Cemaat’in sırları: Kim bu deccal??
Soner YALÇIN,
SÖZCÜ, 19.3.2015
Elimden geldiğince okur maillerini yanıtlamaya çalışıyorum.
Nazif Ak ile böyle tanıştık…
Tarih: 8 Ocak 2014.
Şöyle yazmıştı;
“Ben Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu ve bu alanda aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Fakültesi’nde Kelam Anabilim Dalı’nda yüksek lisans yapmış dinler tarihi uzmanıyım. Daha önce kimi yerlere, şimdiye dek hiçbir yerde yayınlanmamış olan ve yayınlandığında büyük ses çıkaracak nitelikteki bazı Nurcu belgelerini paylaşmak istediğimi beyan etmeme rağmen dönüş yapan olmadı. İlginizi çekerse…”
Böyle tanıştık ve hep yazıştık…
İki hafta önce elime bir kitap ulaştı;
- “Deccal Dindarmış/ Sırran Tenevveret.” (Kaynak Yayınları)
Yazarı Nazif Ak’tı; ve kitabı imzalayıp gönderme nezaketi göndermişti:
“Nihayet kitabımı sizin de teşvikiniz ve e-postalarıma büyük bir alçakgönüllülükle
geri dönüşlerinizden aldığım cesaretle bitirdim…”
Nazif Ak, 17 yaşında / 1977’de “daha iyi Müslüman olma” niyetiyle İstanbul/Alibeyköy’de Milli Selamet Partisi ve gençlik örgütü Akıncılar’a bağlandı. Tornacı İbrahim, Çuvalcı Osman, Ayakkabıcı Kastamonulu Hüseyin ile mahalle toplantıları yaptı sürekli. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra siyasi yoluna Refah Partisi’yle devam etti. “Hasan Aksay’ın Saraçhane’deki konuşmasında, İstanbul Belediyesi’nin binasını parmağıyla işaret ederek hedef gösterdiği anı dün gibi hatırlıyorum. Ne büyük bir idealdi. Ne ulaşılması zor bir hedefti. Oraya ulaşıldı sonuçta, ama orayı hedef gösteren temiz kişilikten uzaklaşıldı…”
Gezi Direnişi Nazif Ak’ı değiştirdi. “Geçmişimden utanmıyorum. Önemli olan, hangi oluşumun içine girdiğin değil, hangi insanlık değerlerini, ideallerini ne kadar dürüstlükle taşıyabildiğindir. Ben her zaman namuslu kalabildim, öyle olmasa burada / Gezi’de olmazdım…”
Cemaat sırları
“Sırran Tenevveret”….
Said Nursi’nin eserlerinde geçen ve Hz. Ali’ye atfedilen bir kavram. “Gizliliğe dikkat et; Cemaat dışında kimseye sır verme” anlamında.
Nazif Ak, başta Gülen Cemaati olmak üzere dinci yapıların sırlarını ortaya koyuyor
kitabında. Örneğin…
Bilmiyordum; “Şakalaşma adına birbirlerine ‘Keçeli’ diye seslenirler;
Said Nursi talebelerine böyle seslenerek takılırmış da ondan!”
Bilmiyordum; “Nurculukta ‘mübarek kişilerin üzerine sinek konmaz’ inancı vardır…
Fethullah Gülen’e sinek konmadığına inanırlar!..”
Bilmiyordum; “Namaz kılarken kısa kollu Kafkas tipi cübbe giyerler ve
başlarına sarık sararlar.”
Bilmiyordum; “Nurcular bol bol rüya görüp bunları anlatmakla övünürler…
Said Nursi bir rüyasının tabirini yaparak, sarıklı genç birinin çıkacağını ve Nurculuk hareketine büyük güç kazandıracağını öne sürmüştür… Nurcular, Fethullah Gülen’in o beklenen‘sarıklı genç’ olduğuna ikna edilmişlerdir…”
Bilmiyordum; “Osmanlı’ya ihanet eden İngiliz uşağı Şerif Hüseyin için Said Nursi’nin ağladığından söz edilir Nurcular arasında.”
Bilmiyordum; “Nurcular ‘cevşen’ adındaki Allah’ın isimlerini içeren dua kitabını,
halka bir şekilde muska gibi kabul ettirmişlerdir.”
Bilmiyordum; “İsmailağa Camii cemaati son zamanlarda ezan ve kametlerde ‘Allahu Ekber’ yerine Allah’ın isminin başındaki elif harfinin ince okunması mantığıyla
‘Ellahü Ekber’ şeklinde telaffuz etmektedir.” vs…
Tayyip hesabı
Gelelim kitabın adına; kim bu “Deccal”?..
