Türkiye’nin Yönetsel Yapısı ve Seçim Yasası
Prof. Dr. Ali Ercan
Değerli arkadaşlar,
İstanbul Yüksek Ticaret / Marmara Üniversitesi, İİBF Mezunlar Derneği Ankara Şubesi ile Ankara Barosu’nun 28 Şubat 2014 günü ortaklaşa düzenledikleri
“Türkiye’nin idari yapısı ve Seçim Kanunu” konulu Panel yoğun ilgi gördü.
Ankara Barosu konferans salonunu dolduran kalabalık bir izleyici kitlesi önünde
ve Sabri Tümer yönetiminde gerçekleştirilen Panel’de İzmir Milletvekili
Prof.Dr. Birgül Ayman Güler, Türkiye Ziraat Mühendisleri Odasını temsilen
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Bülent Gülçubuk
ve ADD Bilim Kurulunu temsilen ben birer konuşma yaptık.
Prof. Güler son yıllarda ard arda çıkarılan yasalarla
– Türkiye’nin Ulus Devlet yapısının sistematik bir şekilde nasıl kırıldığını,
– Etnik bölücülerin istekleri doğrultusunda ve Küresel sömürüye daha da açık
bir yapıya dönüştürülmesi amacıyla merkezi yönetimin başat yetkilerini
yerel yönetimlere devreden yasaların çıkarılışını
– ve bunlara karşın Muhalefetin başvurularına karşın Anayasa Mahkemesi’nin
nasıl seyirci kaldığını örnekleriyle anlattı.
Prof. Gülçubuk, son çıkarılan belediye yasası ile yüz binlerce dönümlük
verimli tarım alanlarının nasıl ranta açıldığını, Toprak ve Su gibi temel
Yaşam kaynaklarımızın kamunun elinden alınarak Türkiye’nin nasıl bir yaşamsal
sorun ile karşı karşıya bırakıldığını çarpıcı örnekleriyle anlattı.
Ben de tüm bu sıkıntıların ve yakınılan sosyo-ekonomik sorunların üstesinden,
yine de Ulus-Devlet yapımızı, yani Ulusun birliği, Ülkenin bütünlüğünü gözeten
bir Demokratik rejim içinde kalınarak gelinebileceğini anlattım.
Temiz, saydam ve adil bir seçimi kazanarak Ülkeyi yönetmek yetkisine sahip olmak gerekliliğini vurguladım.
Eldeki seçim yasamızın maalesef bu beklentilere yanıt veremeyecek ölçüde yanlışlıklarla dolu olduğunu, çarpık bir mantıkla kurgulandığını, seçimlerden örnekler alarak anlatmaya çalıştım. Çağdaş demokratik Ülkelerde benzerine rastlanmayan düzeyde
– “%10 Baraj”,
– İlleri “bağımsız eyalet” gibi gören bir mantıkla, “her İl’e otomatik +1 MV tahsisi”
ve
– yönetimde istikrar için oransal sonuç vermeyen (A.S. Temsilde adalet sağlamayan!) “d’Hondt sayım sistemi”
gibi kısıtlarla sandıkta üç bir yandan kıstırılmış ulsal iradenin yönetime
adil yansımadığının matematik kanıtını ortaya koymaya çalıştım;
sonuçta özetle şunları söyledim;
“Eldeki seçim yasası değiştirilmediği ve en azından bu üç kısıt kaldırılmadığı sürece, %35 üzerinde oy alan 1. konumdaki bir Parti 2015 seçiminde de tek parti iktidarını sürdürecektir ve bizler burada ‘havanda su dövmüş’ olacağız.
Başta CHP olmak üzere muhalefet Milletvekilleri ne yapıp, ne edip önümüzdeki
1-2 ay içinde AKP milletvekillerini de yakın markaja alarak, bu yasanın çıkarılmasını sağlamalılar.
Seçmen kütüklerinin şeffaf, denetlenebilir oluşu, parmak boyamak yöntemi vs. güvenlik önlemleri de unutulmamalıdır.
– “Her İl’e otomatik +1 MV” kuralı kaldırılmalı,
– d’Hondt sayım sistemi yerine “Ulusal artıklı (Milli Bakiyeli) Oransal Sayım” sistemi getirilmeli,
– “Seçim barajı %5”e indirilmelidir. Muhalefetin öncelikli ve en önemli görevi budur”
Değerli arkadaşlar,
Bu söyleşimin yansılarını ve notlarını ekte gönderiyorum.
Seytan_Ucgeninde_Demokrasi_Oyunu.æ_28.2.14
Sevgilerimle. æ
Sayın Saltık, söyleşinin metin kısmı unutulmuş.. ola ki okumak isteyen olur.