ŞİİR KÖŞESİ..
CİĞERİM ANAM
-I-
güzel yavrum, melek yavrum
insaniyetli yavrum, hakiyetli, gacemer
gönlümün feri çekildi yavrum, kalmadı mecelim
dört yavrumu karnımda ayrı ayrı gezdirdim,
doğurdum, emzirdim, yıkadım bezlerini,
beledim, büyüttüm, el içine kattım…
hepsi yalan oldu şimdi/ aldanguç ömrüm
hiç yaşanmamışa döndü
dünyanın hali böyle demek
dallara yeşillikler yürüdü de
dallarımı dertler bürüdü benim
insan belleğiyle daim,
-Ah! dünya ah! Anam, ciğerim anam benim-
-II-
a)
gücüm kuvvetim kalmadı yavrum, çekildi ferim
hiç dermanım kalmadı, bir haller oldu bana
tırnak ucu kadar bir şey verse biri, ağzıma vurmaz,
size getirirdim, yavrularım zefil kalmasın diye…
b)
bir türlü toparlayamıyorum kendimi, Haydar!
çocukluğumu, gençliğimi çok arıyorum ama
o günlerde bir gündü, geçti gitti…
(zevzeklenip durma, ey heri! ciberme. Gıbışlanma.
Ben senin gibi salgada değilim)
öğlen on ikide mi okunuyor Haydar? Hayır, bir de saatler ileriye alındı ya…
c)
güvercini satıp kumru aldım, kumruyu satıp keklik aldım,
kekliği kesip pişirdim, hasta anne babama yedirdim, iyileştirdim.
ç)
-Ah! dünya ah! Anam, ciğerim anam-
Zeyl 1;
bıçağımın önü de arkası da keserdi ama artık hışırım çıktı, fahridim…
kafam fenikti, beynim kül haşhaş, azelerim çürüdü, börttüm…
her bahaneyle kalp kırılır mı hiç
kalp kırmanın bahanesi olur mu
(kuş cıvıltılarıyla ağaran gecede… hele…
(Gız gardaşcuvazım… (Hararetle kucaklıyorum… )
Zeyl 2;
Sabaha değin inleyen (cızırdayan) semaver,
çocukluk uykularımın huzur membaı,
dede evindeki uzak anılardan bugüne süzülen, yakın…
Zeyl 3;
/karanlık koridorlar oluşmaya başladı belleğinde,
giderek delik deşik oldu ve son hatırlama avlusu da söndü yavaşça…
Dipnot 1;
“Bırakıp gideceğim” derdin, kızınca babama. “Nereye anne!”
-Babamı sevdiğini bilirdim. Toprağın altı mıydı kastın ana, söyle nereye böyle… Nereye?
Dipnot 2;
Varı yoğu, gözü kökü bir Haydar’ı vardı. Haydar aşağı, Haydar yukarı. Erinci de, ilenci de Haydar’ıydı.
Dipnot 3;
Yok(luğun boşluğu) o kadar büyüktür ki her şeyi ama her şeyi yutar yok eder, tanrıyı da.
Muazzam bir karadeliktir O, karadeliklerin de karadeliği. Sonsuz karanlık.
-İnsan’ın mutluluğu için sınırlar silinmelidir.-
Oğulun anasını yorumladığı;
YOKLUK AYNASI
Çocukluğumun allı yeşilli zerdalisini
Uzansam tutacağım sanki çiçek tomurcuğunu
Ey büyük boşluk, ey uç gerçekliği usun!
Hiçlikten geldik ve hiçliğe yürüyoruz
Duyularımızın sınırlarını aşarak
Sessizlik soğuktur/ yokluk içinde var olur insan
Ey belirsizliğin belirlediği doğa!
Kuantum dalgalanması ve boşluk…
Küçük ama çok küçük olanla
Büyük ama çok büyük olanın buluştuğu
Yansı;
Eğer tanrıyı görmek istiyorsan boş uzaya bak, orada kâinatlar yaratıyor.
Hiçliği, o sonsuz hiçliği görmüyor musun? İşte tanrının görüntüsü O…
Evren boşlukta oluşarak hızla yayılıyor, tanrının bağrından çoğalıyor…
(O devasa karanlıktan, an be an, yeniden ve yeniden, tekrar be tekrar,)
“Köklerimizin dayandığı hiçlikle, içine çekildiğimiz sonsuzluk arasında…”
Dr. Serdar Koç
13 Mayıs 2018, Ankara