E. Tuğa. Türker ERTÜRK : KİM BU İNSANLAR ??
Dostlar,
Türker Paşa ülkemizin çok önemli ve çok boyutlu bir başka sorununu daha,
çok özlü biçimde, kısa görsel ileti ile gündeme getirmekte..
Suriye’de emperyalizmin kanlı BOP planı kapsamında ülkenin parçalanması için
3 yılı aşkın bir zamandır apaçık iç savaş kışkırtılmış durumda.
Resmen açıklandığı üzere ülkemizde 950 bin Suriyeli sığınmacı var.
Bunların son derece sınırlı bir bölümünün uluslararası hukuk bağlamında yasal “Mülteci” statüsü kazanabileceğini biliyoruz. Ancak bu süreçte de ülkeye kabul edilen herkese mutlaka bir “geçici kimlik” verilmesi zorunluğu açıktır.
Özellikle güvenlik açısından bu olgu kaçınılmazdır. Bu insanların mutlaka temel verileriyle kayıt altına alınması ve başta Yerel Yönetimler olmak üzere zorunlu insancıl gereksinimlerinin karşılanması gerekir.
Bunca çok Suriyeli dilenci, başkent Ankara da dahi olmak üzere gözler önünde ise, temel zorunlu gereksinimlerinin karşılan(a)madığı akla gelen ilk olasılıktır.
Öte yandan, bu çok boyutlu sorunun salt Türkiye’nin üzerine yıkılmaması gereği de
her türlü savunmadan bağışıktır.. (“izahtan varestedir” demedik; “bunun yerini tutmuyor..” demedik.. Türkçe, “her türlü savunmadan bağışıktır” dedik.
İlk kez duyan gençler hiç yadırgamayacak.. Tutucu olanlar kendilerini sorgulamalı..)
1 milyon insanın birkaç yıldır temel gereksinimlerini karşılamak sıradan bir yük değildir. Uluslararası toplumun bu “yükü” hakçalık (hakkaniyet) bağlamında paylaşması gerekir.
Uluslararası dayanışma, adalet anlayışı… böyle davranmayı gerektirir.
UNRHC’nin (BM Mülteciler Yüksek Komiserliği) sorunu göğüsleyecek parasal gücü olmadığı nettir. Ancak bu örgütün de küresel kamuoyu oluşturma çabasında olması beklenir. Elbette kendiliğinden değil, Türk Dışişlerinin yoğun çabasıyla bu Örgüt,
böylesi bir işleve diplomatik olarak zorlanabilir, zorlanmalıdır.
Ortadaki çok ağır tablo, Uluslararası Toplum (International Community) için
ciddi bir sınavdır.
Ne var ki; BOP (Büyük Ortadoğu Projesi = Büyük İsrail) projesi amacıyla
Kuzey Afrika’dan Afganistan’a dek 24 ülkeyi kana bulayarak parçalamayı hedefleyenler ve uygulamaya koyanlar emperyalizmin ağababaları değil mi?
Göstermelik BM Güvenlik Konseyi kuşatma altında, vesayet altında değil mi??
Ne yazık ki Türkiye, R.T. Erdoğan yönetiminde Büyük ATATÜRK’ün
“YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ” ilkesinden saparak Ortadoğu’da
emperyalizmin kanlı ve aşağılık oyunlarına alet oldu, maşa oldu, ortak oldu, taşeron oldu!
Suriye’de iç savaşa taraf oldu, terör ihraç etti, silah yolladı, isyancılara sağlık hizmeti
ve her türlü legal – illegal lojistiği sağladı. Hatta kimyasal silah için bile olaylara bulaştı.. Masum onbinlerce insan öldürüldü, onbinlerce masum kadının ırzına geçildi..
- Türkiye’nin eli, AKP hüneriyle olağanüstü kirli ve kanlıdır.
Başımıza bu ağır sorunlar, Davutoğlu’nun “harika” (!) dış politikasıyla geldi.
“SIFIR SORUN” politikası “SIFIR KOMŞU – HEP DÜŞMAN” ile sonuçlandı.
Türker Paşa’nın sorusunun yanıtı, biraz uzun da olsa böyledir..
Zararın neresinden dönülürse kârdır. Türkiye bu bataktan kendini çekmelidir.
Ama AKP ve RTE bu görevler içini bu misyon için pazarlıkla göreve koşulmadılar mı?
Büyük ATATÜRK’ün 12 yıl kesintisiz Dışişleri Bakanlığı yapan tıp doktoru
Dr. Tevfik Rüştü Aras temel ilkeyi koymuştu :
- “BİZİM DIŞ POLİTİKAMIZ BASİT ve DOĞRUDUR.
HERKESLE DOSTLUK KURMAK İSTERİZ.
AMA HİÇ KİMSEYLE İTTİFAK KURMAYIZ ve BLOKLAŞMAYIZ.”
Dinciler, ülkemizi ele geçirmek ve şeriat devletine dönüştürmek üzere hedefe
öyle kilitlenmişler ki; her şey, ama her şey bu yolda mübah.. Ülkeye ve halkımıza
çoook yazık ediyorlar.. Bu gidişle 2023’te ellerinde Anadolu’den ve Anadolu halkından
bir şey kalmayacak..
Sevr artığı 1/3 Türkiye ve orta Anadolu’da yaklaşık 10-15 milyon nüfus..
Bu arada Türk Ulusu’nun bu hazin ve lanetli tabloya izin vermeyeceğini
ve Ata’sından kutsal emanet Cumhuriyeti sonsuza dek yaşatacağını,
tersine misyon üstlenenlerden de hesabını soracağının altını çizerek belirtmek isteriz..
Sevgi ve saygı ile.
01 Temmuz 2014, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net