Ankara’da Nuriye-Semih eylemine polis müdahalesi: 4 gözaltı

Ankara’da Nuriye-Semih eylemine polis müdahalesi: 4 gözaltı

220 gündür açlık grevinde olan eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya destek için Yüksel Caddesi’nde yapılmak istenen eyleme polis müdahale etti.

[Haber görseli]

Anımsatıyoruz (AS)  :

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi madde 5 : 
Hiç kimseye işkence ya da zalimce, insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele ya da ceza uygulanamaz.

KHK ile ihraç edilen ve işlerine geri dönmek için açlık grevine başlayan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın açlık grevi 220’nci gününde,

  • “İşimizi geri istiyoruz” direnişi ise 340’ıncı gününe girdi.

Etha’nın haberine göre, Gülmen ve Özakça’ya destek olmak isteyenler bir kez daha Konur Sokak’ta bir araya gelerek, polis bariyerleriyle çevrili olan Yüksel Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde açıklama yapmak istedi.

Kamu emekçileri

  • “Nuriye ve Semih’in açlık grevi 220’inci gününde. Nuriye ve Semih işe geri alınsın”pankart açması ardından polis müdahalede bulundu. Saldırı sırasında İlker Işık, Mehmet Dersulu, Sultan Aydoğdu ve Perihan Pulat’ı gözaltına alındı.

======================================
Dostlar,

Gerçekten anlamak istiyoruz, çünkü ger-çek-ten an-la-ya-mı-yo-ruz!
Nedir bu öfke?
Bu neyin kör inadıdır?
Devlet yurttaşı ile inatlaşır mı?
Aslolan hangisidir, devlet mi yurttaş mı?
Kimi doğurmuş ya da var etmiş ise “asıl-kaynak” odur.
Devleti var eden insan emeği ve aklıdır.
Başına bela etmek için yaratmamıştır; Thomas Hobbes’un Leviathan’ı (Yeryüzü Canavarı Devlet – 1651) artık tarihin derinliklerinde kalmalıdır.
Karşılıklı bir Sözleşme söz konusudur her ikisi arasında en ötesi..
J.J. Rousseau “Toplum Sözleşmesi ni yayınladığında tarihler 1762’yi göstermekteydi. Bildik deyimle köprülerin altından çoooook sular akmıştır. Devlet, halktan topladığı vergiler karşılığında 4 temel kamusal görevi hukuk devleti sınırları içinde yürüten bir görevli organdır :

1. Sağlık
2. Eğitim
3. Adalet
4. Güvenlik (iş ve dış, can ve mal..)

Ne 20. yy. başında kutsallaştırılan Faşist devlet ne de 21. yy. başlarında cüceleştirilen ve gece bekçisine indirgenen – sermayenin halkın sırtında sopalı tahsildarı KüreseleşTİRmecilerin oyuncağı devlet..

Ankara Konur Sokak’ta İnsanlık Anıtı çevresinde aşkın – abartılı – aylardır süregelen polis kuşatması (ablukası) tuhaftır, şaşırtıcıdır, komiktir ve insan hakları adına – demokratik hukuk devleti adına traji – komiktir. İnsanların orada;

– şiddete
– nefret söylemine
– suça ve suç çağrısına yönelmeyen

toplantı ve görüş açıklama girişimlerinin OHAL gerekçeli “polis kalkanına” çarpması üzüntü vericidir. İnsanlar meramlarını açıklayabilmelidir, Anayasa md. 2, 25, 26, 34… apaçık bu hak ve özgürlüğü tanımaktadır. Ayrıca ülkemizin de tanıdığı İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin aşağıdaki 3 maddesi çok nettir.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi madde 5 :

  • Hiç kimseye işkence ya da zalimce, insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele ya da
    ceza uygulanamaz.

Madde 19
Herkesin kanaat ve ifade özgürlüğüne hakkı vardır
; bu hak, müdahale olmaksızın kanaat taşıma ve herhangi bir yoldan ve ülke sınırlarını gözetmeksizin bilgi ve fikirlere ulaşmaya çalışma, onları edinme ve yayma serbestliğini de kapsar.

Madde 20
1. Herkes, barış içinde toplanma ve örgütlenme hakkına sahiptir.
……

Ayrıca uluslararası hukuk kapsamında Devlet olarak taraf olduğumuz – kendimizi bağladığımız Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) de açıkça düşünce açıklama hak ve özgürlüğünü tanır :

AİHS madde 10
İfade özgürlüğü
1. Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir.

Nuriye ve Semih serbest bırakılarak görevlerine DER – HAL döndürülmeli, gerekiyorsa tutuksuz yargılanmalı, bu arada çok yönlü sağaltım (tedavi) alarak sağlıklarını kazanmalarına tıbbi – psikolojik – sosyal destek verilmelidir. OHAL Uygulamaları İnceleme Komisyonu bu başvuruyu öne çekerek birkaç güne kalmadan bitirmelidir.

Hukuksal olarak da söyleyelim : CMK md. 100’de sayılan hiçbir gerekçe Nuriye – Semih’in tutukluluğunun sürdürülmesi için uygun değildir.

Kaldı ki, Anayasa’nın temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin maddesinde;

Madde 15 – Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir…

denmektedir. Kolluk önemlerinin ve müdahalesinin durumun gerektirdiği ölçüde” kaldığı ne yazık ki söylenemez.. Bu tür aşkın uygulamalar hukuk devleti – adalet duygusunu zedeler ve toplumsal barışı – devlete bağlılığı – birlikte yaşama istencini kırar.. Görüldüğü gibi bedel ağırdır.

Devlet inatlaşmayı bırakmalı ve Nuriye – Semih’e dostluk – şefkat elini uzatmalıdır.

Sevgi ve saygı ile. 15 Ekim 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir