SEÇİMİ DEMOKRASİ Mİ KAZANDI ??
Onur ÖYMEN
“Seçimi demokrasi kazandı” demek isterdim ama maalesef bunu söyleyecek durumda değilim.
Çağdaş demokratik ülkelerdeki seçimlerle kıyasladığımız zaman Türkiye’nin
önemli eksikliklerinin olduğunu görüyoruz. Basın özgürlüğü başta olmak üzere
çağdaş demokrasinin koşulları maalesef Türkiye’de mevcut değil.
Türkiye demokrasi sıralamasında dünya ülkeleri arasında 89. sırada geliyor.
Basın özgürlüğünde 154. sıradayız; basına yapılan baskılar had safhada.
Seçim harcamalarında hiçbir sınırlama yok.
Oysa çağdaş demokrasilerde böyle değil.
Oyların sayımı sırasındaki elektrik kesintileri dikkat çekici.
Geçen yerel seçimlerde de böyle olmuştu. Bütün bu ögeler dikkate alındığında demokratik ülkelerin standardına uygun bir seçim yapıldığını söyleyemeyiz.
Türkiye laik bir demokrasi. Laik demokrasilerde din ögesinin siyaset malzemesi yapılmaması lazım. Maalesef Türkiye’de hem iktidar hem de iktidarın hedef aldığı
kimi kesimlerce bu seçimlerde din ögesi ön plana çıkartıldı. Bu da çağdaş,
laik demokrasiye yakışmayan bir durumdur. Ne var ki, bütün siyasal partiler demokrasiyle bağdaşmayan bu hususları bilerek seçime katılmışlardır.
“Bu koşulllar düzeltilsin de seçimlere öyle gidilsin.” diyen olmamıştır.
Türkiye’de siyaset, 4 yıl önce kimi yasa dışı yollardan CHP’ye yönelik komplolarla yönlendirilmiştir. Bunun seçimleri ne ölçüde etkilediğini de değerlendirmek gerekiyor. Son olarak ortaya çıkan bilgilerin ve belgelerin ışığında yapılan komplonun
hukuksal ve siyasal sonuçları olacak ve bu sonuçlar siyasetin yeniden yapılanmasına katkı sağlayacaktır.
Somut sonuçlara gelince; cumhuriyet tarihimizde daha öne örneği görülmemiş ölçüde yıpranmış olan bir iktidara karşı, üstelik ekonomide de iyiye doğru gidişin görülmediği bir dönemde muhalefet maalesef iktidarın yaklaşık 15 puan gerisinde kalmıştır.
İktidar muhalefete karşı önemli bir avantaj sağlamıştır. Bu gerçeği gizlemek olanaklı değildir. Bu çok düşündürücüdür.
Şimdi yapılması gereken şey; iktidarın ve muhalefetin toplumdaki gerilim havasına son verip, daha yumuşak daha uygar ilişkiler düzenine geçmeleri olmalıdır. Seçimlerden sonra halkın beklentisi korku imparatorluğunun sona erdirilmesi,
basının özgür ve yargının bağımsız duruma getirilmesidir.
Seçimlere katılan bütün partilerin de kendi içlerinde kapsamlı bir değerlendirme yapmaları, nerede hata yapıldığını saptamaları gerekiyor. Partilerin söylemlerini de gözden geçirmeleri gerek. Kimi muhalefet partileri mütedeyyin vatandaşların desteğini kazanmaya yönelik bir söylem geliştirdiler. Ancak bunun somut sonuç verdiği görülmedi. Örneğin Konya’da ve Kayseri’de bu söylem seçim sonuçlarını etkilemedi.
Aynı biçimde terör örgütüyle görüşme sürecinin desteklenmesi güneydoğudaki oylarda artışa yol açmadı.
Şimdi siyasal partilerin bu vb. durumları serinkanlılıkla gözden geçirmeleri ve
kendileri açısından gerekli kararları almaları gerekmektedir.
Bu kararlar belli olduktan sonra bütün partililerin ve partiye gönül veren vatandaşların tavırlarını ortaya koyması beklenecektir. Bu tavır siyasetin geleceğinin belirlenmesinde etkili olacaktır.