Etiket arşivi: Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz

Favipiravir ve Hidroksiklorokin skandallarını görmeyen medya

Faruk Bildirici

Favipiravir ve Hidroksiklorokin skandallarını görmeyen medya

...

 

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Covid-19 pandemisinin ilk günlerinde “Türkiye tedavide farklı bir yaklaşıma sahip” diye konuşuyordu:

    “Hiçbir ülke pozitif, şüpheli tüm vakalarda Hidroksiklorokin ilacını erken dönemde kullanmadı. Biz bu ilaçtan daha vaka görülmeden 1 milyon kutu alıp depoladık.”

    Koca’nın 15 Nisan 2020’deki bu açıklamasından bir ay kadar sonra “Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sıtma ilacı olarak da bilinen Hidroksiklorokin’in klinik çalışmalarını güvenlik kaygılarıyla durdurdu. ABD İlaç ve Gıda Dairesi de ilacın kullanım onayını 15 Haziran’da geri çekti. Ardından başka ülkelerden de peş peşe benzer adımlar geldi.”

    Türkiye’de de Türk Tabipleri Birliği, Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği gibi uzman kuruluşlar, bu ilacın kullanımının durdurulması için defalarca çağrıda bulundu. Bilimsel araştırmalar, ilacın kullanıldığı hastalarda yan etkiler görüldüğünü, kalp ritmini bozma ve ölümlere yol açma olasılığı bulunduğunu kanıtlıyordu.

   Buna rağmen Hidroksiklorokin Türkiye’de bir yılı aşkın süreyle Korona hastalarında kullanılmaya devam edildi. Ancak 7 Mayıs 2021’de bakanlığın bu ilacı tedavi rehberinden çıkarıldı.

    Favipiravir’i erken kullanmakla övünüyordu

     Sağlık Bakanı Koca’nın Hidroksiklorokin ile birlikte hastalığın erken döneminde kullanmakla övündüğü ikinci ilaç da Favipiravir’di. Koca, 15 Nisan 2020’deki basın toplantısında bu ilaç için de şunları söylemişti:

   “Hidroksiklorokin ile benzer şekilde Çin’den getirilen Favipiraviri de bu dediğimiz yaklaşımla bu yoğunlukla kullanan yine ikinci bir ülke yok.”

     Ama ilk günden itibaren (AS: başlayarak) favipiravir için de hekimler ve uzmanlardan itirazlar geliyordu. Çünkü bu ilacın etkisi kanıtlanamamıştı. Daha Mayıs 2020’de Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Önder Ergönül, “Yan etkisi bir yana, faydası ne, zararı ne kadar? Karaciğer enzimlerini bozduğunu biliyoruz ama ölüme ya da başka bir şeye yol açacak kadar mı, henüz bilmiyoruz” diyordu.

   Klinik Farmakoloji Uzmanı ve Türkiye Akılcı İlaç Kullanım Platformu Başkanı Prof. Cankat Tulunay da “Etkisi henüz belli değil ama en büyük tehlikesi, teratojenik olması. Yani doğan çocuklarda sakatlıkların ortaya çıkması” uyarısında bulunuyordu.

      Türk Tabipleri Birliği’nin, 14 Mayıs 2020’de yayımlanan “COVID-19 Pandemisi 2. Ay Değerlendirme Raporu”nda da Favipiravir’in ABD’de klinik kullanım onayı almadığına ve Avrupa ülkeleri ile ABD’de yayımlanmış tedavi rehberlerinde Favipiravir kullanımından bahsedilmediğine dikkat çekiliyor; “araştırma ve veri analizi gerekli” itirazında bulunuluyordu.

    Bilim insanlarının uyarılarına rağmen bu ilaç da kullanılmaya devam edildi. Sağlık Bakanlığı, bununla da yetinmeyip Mayıs 2021’de de Favipiravir’in 12-15 yaş arasındaki çocuklarda da kullanılmasına izin verdi.

   Etkisi olmadığı bilimsel araştırmayla kanıtlandı

    Yeni yapılan bilimsel araştırmalar, bu ilacın etkisiz olduğunu ortaya koydu. Üstelik bunu da İstanbul Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz açıkladı.

      Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bu bilimsel araştırmaya rağmen “Favipiravir’in etkisinin olduğunu gösteren epey çalışma vardı” dedi. Bilim Kurulu’nun 24 Kasım’da yaptığı toplantısından sonra da “Söz konusu ilacın öncelikle önemli bir yan etkisinin olmadığı açıkça ortaya konmuştur. Ayrıca, kendi verilerimizde hafif ve orta vakalarda semptomların süresini kısalttığı görülmüştür” diyerek, kullanımının hastanın durumuna göre hekimlerin kararına bırakıldığını açıkladı.

