Musul’daki rehine krizi. ve terörle mücadele hakkında düşünceler
Onur ÖYMEN
Biraz önce Halk TV’de Semra Topçu’nun programına telefonla katılarak
Musul’da yaşanan diplomatlarımızın ve şoförlerimizin rehin alınması olayıyla
ilgili olarak özetle şunları söyledim:
Şimdi birinci önceliğimiz rehin(e)lerimizin kurtarılmasıdır.
Bunun için gereken her şey yapılmalıdır. Şu anda yürütülen aracılı temaslar
sonuç vermezse öbür seçeneklere de başvurulması için hazırlıklı olunmalıdır.
Soruna daha geniş pencereden bakıldığında sorulması gereken soruların başında diplomatlarımızın niçin zamanında tahliye edilmedikleri gelmektedir.
Başka ülkeler ilk tehdit işaretleri gelince önce zorunlu olmayan personeli ve ailelerini tahliye ederler, tehdid ciddileşince de bütün personel tahliye edilir. Muavin konsolosumuz daha üç gün önce attığı tweet’te IŞİD tehdidi yüzünden uyku uyuyamadıklarını söylüyor.
Durum böyleyken Hükümet niçin tahliye (AS: boşaltma) kararı almamış
ve bunu Konsolosluğun takdirine bırakmıştır? Bence bu büyük bir hata olmuştur.
IŞİD Suriye’de, Türkiye’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu’ya savaşmaktadır.
O nedenle Türkiye’yi “düşmanımın dostu” gibi görmekte ve hedef almaktadır.
Önce de söylediğimiz gibi Türkiye’nin Suriye’de kimi silahlı kesimlere destek vermesi büyük hata olmuş ve kendini o kesimlerle çarpışanların hedefi durumuna getirmiştir.
IŞİD’nin Irak’ta işgal ettiği kimi yerleşim birimleri Türkmen bölgesindedir ve
Türkmen soydaşlarımız büyük risk altındadır,
onların Türkiye’den başka güvenceleri yoktur!
Irak’ta da Türkiye, Merkezi Hükümeti karşısına alarak onunla anlaşmazlık içinde olan
bölgesel yönetimle işbirliği yapmakta, hatta Bağdat hükümetinin itirazına karşın
Bölgesel Yönetimin ürettiği petrolü dünyaya ihraç etmektedir. Bu da büyük bir haftadır.
Son günlerde Musul’da ve Güneydoğu Anadolu’da yaşananlar terör örgütlerine güvenilemeyeceğini, onların muhatap alınamayacağını bir kez daha göstermiştir.
Iyi terörist, kötü terörist yoktur. Terör örgütlerinin hepsi ülkemiz için de bölge için de
büyük bir tehdittir. Hükümet, Kuzey Irak’tan kaynaklanan terörü bertaraf etmek için
Meclis’ten aldığı yetkiyi kullanabilseydi hem Türkiye’de hem de bölgede
teröre karşı çok daha güçlü olacaktık.
Şimdi, başta Irak ve Suriye olmak üzere bölge ülkelerine yönelik politikalarımızın
gözden geçirilmesi ve teröre karşı kararlı bir politika izlenmesinin zamanıdır.
Saygılar, sevgiler.
12.6. 2014