İn aşağı ve bir deve bekle!

 

Dostlar,

İnternette dolaşan “Ders” gibi anlatı.. (anekdot..)

DERS
ANKARA’da sakallı, şalvarlı mollanın biri taksiye biner.
Yerine yerleşince sürücüye,

  • “Radyoyu kapat. dinimizde müzik yasaktır.
    Peygamber döneminde Batı Müziği yoktu; tabii radyo da  yoktu…

Sürücü kibarca radyoyu kapatır; arabadan iner; adamın kapısını açar…
“İnin” der.

Sakallı sürücüye sorar:

“Neden?”

Sürücü yanıtlar:

“Peygamberin döneminde taksi de yoktu; İn aşağı ve bir deve bekle!”

İn aşağı ve bir deve bekle!” hakkında bir yorum

  1. Rıza GÜNER

    DİYANET, OSMANLI’DA YAPILAMAYANI YAPMIŞ, YEZİD VE HARUN REŞİT EFENDİSİNDEN SONRA 15-18-05-2002 ‘DE İSTANBUL’DA 3. ENGİZİSYONU TOPLAMIŞTIR..

    Diyanetin topladığı Engizisyon kararlarına göre; Sünni Dinadamları ve müridleri Taksiciye “müziği kapat,” diyebilir, ama taksici kimseyi Molla diye aşağılayamaycağı gibi, “taksiden in, deve bekle” diyemez.

    Herhangi bir kişi, Sünni bir din adamına , din adamının halife ve müridlerine, “taksiden in, deve bekle,” gibi hakarette bulunursa; Sünni din adamı ya da halife ve müridleri, o kişiye, “senden başka deve yok,” deyip, hakaret eden kişinin sırtına binebilir ve hakaret eden kişiyi, elinden gelen başka bir yolla daha kötü rencide edebilir.

    Cumhuriyet döneminde dünyanın en büyük Halifelik Örgütleri kurulmuş, dünyanın en büyük Halifeleri yetişmiştir. Halifeler ve Halifelik örgütleri, çok seçkin adamları ve çok seçkin aydınlar, çok seçkin yönetici kadrolar ve pek çok lider yetiştirmişlerdir.

    Buna karşılık Osmanlı’nın yetiştirdiği seçkin entegre subay sınıfı ve batılı düşünceleri benimsemeye hazır seçkin aydınların nesli kurumuş; Türkiye aydın, düşünce ve fikir adamı, yönetici kadrolar ve entegre subay sınıfı ve liderlik yapabilecek kişiler yetiştirememiştir.

    Yukardaki hikayeyi uyduran kişi, belli ki, gerçek bir Sünni din adamıyla karşılaşmamış, Sünni din adamlarına Molla denilmediğini bile öğrenememiştir. Bu hikayeyi olmayan zekasıyla kendi uydurmuş ve müzik dinlemeyen bir din adamın “taksiden in deve bekle,” diyebileceğini, Sünni din adamının da buna kuzu kuzu razı olacağını hayal etmiştir.

    Yukardaki hikayeyi uyduran kişi, Sünni din adamlarının Türkçe Ezanla, Türkçe İbadetle, Türkçe Kur’an’la ve Türk İslamıyla Cumhuriyetçileri kandırdıklarını, Diyanet İşleri Başkanlığı adıyla Laik Cumhuriyet içinde örgütlendiklerini, sözde Devrim Kanunlarıyla Devlet ve toplum üstünde Engizisyon baskısı kurduklarının farkına bile varmamıştır. Hala, din adamlarını gerici kendini ilerici sanmaktadır.

    Oysa Cumhuriyet, Atatürk’ün İlke ve İnklaplarıyla sınırlı kalmıştı. Atatürk öldükten sonra, bunların ilerici olan özünden de vazgeçmiş ve 1950’li yıllarda, emperyalizmin istediği biçimde Emperyalizmin yanında; sosyalizme, ilericiliğe ve Aleviliğe düşman bir siyaseti kabul etmiş ve yalnızca sünni din adamlarına göre olan bir sözde ilericiliği kabul etmiştir. Ancak zamanla, Sünni din adamları, Cumhuriyet’in sözde ilerci, sözde Laik kadrolarını yenilgiye uğratmışlar ve onların borularını ellerine vererek tarihin çöp kutusunda yer göstermişlerdir.

    Ama, Cumhuriyet’in sözde ilericileri ve sözde Laikleri, böyle hikayeler uydurmakla başbaşa kalmışlar ve zerre kadar dünyadan haberleri ve ilericilikleri kalmamıştır.

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir