Prof. Dr. Ümit Özdağ
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/guneydogu-pkkya-direniyor-30400yy.htm, YENİÇAĞ Gazetesi, 11.4.14
30 Mart 2014 yerel seçimlerinin en önemli sonuçlarından birisi, Güneydoğu Anadolu’da BDP’nin aldığı oyların % 51.6’da kalması olmuştur.
2011 seçimlerinde % 51.4 olan BDP oyları ancak % 0.2 artmıştır.
Oysa Öcalan, 30 Mart’ın seçim değil de demokratik özerklik için referandum olduğunu ilan etmişti. Öcalan’ın bu seçimlerde BDP için belirlediği oy hedefi % 80’di. BDP/PKK’nın müzakere sürecinin başlamasından sonra Güneydoğu Anadolu’da belediyeler ve KCK eli ile adeta devlet gibi davranmaya başladığı göz önünde tutulur ise Öcalan’ın belirlediği hedefe ulaşılamasa bile % 65 dolayında bir oy ortalaması yakalaması mümkün görünüyordu.
Seçimlerden önce ve sonra Güneydoğu Anadolu’ya egemen olan manzarayı gözlerimizin önüne getirelim. Müzakere sürecinde AKP Hükümetinin PKK’yı muhatap alması ve PKK’nın meşrulaşması, devlet yanlısı insanların devlete olan inancını ve güvenini sarsmıştır.
Devletin kendilerini PKK’nın insafına terk edeceğini düşünen devlet yanlısı aşiretler, büyük korucu aileleri bile PKK’ya yaklaştılar. Polisin karakollarına ve askerin kışlalarına çekildiği bir Güneydoğu Anadolu’da halk tümden PKK/BDP’nin
etki alanına bırakılmıştı. Diyarbakır, Hakkari ve Şırnak’ta PKK kent merkezlerinde beton sığınaklar oluşturmuş. Özellikle bu üç kentte PKK yanlılarına silah dağıtılmış.
PKK, “Medya savunma alanları” adını verdiği kurtarılmış bölgeler oluşturmuş ve
bu bölgelere yaklaşan askeri birliklere ateş açılıyor.
PKK, şehirlerin yanlarında sözde şehitlikler oluşturmuş ve 24 saat kalaşnikoflu PKK’lılar saygı nöbeti bekliyorlar.
Sosyal alanlarda da PKK’nın egemenliği görülüyor. PKK kadın haklan savunucusu olmuş, karısını döven erkeklere para cezası, eşinden uzaklaştırma cezası vererek kadınların gönlünü alıyor. BDP adalet komisyonları davalara bakıyor.
Belediyeler aracılığı ile güçlü bir iş ve ekonomik çıkar ağı oluşturulmuş durumda. PKK/BDP devlete yakın olan büyük ailelere, korucu aşiretlerine BDP’ye katılmalan için baskı yapıyor ve bu baskıya boyun eğen ailelerin BDP’ye katılımları reklam ile duyuruluyor. 30 Mart seçimleri öncesinde Güneydoğu Anadolu’daki durumu
en hakim şekilde bu kelimeler ile izah etmek mümkündür.
Bu somut koşullar BDP /PKK’ nın bir oy patlaması yapacağı beklentisini PKK yandaşlarında oluşturduğu kadar PKK’ya karşı olan çevrelerde de doğurmuştu.
Bunca baskıya karşın BDP’nin oyunda ciddi bir artış olmadı. Gerçi BDP iki ili daha kazanarak, BDP’nin belediyeye sahip olduğu belediye sayısını artırdı ancak istediği sonuca ulaşamadı.
- Bir anlamda Güneydoğu Anadolu’dan “demokratik özerkliğe hayır” çıktı.
Devletin kendisini bu derecede yalnız bıraktığı bir ortamda Güneydoğu Anadolu’da seçmenin küçümsenmeyecek bir bölümü devlete ve millete, AKP iktidarına karşın sahip çıktı.
AKP dışında CHP ve MHP’nin bu sonuçları çok ciddi bir şekilde okuması gerekmektedir.
- Özellikle CHP‘nin Güneydoğu Anadolu’da PKK ağzı ile konuşan politikacılar ile siyaset yapmak yerine Türkiye Cumhuriyeti’ nin kuruluş ilkelerine sahip çıkan, inanan insanlar ile siyaset yapmaya yönelmesi doğru bir başlangıç olacaktır.
