Türker Ertürk : MUAVENET-İ MİLLİYE

Em.. Amiral Türker Ertürk

Türker Ertürk

MUAVENET-İ MİLLİYE

Muavenet-i Milliye Osmanlı Donanması’nda 1910-1923 arasında hizmet etmiş olan 74 m boyunda ve 765 ton ağırlığında bir torpidobottur. Çanakkale Savaşı esnasında 13 Mayıs 1915’Te İngiliz Kraliyet Donanması’nın 120 metre boyunda ve 13.160 ton ağırlığında olan HMS Goliath’ı Morto koyunda torpilleyerek batırması ile ünlüdür.

Muavenet yardım, Muavenet-i Milliye ise Milli veya Ulusal yardım anlamına gelmektedir. Osmanlı Donanması’nın güçlendirilmesi için parasal destek sağlanması amacıyla İstanbul’lu 28 işadamının öncülüğünde kurulan ve faaliyetlerini tüm yurda yayan “Donanma-i Osmani Muavenet-i Milliye cemiyeti“ halktan topladığı yardım paraları ile aldığı ilk gemiye Muavenet-i Milliye adı vermiştir.

Türk Deniz Kuvvetleri’nde daha sonra envantere giren üç gemiye daha bu ilk geminin yarattığı ün nedeniyle Muavenet adı verilmiştir. 2. Muavenet 1939’da İngiltere’de yaptırılır fakat II. Dünya Savaşı’nın başlaması nedeniyle İngiltere gemiyi alıkoyar ve savaşta HMS Inconstant adıyla gemiyi kullanır ve savaş sonrasında Türkiye’ye verir. 2. Muavenet 1946-1960 arasında Türk Deniz Kuvvetleri’nde hizmet verir ve sonrasında hurdaya ayrılır.

3. Muavenet 1942’de Amerika’da inşa edilir, USS Gwin adıyla ABD Deniz Kuvvetleri’nde görev yapar ve 15 Ağustos 1971’de Türkiye tarafından satın alınır. 3. Muavenet 1992’de ABD uçak gemisi Saratoga tarafından vurulur aynı yıl hurdaya ayrılır.

4. Muavenet 1972’de Amerika’da inşa edilerek denize indirilir, USS Capodanno adıyla ABD Deniz Kuvvetleri’nde görev yapar ve 1993’de Türkiye’ye verilir. Bu gemi de geçtiğimiz ay, yaklaşık 20 yıl görevden sonra hurdaya ayrılır.

Bugünkü yazımızda size 2 Ekim 1992’de Display Determination-92 (Kararlılık Gösterisi-92) adlı NATO tatbikatı sırasında Ege’de ABD uçak gemisi Saratoga’nın ateşlediği 2 adet Sea Sparrow hava savunma füzesiyle kahpece vurulan 3. Muavenet’ten bahsedeceğiz.

Olay gece yarısı yeşil periyot olarak adlandırılan tatbikat dışı dinlenme bölümünde meydana geldi. Her iki füze de geminin kalbi sayılabilecek köprüüstü ve SHM (Savaş harekat Merkezi) gibi yerlerin yakınına isabet sağladı. Saldırı sonucunda 5 şehit ve 22 yaralı verdik.

Olay anında Saratoga ve Muavenet Ege’de Saroz Körfezi yaklaşma sularındaydılar. Bildiğiniz gibi Ege’nin her iki tarafı NATO müttefikleriyle (Türkiye ve Yunanistan) çevrilidir. Ayrıca çevrede tatbikatı veya ABD gemilerini yakından izleyen Rus ve Çin gemileri mevcut değildir. Bunun anlamı Saratoga dahil ABD gemilerinin yüksek hazırlık durumunda ve tetikte olmasını gerektiren herhangi bir durum yoktur.

Sea Sparrow, satıhtan havaya atılan 19 km menzile sahip, 231 kg ağırlığında, 3,6 m boyunda ve yaklaşık 170 bin ABD doları maliyete sahip yarı aktif radar güdümlü bir füzedir. Sea Sparrow, bir hava savunma füzesi olmasına rağmen satıhtan satıha yani suüstü hedeflerine de atılabilme özelliğine sahiptir.

