RTE ‘mikro çalışmalar’ ile oy peşinde
Seçim süreci renkli epey hamlelerle geçecek. “Eğer oy dağılımında, AKP’yi tek başına iktidar yapacak bir sonuç çıkmayacaksa, neden seçim kararı aldılar, neyapacaklar da oylarını artıracaklar?” diye soruyoruz ya..
Cumhurbaşkanı, seçim sonuçlarını bu kez yukarıya tırmandırıp tek başına AKP iktidarı kurdurabileceği konusunda kendine güveniyor, demiştik önceki analizlerimizde.
AKP, büyük seçmen kitlelerini çekecek zamanlarını tüketti. Bu nedenle küçük hedeflere yöneldi ve oradan bir, buradan iki, şuradan üç oy politikasıyla, sepetlerini doldurma peşindeler.
Seçmen ve siyasal partiler üzerinde “oy mühendisliği” sürüyor. Her seçim öncesi, bir RTE/AKP klasiği olarak. İktidar torbasından bir Tuğrul Türkeş balığı çıktı. Tuğrul Bey ne tür açıklamalar yapacak ve MHP bütün bunlardan nasıl etkilenecek, göreceğiz.
Ama iktidarın, MHP üzerinde kum torbası çalışmalarına başladığı söylenebilir.
Saadet, AKP için hazine sandığı mı ?
RTE/AKP’nin 2. ve önemli “oy rezervi”, Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi.
Bu sonuncusunun eski lideri Seçim Hükümeti’nde bakan. Bu, o kesime atılmış bir kancadır. Ama orada AKP’ye fazla seçmen yok.
AKP için büyük balık Saadet Partisi’dir. 3 Ağustos tarihli “% 41 parçalanır mı” başlıklı yazımda “Saadet Partisi’nden devşirme ve biraz oy beklentisi olabilir.
Bekleyin. Büyük Birlik Partisi oylarından kayabilir”, demiştim.
10 Ağustos “Erken seçim AKP için bir bomba” yazımda ise: “SP üzerinde manevragündeme düştü. Saadet Partisi liderliğinden bir kısmı, partisini satmaya hazır olabilir. Bu iş siyasal ve ekonomik ikbal kapılarını açmaya bakar. Peki, partinin seçmenleri koyun mu ki yöneticilerinin ikbali için tercihlerini mezara gömsünler.. Bilemem”. (bakınız, http://orhanbursali. blogspot.com.tr’de 2015 Ağustos Arşivi 3 ve 10 Ağustos tarihli yazılarım)
Zamanı geldi ve iki partinin genel başkan yardımcıları ilk toplantılarını yaptılar, Parti Başkanı Kamalak “şartlarımıza yanıt verirlerse, tabii ki biz kardeşleriz” söylemine dikey ve beklenen geçişi yaptı!
‘Hepimiz kardeşiz’ söylemine geçiş
Tabii ki kardeşsiniz, bugüne kadar harala gürele müsamereniz, AKP’nin size muhtaç olacağı zamana kadardı. Nihayet, son seçimdeki yüzde 2.1 oyları, 1 Kasım seçimlerinde AKP/RTE için bir hazine sandığına dönüştü!
7 Hazirandan önce belki de AKP, Saadeti yokladı, fakat ya koşullarda anlaşamadılar ya da Saadet bu seçimlerde güç toplayacağız saptamasını yaptığı için yanaşmadı. Şimdi 2 puanını kaça devredecek onun hesaplaşması içindeler.
7 Haziran’dan önce Fatih Erbakan, zaten dümeni AKP’ye kırmış ve Kamalak’ı eleştirmişti.
Kamalak’ın yüzü gülüyor. İktidarın hırsızlıkları üzerine söylemleri falan hepsi bitti. O keskin söylemler çöpe.. Numan Kurtulmuş’un yoluna girdiler. Kaç milletvekili, 3 mü 5 mi.. Bence 10’dan aşağı inmesinler! Sonra tabii gelsin diğer devlet olanakları!
Kamalak ve adamları öyle de, Saadet Partisi seçmeninden kaçı Kamalak’ı izler bilmiyorum. Ben o seçmenin parti yönetiminden daha duyarlı olacağını düşünüyorum. Sencer Ayata’ya sordum, yüzde 1 alabilir, dedi.
Kürt aşiretleri AKP hedefinde
AKP, oradan yüzde 1, şuradan yüzde 0.5; oradan 1000 oyla 1 milletvekili, buradan 5 bin oyla bir milletvekili daha minik hesaplar peşinde, tek başına iktidar torbasına seçmen devşirmeye çalışıyor.
Haa, bir nokta daha var: Kürt seçmen üzerine AKP’nin saldırısı bir süredir devam ediyor. Tabii Kürt aşiretler üzerinden.. Önceki seçimlerde HDP bu aşiretler üzerindeki yoğun çalışmasıyla, aşiretleri AKP’den koparmayı başarmıştı. Şimdi AKP tersine hamleler peşinde. Sonuç alır mı? Sencer Bey, tersine, en az yüzde 1 Kürt oyunun daha AKP’den kopacağını söylüyor.