Doğal ki hemen sonuç almak olanaklı değildir. Ancak ısrarlı ve planlı bir çalışma muhakkak sonuç alacaktır.
AKP’nin insanlarımızı PKK’nın insafına terk ettiği bir dönemde bu insanlar
PKK’ya karşı direnirken, MHP’yi ve Atatürk’ü hatırlayan bir CHP’yi yanlarında bulurlar ise büyük güç alacaklardır. Unutmayalım, Büyük Birlik Partisi‘nin
Güneydoğu Anadolu’da aldığı oyların incelenmesi çok öğretici olacaktır.
CHP’nin iktidar ortağı olduğu dönemde; Dört bin köyde İKİ MİLYON İNSANIN EVİNİ YAKTIKTAN, DÖRT BİN KÖYÜ HARİTADAN SİLDİKTEN sonra CHP Atatürk’ten söz ederek Güneydoğu’da etkili olacakmış…
“O köyleri biz yakmadık Apo yaktı!.. O altmış bin insanı biz öldürmedik, Apo öldürdü…” diyen akıllıları kimse duymak ve görmek istemiyor…
NASILSA HEPSİNİ GENE YAPACAK DİYE ölü sayısını yüz bine, iki yüz bine çıkaracak çözümleri artık Türkiye’de kimse istemiyor… Doğu ve Güneydoğu’da hiç kimse istemiyor…
Dört bin köyde iki milyon insanın evi yakıldıktan 60 bin insan öldükten sonra, Türkiye’nin kuruluş ilkeleri de kimsenin umurunda değil…
Rıza bey,
Birkaç madde halinde Güneudoğu – Kürtçülük sorunu çözümü için “NET OLARAK” ne istediğinizi yazar mısınız?
Sevgi ve saygı ile.
16 Nisan 2014, Ankara
Dr. Ahmet Saltık
http://www.ahmetsaltik.net
Ahmet bey,
Sizin sitenizde, 2000-2007 yıllarına kadar ve ölü sayısının 30 bin civarında olduğu dönem için; “KÜRT MESELESİ NASIL ÇÖZÜLÜR, PKK NASIL ORTADAN KALKAR,” başlıklı bir yazıda anlatılmıştı.
Bugün 2014 yılında ve 60 bin kişi öldükten sonra daha radikal tedbirlerin alınması gerekmektedir.
“Devlet Adam Öldürmez!.. Katliam ve soykırım yapmaz…”
“Devlet köy boşaltmaz, kendi vatandaşı iki milyon insanın evini yakarak dört bin köyü haritadan Silmez!..”
ŞİMDİYE KADAR bu biçimlerde İHLAL EDİLEN, DEVLET OLMANIN TEMEL ŞARTLARINI YERİNE GETİRİLMESİ yapılması gereken ilk iştir.
Sonra DEVLETE KARŞI İŞLENMİŞ, bütün SUÇLAR İÇİN GENEL AF Çıkarılması gerekir!..
Size gönderdiğim Anayasa Anlayışına uygun Yeni bir Anayasa…
Bevlet Başkanının, BAŞKAN SEÇİCİ DELEGELER TARAFINDAN SEÇİLDİĞİ Tam Başkanlık Sistemi;
Cumhuriyet Senatosu, Temsilciler Meclisi, Cumhuriyet Ordusu, Polisi, Bürokrasisi, Yargısı…
Türk Milleti’nin yerine; TÜRKİYE ÖZGÜR VATANDAŞLAR BİRLİĞİNİN KABUL EDİLMESİ…
Ve Devletin 1895’teki ilk Ermeni katliamdan başlayarak, YAPTIĞI BÜTÜN KATLİAM VE SOYKIRIMLARDAN DOLAYI BÜTÜN VATANDAŞLARINDAN ÖZÜR DİLEMESİ…
Evet… Ahmet bey, “terörle müzakere değil, mücadele yapılmalıdır!..” diyerek ve “NASILSA HEPSİNİ APO’YA YÜKLERİZ…” lafasıyla yeniden katliamları, köy ve ev yakmaları savunmakla artık bu meseleyi çözemezsiniz!..
BÖYLE BİR ATATÜRKÇÜLÜĞE, BÖYLE BİR MİLLİYETÇİLİĞE, BÖYLE BİR VATANSEVERLİĞE OY VERECEK “Soyut Türk Milleti” ise yok…
Anlamanız dileğiyle saygılar…