Sea Sparrow füzesini atabilmek, tek bir kişinin tabancayı eline alıp ateşlemesi gibi kolay bir şey değildir. Yine bu füzenin fırlatılabilmesi SHM’de vardiya tutan bir subayın kolunu ateşleme düğmesine yanlışlıkla çarpması açıklaması ile de izah edilemez. Füzenin kaza ile ateşlenebilmesinin önüne geçebilmek için sistem çok sayıda güvenlik önlemi içermektedir. Füzeyi başarı ile ateşleyebilmek için 6 aşamadan geçilmesi ve gemi komutanın onayının alınması gereklidir. Ayrıca füze at ve unut (fire and forget) türü bir güdümlü mermi değildir. Füze ateşlendikten sonra hedefini vurabilmesi için bilgiye ihtiyacı vardır. Bu nedenle atan geminin hedef gemisini (Muavenet) radarla aydınlatması gereklidir.

Sonuç olarak olayın kaza olmasının olanak ve olasılığı yoktur. Kaza olma şansı bir milyonda bir bile değildir. Ama ABD bu bir kazadır dedi!

Muavenet kasten, isteyerek, bilerek ve planlanarak vurulmuştur.

ABD bu olay ile Türkiye’ye mesaj vermek istedi. Birincisi stratejik olanı;

“Soğuk savaş dönemi sonrası liderliğimde yenidünya düzeni kurulmaktadır. Farklı yol arama kıpırdanmalarının farkındayım. Kayıtsız ve şartsız izlemen gereken yol benim gösterdiğimdir.”

İkincisi ise güncel bir sorunla ilgiliydi ama sonuçları itibarıyla bu da stratejikti.

“Çekiç gücün Türkiye’deki varlığı ve yapacağı görevler benim için yaşamsal öneme sahiptir. Engellenmesi kabul edilemez. “

ABD Muavenet’i vurarak yakıcı ve yıkıcı gücünün küçük bir örneğini vermişti. Sonrasında da Muavenet’e karşılık 8 Knox sınıfı firkateyni Türkiye’ye çok ucuza vererek havucu da göstermişti.

ABD, kurguladığı yenidünya düzeni içinde Ortadoğu’yu yeniden şekillendirecekti.

Bunun için Türkiye’yi yitirmemek ve iliklerine dek kullanmak yaşamsal önem taşıyordu. Bölgede 2. bir İsrail olması planlanan kukla Kürt Devleti’nin oluşumu için “ Çekiç güç “ çok önemliydi.

Temmuz 1991’de göreve başlayan İncirlik ve Pirinçlik’te konumlanmış 77 uçak ve helikopter ile Amerikan, İngiliz, Fransız 1862 kişiden oluşan “Çekiç güç“ ün Türkiye’den çıkarılması asla ve asla kabul edilemezdi.

Görünürdeki amacı Saddam Hüseyin’in olası saldırılarına karşı Irak’ın kuzeyinde bulunan Kürtleri korumak olan ama esas amacı Irak’ı bölmek ve bölgede Kürt Devleti kurmak olan “ Çekiç güç “ ün görev süresi TBMM’de uzun ve sert tartışmalardan sonra 24 Aralık 1992’de 6 ay uzatıldı. Bu uzatmalar 2003’e dek sürdü.

Türkiye’de ABD’nin “Sopa ve havuç“ iletilerini alanlar alamayanları bugüne dek ikna etti ve ülkemizin çıkarına farklı bir yol izlemek isteyenleri bastırdı, ezdi ve zindanlara attı.

İşte geldiğimiz yer burasıdır.

Ne yazık ki, bu toprakların siyasetçisi ve bu toprakların komutanları olmak
zor zanaattır.

Saygılar sunarım.

İLK KURŞUN, 6.10.12
İLK KURŞUN’A ABONE OLMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir