü örgüt tek başına iktidar olmak üzere darbe girişiminde bulunmuş ancak başaramamış; darbe girişimi, yok edilmek istenen Türk Silahlı Kuvvetlerinin Cumhuriyete bağlı subayları ve “kumpas” davaları ile ordudan atılan yurtseverlerin üstün çabaları sonucu bertaraf edilmiştir.
Yöneticileri darbecilerin ölüm listesinde yer alan Atatürkçü Düşünce Derneği, daha ilk andan, “Türkiye Muz Cumhuriyeti Olmayacak” diyerek bu darbe girişiminin karşısında durmuş, yalnızca bu girişime karşı olmakla yetinmeyerek daha sonra Cumhuriyet’e karşı her girişime de kararlılıkla karşı durmuş, durmayı da sürdürecektir.
Bu 16 yıl sonunda Cumhuriyet’in pek çok kalesini yitirdik. Ancak Cumhuriyet bir devrimdir. Devrim başlamıştır, kuşkusuz kesintilere uğrasa da, sürecek ve sonuçta mutlaka kazanacaktır.
Nehirler geriye akmaz, tarihin akışı hep aydınlığa, ileriye dönüktür. Sonunda Cumhuriyet kazanacaktır. Bu inançla savaşımımızı (mücadelemizi) eksiksiz sürdüreceğiz.
Yaşasın Bağımsız, Demokratik, Laik Türkiye Cumhuriyeti!
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ Genel Merkezi
=================================
Dostlar,
ADD Genel Merkezinin, FETÖ’nün maşa olarak kullanıldığı 15 Temmuz gladyo darbe girişiminin 2. yılında yaptığı ve yukarıda aktardığımız değerlendirmesine büyük ölçüde biz de katılıyoruz. Paylaşılmasını ve kamuoyunun yaygın olarak bilgilendirilmesini dileriz.
Metinde çok sayıda yazım (imla) hatası vardı.. Noktalama, harf, ayrı – birleşik yazma.. Bunları düzelttik. Üzüntü verici, olmamalı bunlar ADD’nin kamuoyuna sunulan önemli metinlerinde.
Ayrıca dili oldukça eski.. ADD’nin Yüce ATATÜRK’ün DİL DEVRİMİ‘ne herkeslerden önce sahip çıkması zorunluluğu tartışma dışıdır. Birkaç kez bu düşüncemizi yetkililere aktardık ama somut sonuç yok. Bu eski sözcüklerin güncel Türkçesini koyduk metne, anlama dokunmadan.
Son olarak, bu tür metinlerin coşkulu savsözler (sloganlar) düzeyinde kalmayıp, ne yapılması gerektiğine ilişkin somut öneriler sunması gereğine inanıyoruz.. ADD savaşımını sürdürecek.. elbette çok hoş – önemli. Ama ne yapacak bu savaşımda; somutlanmalı kanısındayız..
Biz, etkin görevde olduğumuz 1996-2006 arası 10 yılda bu noktaya çok özen gösterdik.
AKP’nin, FETÖ ile bağlantılarını sonuna dek örtmeye çabalayacağı çok açıktır. Oysa tersi eşyanın doğasına aykırıdır. Bu olgunun sürekli gündemde tutulması, muhalefet tarafından kamuoyunda tartışılmasının sürdürülmesi ve TBMM’de önergeler verilmesi uygun olur. Etkili sonuç alınamayacak olsa da..
Öte yandan, OHAL, 20 Temmuz 2018 günü, 2 yıllık ceberrut uygulamanın ardından gönülsüz de olsa sonlandırılıyor. TMK (Terörle Mücadele Kanunu) başta olmak üzere pek çok yasada, neredeyse OHAL’i örtük biçimde sürekli kılabilecek değişiklikler yapıldı. İktidarın bu müdahalesi öne çıkarılarak demokrasi – insan hakları ekseninde tartışılmalı..
Demokratik hukuk devleti tüm kurum ve kurallarıyla yaşama geçirilmedikçe ülkede barış ve esenliğin sağlanması ve özellikle EKONOMİK BUNALIMDAN ÇIKMAK olanaksız; bunlar vurgulanıp işlenmeli..
Biz, web sitemizde böylesi bir yol izliyoruz.. Gerek doğrudan yazdığımız makalelerde – raporlarda – incelemelerde – notlarda; gerekse imzalı metinlerde, özgün yazının altında irdelemelerimiz bu amaca dönük..
- Hiç ama hiç, zerrece kuşku yok ki; insanlığın tarihsel ekseni AYDINLANMA – ÇAĞDAŞLAŞMA yönelimlidir.
Ancak bu süreç taşlık – kayalık – engebelidir. İnsanlığı bu badireli süreçte ileriye taşıma sürecini ölçülü biçimde hızlandırmanın ve ödenen çok ağır – kanlı bedeli olanaklı olan en alt düzeye çekmenin yol ve yöntemlerini göstermek, bilimsel olarak bulmak ve topluma önermek, aydın – devrimci önderlerin tarihsel sorumluluğudur ve bu insanlık ödevi ATEŞTEN GÖMLEKTİR!
Sevgi ve saygı ile. 16 Temmuz 2018, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
ADD Genel Başkan Yrd. 2004-2006
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
Geri izleme: Bayrağımız sonsuza dek özgürce dalgalansın.. – Prof. Dr. Ahmet SALTIK