Dünya Çocuk Hakları Gününde de çalışan
14 yaşındaki çocuklar
Işıkkent Ayakkabıcılar Sitesi’nde çalışan çocuklar için Dünya Çocuk Hakları Günü’nün (20 Kasım) bir anlamı yok. Günde 12 saat ve düşük ücrete çalıştırılan mülteci çocuklar okula gidemiyor ve henüz çocuk yaşta meslek hastalıkları riskiyle karşı karşıya.
20 Kasım, 1989 yılından bu yana Birleşmiş Milletler (BM) tarafından dünya genelinde çocukların karşı karşıya kaldıkları hak ihlallerini gündeme taşımak amacıyla “Dünya Çocuk Hakları Günü” olarak “kutlanıyor.
Çocukların fiziksel, fizyolojik ve psikolojik olarak yaşam koşullarını daha da iyileştirmeyi amaçlayan bu bildirgeye karşın dünyada ve Türkiye’de halen milyonlarca çocuk kötü yaşam koşulları içinde en temel haklarından yoksun olarak yaşamını sürdürmeye çalışıyor.
Çatışma ortamlarında yaşamlarını yitiren, göçe zorlanan, erken yaşta evlendirilen, cinsel istismara uğrayan, atölyelerde ve tarlalarda çalışmaya zorunlu bırakılan eğitim ve sağlık hakkına ulaşamayan çocukların hakları hâlâ kağıt üzerinde. Suriyeli mültecilerin Türkiye’ye gelişi ile birlikte Türkiye’de bu konuda yaşanan hak ihlalleri daha da artmış durumda. Göçün üzerinden neredeyse 6 yıl geçmiş olmasına karşın, mülteci çocukların sorunları her geçen gün artıyor.
DİSK Genel-İş’in Nisan ayında yayınladığı rapora göre Türkiye’deki çocuk işçiliği 2 milyona dayanmış durumda. 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü öncesinde İzmir kent merkezinde kayıt dışı çocuk işçiliğin yaygın olduğu Işıkkent Ayakkabıcılar Sitesi’nde çalışan ve eğitim hakkına erişemeyen Suriyeli mülteci çocuk işçilerle konuştuk.
Çocukların büyük bölümü ayakçı olarak çalışırken iplerin temizliği ve getir götür işlerine bakıyor. İşlerin şu anda az olmasından dolayı sitedeki çocuk işçi sayısında da azalma var. Çocuk işçiler daha bu yaşta işşizliğin ne olduğunu görmüş durumda.
Çocuk işçiler de yetişkinler gibi günde 12 saat çalışırken hemen hemen yetişkinlerin aldığı ücretin yarısını alıyor. Ailelerinde çalışan olmadığı için çalışmak zorunda kalan mülteci çocuklarda okuma istediği de kaybolmuş durumda. Okumanın da onlar için işsizlik ve geçim sıkıntısı anlamına geldiğini ifade eden çocuklar sitede meslek öğrendiklerini anlatıyor. Öte yandan çocuk işçiler işyerlerinde solvent ve tiner gibi maddeleri kullandıkları için ileri yaşlarda meslek hastalıkları riskleri ile de karşı karşıyalar.
‘PARA GÖTÜRMEMİZ GEREKİYOR’
14 yaşındaki Ahmet 4 senedir sitede çıraklık yapıyor. Haftada 150-200 lira para aldığını belirten Ahmet, “İşyerinden her çıktığımda hava kararmış oluyor” diyor. Okuma hayalinden vazgeçtiğini dile getiren Ahmet, “Babam savaşta yaşamını yitirdi. Eve para götürmemiz gerekiyor. Ağabeyimle birlikte çalışmama rağmen evin geçimi zor oluyor. Küçük kardeşlerim var, onlar ileride okuyabilsin diye okulu bıraktım. Sitede şu anda az işçi var. Çoğu şimdi çalışmıyor. İş olursa çağrılıyorlar.” dedi.
KİMLİĞİ OLMADIĞI İÇİN HASTANEYE GİDEMİYOR
3 yıldır sitede çalışan 15 yaşındaki Muhammed de Türkiye’de hiç okula gitmediğini söyledi. Öbür çocuk işçilerden daha farklı bir iş yapıyor. Ayakkabının taban yapıştırma işini yapan Muhammed, kalitesiz ağır yapıştırıcı maddelerle çalışıyor. Sürekli başağrısı yaşadığını ifade eden Muhammed şunları söylüyor: “Şu anlık yapacak başka işim yok. Bu iş olmasa işsiz kalacağım. Kimliğim henüz çıkmadığı için de hastaneye gidemiyorum. Uzun süredir çıkmasını bekliyoruz.”
‘SINIF ARKADAŞLARIMI ÖZLEDİM’
11 yaşındaki Halit de 2 yıldır sitede çalışıyor. Babası iş bulamadığı için 3. sınıfta okulu bıraktığını dile getiren Halit, “Babam uzun süredir iş bulamadığı için çalışmak zorunda kaldım. 2 küçük kardeşim var. Ben çalıştığım için onlar okula gidebiliyorlar. Bir daha okula gidebileceğimi düşünemiyorum ama sınıf arkadaşlarımı özledim. Burada en azından bir işim oldu. İleride saya ustası olmak istiyorum.” dedi. (21.11.2017, Metehan Ud / Evrensel)