    Ama Koca, Favipiravir’in hangi ülkelerde kullanıldığını da açıklamadı; bilimsel bir çalışmadan da söz etmedi. Buna rağmen ilacın kullanılmaya devam edeceğini duyurmuş oldu.

    Prof. Dr. Müftüoğlu’nun çelişen yazıları

   Ne yazık ki, bu ilacın bilimsel araştırmayla etkisizliğinin kanıtlanmasına rağmen kullanılmaya devam edilmesine medyadan güçlü itirazlar gelmedi. Türk Tabipleri Birliği’nin “Sağlık Bakanlığı’nın Favipiravir politikası bilimin ve halk sağlığı ilkelerinin çiğnenmesidir” başlıklı açıklaması da yaygın medyada ilgi görmedi.

    Hürriyet’in sağlık yazarı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, bu ilacın kullanılmasına karşı çıkan ender yazarlardan biriydi. “Favipiravir’i boşuna mı yuttuk” başlıklı bir yazı yazdı.  Düşüncesini de “Son bilimsel verilere bakılırsa Favipiravir’i boşuna yuttuğumuz anlaşılıyor” diye özetledi. Müftüoğlu, bu yazısında “Aslında daha en başta bile etkinliği konusunda hepimizin -herkesin- ciddi kuşkuları vardı” görüşünü dile getirdi ama bu doğru değildi.

    Çünkü Müftüoğlu daha önce bu ilaçla ilgili kuşkularını dile getirmemişti. Müftüoğlu, 2 Aralık 2020 tarihinde Hürriyet’te yayımlanan “Bu karar doğru karar” başlıklı yazısında “Favipiravir tehlikeli mi” sorusuna aynen şu yanıtı vermişti:

     “.. onun da bazen yan etkileri olabiliyor. Ama bu yan etkilerin kabul edilebilir düzeyde olduğunda tıp otoriterleri hemfikir. Peki Favipiravir’in marifeti ne? Favipiravir tedavinin süresini kısaltıyor. İşte bu nedenle, elimizde koronavirüse karşı %100 etkili bir ilaç bulunana kadar, doktorların önerdiği her durumda Favipiravir’i kullanmamızda yarar var.”

     Kuşku dile getirmek bir yana endişelerini dile getirenleri ikna etmeye çalışıyordu.  Zaten iktidar yanlısı medya pandeminin ilk aylarında daha çok bu ilacın kullanımını destekleyen hekimlerin değerlendirmelerine yer veriyor, onları ekranlara çıkarıyordu.

    Örneğin A Haber’e konuşan Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Alper Şener, “Sosyal medyadaki kargaşanın temel sebebi rakibi olan ilacın (Remdesivir) lobisinin güçlü olması. Bu algıyı kırmak lazım. Favipiravir ilacının etkinliğiyle ilgili soru işareti yaratacak bir sorun yok” görüşünü savunuyordu.

      Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ise bu ilaca temkinli yaklaşan hekimlerden biriydi. “…en çok ümit bağlanan ilaç bu. Favipiravir’in ‘çok yüksek bir etkisi var mıdır’ derseniz yok, henüz öyle bir şey gösterilmedi. Çok etkili ilaçlar bulunana kadar bunları kullanmak durumundayız” diyordu.

    Medya görevini yapmadı

    Medya bugüne değin Favipiravir ile ilgili bilimsel itirazları insanların bilgisine sunmak bir yana tamamen (AS: tümüyle) görmezden geldi; filyasyon ekiplerinin bile Korona hastalarının kapılarına Favipiravir bırakmasını izlemekle yetindi. Milyonlarca tablet tüketildi bu ilaçtan.

    Medyanın günahı büyük. Toplum sağlığını gözetmek ve eleştirel yaklaşmak yerine iktidarın her uygulamasını alkışlamaya hazır yaygın medya Favipiravir konusunda da görevini yapmadı. Tıpkı ciddi yan etkileri olduğu kanıtlanınca sessiz sedasız kullanımdan kaldırılan Hidrosiklorokin konusunda olduğu gibi…

   Skandallar, medya üzerine gitmeyince sessizce sönen balonlar gibi ülke gündemine gelmeden silinip, unutulup gidiyor.

