HDP’ye Oy Vermek

HDP’ye Oy Vermek

Ataol Behramoğlu

Şimdilerde bir moda var: Önümüzdeki genel seçimlerde HDP’yi desteklemek. Nedeni, eğer bu parti barajı aşamazsa ona verilecek oyların AKP’nin hanesine yazılacak olması. 
HDP’nin doğal seçmenine bir diyeceğim yok. Anlamaya çalıştığım, HDP’li olmadıkları halde yukarıdaki gerekçeyle bu partiye oy verme çağrısında bulunan kişiler ve çevrelerin dayandığı mantık. İnce hesaplara, yüksek entelektüel usavurmalara benim aklım pek ermiyor. Bu konuda da bunlardan önce bazı basit sorulara yanıt bulmaya çalışıyorum. Öncelikle, HDP kime ve neye güvenerek seçimlere parti olarak girme kararı aldı? Bir başka deyişle, barajı aşacağı güvencesini nereden alıyor? Barajı aşamayıp parlamento dışı kalırsa ülkede neler olabileceğinin hesabını yaptı mı? Bu ve benzer sorulara yanıt aramaksızın, aman oyumuzu HDP’ye verelim, yoksa AKP başkanlık sistemi getirecek telaşı ve çağrısı bana anlamsız görünüyor.
***
Yalnızca anlamsız mı? Bu çağrı gizli bir tehdit de içeriyor: Eğer HDP’ye oy vermezsen, demokrat değilsin. Ulusalcısın, şusun busun. Biz bu filmi Cumhurbaşkanlığı seçiminde, onun da öncesinde anayasa referandumu oylamasında görmedik mi? Cumhurbaşkanlığı seçiminde HDP Eşbaşkanı’nın konuşmalarından pek etkilenerek ya da zaten bu konuda baştan kararlı olarak ona oy verenler, bugün saray görünümlü gecekondusunda oturmakta olan kişi cumhurbaşkanı olarak parlamentoya girerken, oy verdikleri kişinin onu ayakta alkışladığını (AS: Demirtaş Erdoğan’ı ayakta alkışladı..) gördüklerinde acaba ne hissettiler? Dahası, verdikleri oylarla bugünkü cumhurbaşkanının seçilmesine katkıda bulunduklarını düşünüp bir özeleştiri yaptılar mı? Hiç sanmam. Çünkü bunu yapmış olsalar, şu andaki konumlarında bulunmazlar, biraz daha düşünme gereği duyarlardı.
***
Şimdi sorularımı HDP üzerinde yoğunlaştırıyorum: 
Demokrasi savaşımında bu partiye güvenmem için bir neden var mı? 
Dinci-faşist partiyle ve onun değişmez lideriyle iş ve ağız birliği içinde çözüm arayışında olan parti, bu değil mi? 
Ortağına arada bir yönelttiği çakma eleştirilerin gerçekliğine ve samimiyetine neden inanayım? 
Bu parti, AKP’nin iktidar oluşundan bugünlere ülkemizin üzerine karabasan gibi çöken faşist baskı ve saldırılara karşı, laf üretmekten başka ne yaptı? 
Nasıl alçakça planlar olduğu şu günlerde artık herkesin görebileceği açıklıkta ortaya dökülen Ergenekon ve Balyoz faciaları yaşanmaktayken, ne gibi karşı duruşlar sergiledi? 
Gezi başkaldırısı günlerinde tutarlı bir duruşu oldu mu? 
HDP’nin hangi demokrasi kahramanlığından söz ediliyor? 
Bu partinin Türkiye’de gerçek bir demokrasi için kaygı taşıdığına inanmam için ne gibi nedenler bulunmakta?

  • Asıl amacı ve hedefi, ulusal bütünlük içindeki bir etnisitenin, ekonomik ve sınıfsal olmaktan kat kat daha çok, kimlik sorununda odaklanan bir siyasal hareketten, ülkenin bütününde demokrasi için savaşım vermesini düşünüp beklemek, nasıl bir mantığın ürünüdür?
    ***
    Yazıya, “şimdilerde bir moda var” diye başladım… Bu modadan yeni Cumhuriyetimiz de bir ucundan etkilenmiş olmalı ki, 900’den fazla sanatçı ve aydının HDP’ye destek çağrısına bu konulardaki alışılmış tutumundan daha farklı, altını daha çok çizerek yer verdi. Kimsenin aydınlığını tartışamam. Fakat acaba destekçiler içindeki birkaç değerli yazar ve sanatçı sayısı bu abartılı rakamın haber başlığına çıkarılmasını hak edecek düzeyde miydi?
    ***
    Ben, kendi payıma, HDP’ye oy vermek için hiçbir neden ve gerek görmüyorum. 

Barajı aşamazsa, oylar AKP’ye gidecek ve ülkede demokrasinin kökü bütünüyle kazınacakmış. 
Böylesine zavallı, teslimiyetçi, edilgen bir gerekçe, bana sadece utanç verici görünüyor. 
Sonuçta olabilecekleri, başta HDP olmak üzere, önümüzdeki seçimleri bu Rus ruletine çevirenler düşünsün. (http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/251693/HDP_ye_Oy_Vermek.html)

HDP’ye Oy Vermek” hakkında bir yorum

  1. Ertan URUNGA

    Sayın Ataol BEHRAMOĞLU’nu bu sağduyulu ve aydınlatıcı yazını nedeniyle kutluyor ve görüşlerine tamamen katılıyorum. Çünkü öyle biliyor ve inanıyorum ki bir kötüyü, iyiye dönüştüremeyeceğiniz gibi bir yanlışı da zorlayarak ya da bir takım varsayımlar öne sürerek doğruya çeviremezsiniz. Bir kötüye iyi, bir yanlışa da doğru demek, her şeyden önce eşyanın doğasına aykırı düşer, bu da akıl ve bilimle bağdaşmaz. Malumu ilam olan bir partiyle ittifak yapmak; ülkesine ihanet eden, bebelere, askerine kurşun sıkan teröristlerle masaya oturmaktan bir farkı yoktur. Bu da siyasal intihar olur. Hukukun evrensel kuralları da böyle bir partinin varlığını sürdürmesine izin vermez. Hukuku zorlayarak da adalet sağlanmaz. Kargaşa(kaos) yaratırsınız ancak!

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir