YARGIY-MIŞ, YARGITAY-MIŞ, YARGILA-MIŞ
Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE
Değerli yazar ve bilim insanı Doğan CÜCELOĞLU’nun çok sevdiğim bir tanımlaması vardır.
MIŞ GİBİ yaşam diye özetlenebilir.
Özel yetkili İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yargılaması tam da öyleydi. Kararlıydı.
Verilen özel yetkiyi en iyi şekilde kullanacaktı. Kullandı.
Usul, esas,hukuk, vicdan, insan hakları, CMK, TCK, AİHM ne varsa ayaklarının altına aldı.
BOP Eşbaşkanlığı ve Cemaatin isteklerini tam yerine getirdi.
Yargılıyor-muş gibi yaptı.
Sonuç baştan belliydi.
Heyetin davranışları da sonucun göstergelerinden biriydi.
Yargıy-mış gibi yaptı. O kadar yapmacıktı ki, kimseyi inandıramadı.
YARGITAY’DAN BEKLENEN
Gerekçeli karar Yargıtay’a geldiğinde de beklenti yüksek değildi.
Çünkü 12 Eylül 2010 referandumu sonunda Yargıtay’ın yeniden yapılandırılması ile
özel yetkili mahkemelere benzetildiği biliniyordu.
Her şeye karşın son ana kadar yüksek yargıya olan güvenimizi yitirmek istemedik.
Yılların yargıçlarının siyasetin etkisi ile karar vermeyebileceği umudumuzu
korumaya çalıştık.
Hepsi boş çıktı.
Yargıtay da Yargıtay-mış gibi yaptı.
Yargılıyor-muş gibi yaptı.
Yargıla-mış gibi karar verdi.
ÜST YARGI FARKI
Tebliğnamede beraati istenenlere biraz daha ekleme yaparak sanki daha duyarlıy-mış, titiz-miş, incele-miş gibi yaptı.
Böylece suçu ile suçsuzu ayır-mış gibi görünmeye çalıştı.
Tam bir kandırmacadır. Ne suç, ne kanıt ne de suçlu vardır.
Aynı konumda (Harp Akademisi öğrencisi, öğretim üyesi vb.) olup serbest bırakılan, bırakılmayan vardır.
Kavun-karpuz seçer gibi insan seçilmiştir.
Ne üst mahkeme duyarlılığı, ne özen, ne üst düzey hukuk ne de adaletin zerresi ortalıkta yoktur.
KARAR VERME ZAMANI
Şimdi karar verme zamanıdır.
Türk yargısının bitişi bu kararla ilan edilmiştir. Kesinleşmiştir.
BOP Eşbaşkanlığı yargısı ile adalet sağlamak olanaksızdır.
Bağımsız-tarafsız yargı yeniden teşkil edilene kadar mücadele sürdürülecektir.
Bu mücadele aynı zamanda Cumhuriyetimizi, ülkemizi, birliğimizi kurtarma mücadelesidir.
Bu mücadele bir meydan savaşıdır.
Cumhuriyet ve karşı devrimin savaşıdır.
Savaşanlara alkış tutarak, dua ederek, uzaktan el sallayarak, “gönlüm seninle,
aferin sana” diyerek savaşın kazanılmasına katkı sağlanamaz.
Herkes doğru konumda yerini almalıdır.
Hemen şimdi.