Ebced/cifir; Arapça her bir harfe verilen sayıya göre, gelecek zamana dair haber verme/ bir gayp öğrenme faaliyeti…
Nazif Ak kitabında, Said Nursi’nin ebced hesabıyla Atatürk, İsmet İnönü ve Mareşal Fevzi Çakmak’a “deccal” diyebilmek için ne numaralar çevirdiğini tek tek ortaya koyuyor. Öyle ki, Atatürk için kimi zaman 321 kimi zaman 314 sayısını veriyordu!
Deccal’in çıkış tarihi olarak verdiği 1425 tarihi, aslında Mehdi’nin çıkış tarihiydi!
Said Nursi’ye göre, 2129’da kıyamet kopacaktı. Risale-i Nur’un bir başka yerinde ise, 1547 (2132), 1560 (2145), 1561 (2146) ve 1577 (2162) tarihlerinde kıyametin kopacağını belirtmişti!
Uydur uydurabildiğin kadar, yutan da yutuyor nasıl olsa!
Nazif Ak, din üzerinden Atatürk’e atılan tüm iftiraları, gerçekleri yazarak yobazların
yüzüne vuruyor.
Ve “madem” diyor, “deccal’in kim olduğunu merak ediyorsunuz, bir hesaplama da
ben yapayım.”
Başlıyor Said Nursi’nin metodunu kullanarak hesap yapmaya:
“Bir kişinin adının karşılığı 205 olsa; soyadının 1256 olduğunu kabul etsek, isimlerinin toplamı 1461 eder. Kendisine iyi, hayırlı ve hoş anlamında ‘Tayyiplik’ atfedilse, Tayyip sözcüğünün karşılığı da 31 olur. Fakat, iyi-hayırlı ve hoş anlamındaki bu isim, yolsuzluklarla anılıp adı temize çıkmamış birine yakıştırılmadığında, 1461’den 31 sayısını çıkarmak gerekir…
Bir kişi Tayyip ismine layık değilse 31 sayısının tersi 13 olur. Said Nursi, 13 sayısından da çeşitli anlamlar çıkarıp aslında 13 sayısı ile ‘kafir’ sözcüğünün 1300 olmasına gönderi yapıyor…
‘Beyaz Ev’ deccal’in yıkılacak mekanıydı o süslü sözlerde…”
Tüm ayrıntıları yazmayayım; filmin sonunu yazmak gibi olur;
meraklılar kitabı alıp okusun!..
Evet bu kitap… Gençliğinden başlayarak İslami çevrelerin içinde yer alan samimi bir Müslüman’ın, dinci iktidarın gerçek yüzünü ortaya döken çığlığı…
“Düne kadar tecavüz edecek eşek arayanların bugün bize ahlak dersi vermesi zoruma gidiyor…”
Ne mutlu ki hepimize…
Gezi Direnişi, Nazif Ak gibi namuslu-vicdanlı aydınları kazandırdı bize…
Emin olunuz arkası gelecektir; yeter ki dinci ile dindar arasındaki büyük farkı biliniz…
Her şey allak bullak oldu.Beyinlerimiz yikaniyor sagliksuz gidalarla zehirliyor cehalete mahkum ediliyor.Artik ne dogru ne yanliş karisti.Tek bildiğim yeni dunya duzeninde düzenimizin bozuldugu.tesekkurler
Deccal tüm peygamberlerin ümmetini uyardığı ve korkuttugu en büyük konu, fıtnedır. Ama esas deccal ile, esas deccalden önce çıkacak 30 küçük, öncü deccal ve ıslam deccalı sufyan birbirine karıştırılıyor, kavramlar net ve yerli yerinde anlatılıyor ve açıklanmıyor bu kadar ilahiyat fakültesi ne üretiyor. Fikir üretim yuvası kalmamis anadolulu en büyük eksikliği artık yunus emre, mevlana, hacı bayram, hacı bektas, aksemseddın gibi bilim adamı ve mütefekkir yetiştirmemesidir, bir ülkede düşünce biterse o ülke yokolup, yıkılır. Rusları ayakta tutan, güçlü bir ülke millet yapan sır her zaman her dönemde düşünce fikir ve bilim adamı yetiştiren bir coğrafya olmasinda yatar. Türkiye ise bilim ülkesi değil filim ülkesi olmuş, şaban gibi filim cevireceksin, bılımuretenler ise geçmişte deli raporu verilerek yurt dışına postalanmıstır, kansere ilaç buldum diyen dr özer e deli raporu vermişlerdi adam soluğu ıtalyada aldı ilaçlarda ıtalyan patenti ile yapmıştı. Sonra nasaya kaptırdıgımız beyinler v.s
tayyib isminin ibranice karşılığı D C C L ye tekabül ediyor…. yecüc mecüc ün ise KCK ve PKK ya tekabül ediyor… hadis bilgilerinizi ve de kuranı kerim bilgilerinizi gözden geçirerek taşları yerine oturtabilirsiniz…