Evet, durumu gözlüyoruz, AKP’nin torbasındaki başka balıkları merak ediyoruz! Umutsuz bir çaba mı yoksa oylarını koruma, biraz artırma uğraşısı mı, izleyeceğiz.
01 Kasım 2015 Erken Milletvekili Seçimi
07 Haziran 2015 tarihinde yapılan 25. dönem milletvekili genel seçimlerinde AKP’nin %40.87’lik oylarıyla TBMM’inde 258 sandalye sayısı AKP yöneticilerinde hazımsızlığa neden olmuş ve bu hazımsızlığı nasıl giderebilirime çare olarak, 01 Kasım 2015 erken milletvekili genel seçimleri kararı almışlardır.
Erken seçim kararı alınması AKP’nin Adalete, Demokrasiye, en önemlisi Türk Ulusunun iradesine ne denli saygılı olup olmadığını yurttaşlarımız görmüşlerdir. 01 Kasım 2015’te milletvekili erken seçiminde halkımızın sandığa
çok daha fazla sahip çıkarak gereğini yapacaktır.
Seçmen yurttaşlarımızın 08 Haziran – 01 Kasım 2015 arasındaki sürede ülkemizde yaşananları/yaşadıklarımızı saat saat düşünerek, sandıkta oylarını kullanacaklarını umut ediyorum.
Aksi;
– “Körlerin ülkesinde, tek gözlü insan kral olur.” (Desiderius Erasmus)
– “Elinde çekiç olan her şeyi çivi olarak görür.” (Maslow)
AKP oy rezervi olarak; MHP’den Sn. Tuğrul TÜRKEŞ’e, Saadet Partisi, Büyük Birlik Partisi ve de HDP’ye
OLTA atmıştır. AKP yöneticileri unutmasınlar ki; “Her HOROZ kendi çöplüğünde ÖTER.”
Oltaya ne kadar balıkların geleceğini 01 Kasım’da hep birlikte göreceğiz.
AKP, taşıma suyla değirmenin dönmeyeceğini görecektir. Atasözü “Kaynayan KAZAN kapak TUTMAZ”
Seçim uygun koşullarda yapılır ise; AKP %35’i bulursa “ALA” desin.
AKP’nin ağırlık merkezi kaymıştır, ne yaparsa yapsın NAFİLE…
05 Eylül 2015
Kubilay ÇEPE
Değerli dostumuz ve okurumuz Sayın Çepe’ye yazımıza yorumlarıyla katkı verdikleri içi teşekkür ederiz. Dileriz gelişmeler Sn. Çepe’nin öngördüğü doğrultuda olsun.. Biz de iyimseriz ve bu çizgimiz, erişebildiğimiz nesnel verileri bilimsel olarak irdelemeye dayalı.
Örneğin seçime katılım oranının her 1 puan artışının, AKP’yi sandıkta hemen hemen 1 puan (oransal olarak) gerileteceği çıkarımı matematiksel temellidir.
Ancak, Sn. Çepe hoşgörürlerse, buna “erken” seçim demeyelim. 4 yıllığına seçilen Parlamento hiç olmazsa “bir süre” olağan görev yapmış ve şu ya da bu nedenle süresini doldurmadan “biraz” öne alınarak “erken”seçime gidilmiyor ki!
Bu, tek adamın dayatmasıyla zoraki “yineleme” (tekrar) seçimdir ve siyasal yazında (literatürde) yerini alacaktır.
Bütün baskıcı (despot) rejimler benzer yolları izliyor; şaşılacak ama böyle! Sıkıştıkça baskıyı artırıyorlar ve bir sarmala dolanıyorlar.
Kısır döngü sürecinde yaptıkları ardışık ve giderek ağırlaşan hatalarıyla kendi sonlarını eytişimsel (diyalektik) olarak hazırlıyorlar. Bu rutinin dışına çıkacak zeka da Türkiye ufkunda, totaliter rejim özlemcilerinde görülmüyor. Ürkü (panik) egemen.. Ancak ülkeye faturası kanlı ve çoook ağır oluyor. İnsanlığın bebeklik dönemleri ne acı ki hala sürüyor.. Gelecek zamanlarda torunlarımız bizlere acı bir tebessümle bakacak zaman tunelinden.. Yığın İnsanlar deneme – yanılma ile geç ve güç öğreniyor. Öncü yüksek zekalılar da oran olarak büyük kitleleri özlenen hızda sürüklemeye yetersiz. Gene de, “Bu ilkellik dönemini nasıl daha hızlı aşabiliriz?” sorusuna yanıt aranmalı..
Sevgi ve saygı ile.
05.09.2015, Datça
Dr. Ahmet SALTIK
http://www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com