   Faruk BİLDİRİCİ / 30 Kasım 2021

“Bu kadar hasta varken okulları açmakla iyi bir şey yapmayız”

“Bu kadar hasta varken okulları açmakla iyi bir şey yapmayız”

Okulların açılması tartışmalarını bianet’e değerlendiren Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, “Bu kararı tek başına Bakanlıklar ve Bilim Kurulu veremez” derken Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz, okulların açılması halinde vakaların daha da artacağını söyledi.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlanan takvime göre okulların açılmasına üç hafta kaldı. Ancak vaka sayılarında yaşanan artış nedeniyle okulların durumu tartışma konusu oldu.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, her türlü senaryoya hazırlıklıyız dese de veliler de öğretmenler de okullarından açılmasından kaygı duyuyor. Peki, hekimler okulların açılmasıyla ilgili ne düşünüyor? Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) COVID-19 İzleme Kurulu Üyesi Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz, okulların açılması tartışmalarını bianet’e değerlendirdiler. Hekimler okulların açılmasının vakaları daha da artıracağını söylediler:

“Bu hasta varken okullar açılmaz”

Serap Şimşek Yavuz: İstanbul ve başka yerlerde de son dönemde oldukça kalabalık görüntülere tanık olduk.  Bu nedenle önümüzdeki haftalarda herkesin enfeksiyon edinme riski daha yüksek olacaktır. Gençlerde ciddi bir rehavet var. Belli bir yaşın üstündeki insanların kurallara uymaya çalıştığını gözlemliyorum ama gençlerin hiç dikkat etmediğine tanık oluyorum, bu nedenle okulların açılmasının çok akılcı olmadığını düşünüyorum.

Eğitim çok önemli, okulların açılmasına öncelik verilmeli ama hangi koşullarda okullar açılabilir bunu çok yönlü konuşmalıyız.  Okulların açılmasını bir veli olarak da istiyorum ama bu kadar hasta varken okulları açarsak iyi bir şey yapmış olacağımızı düşünmüyorum.

“Salgın kontrol altına alındığında açılmalı”

Salgın denetim altına alındığı takdirde ilk önce okulların açılması gerekiyor. Çocukların eğitimden geri kalması en az sağlıkları kadar önemli, evde kalmaları da zarar veriyor. Çocukların eğitimden geri kalmalarının çok ciddi sonuçları olacak. Bu nedenle kararların ortak alınıp uygulanması gerekiyor. Okulların açılma kararı tek başına Milli Eğitim Bakanı, Sağlık Bakanı veya Bilim Kurulu’nun alacağı bir karar değil. Çünkü eğitim tek boyutlu değil, çok fazla sonuçları olan bir alan, bu nedenle veliler, öğretmenler, sendikalar tüm paydaşların hep birlikte karar vermesi gerekiyor. Yararlar- zararlar her şey masaya konlmalı ve en doğru karar verilmeli.

“Bazı ülkelerde salgın alevlendi”

Ayrıca enfeksiyonun hızla yayıldığı illerde okulları açmak salgın kontrolüne çok zarar verebilir.  Okulların açıldığı bazı ülkelerde salgın daha alevlenmiş görünüyor, çok dikkatli olmalıyız. Vakaların çok arttığı illeri özellikle göz önünde bulundurmak gerekiyor. Herkes sorumluluk almalı, mesafe-maske kuralı gerçekten çok önemli. Gençlerde de davranış değişikliği yaratacak önlemleri uygulamaya koymamız gerekiyor.”

“Henüz 1. dalga denetim altına alınmadı”

Cavit Işık Yavuz: Türkiye henüz 1. dalgayı kontrol altına alamadı. 1 Haziran’da uygulamaya konan “açılma” da şu anki vaka sayılarında çok büyük bir etken.  Sahadan hekim arkadaşlarımızdan edindiğimiz  bilgiler de bunu gösteriyor. Yaz dönemini sakin geçiremedik. Bu nedenle okullar açıldığında vakalar daha da artacak. Okulları açan ülkelerde de bu böyle oldu.

Sağlık Bakanlığı’nın raporunda da görülüyor; özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki 9 ilde büyük artış var. Buralardaki artış İstanbul’dan çok daha fazla. Bu nedenle okulların açılmasını yerel durumlara göre belirlemek gerekiyor. Bütün Türkiye’de okulları aynı anda açmak doğru olmayabilir. Bölge bölge de açılabilir.

“Hareketlik artacağı için bulaşıcılık artacak”

Sağlık Bakanlığı, veriye dayalı, kamuoyunu tatmin edici bir açıklama yapması gerekiyor. Ciddi bir çalışma yapmak gerekiyor. Okulların açılması toplumsal hareketliği artıracağı için bulaşıcılık artacak, bu da çok büyük risk demek oluyor.

Avrupa, İnsidans ölçüsünü (belirli bir nüfusta belirli bir zaman dilimi içinde belirli bir hastalık veya hastalıkların yeni olgularının sayısı) 100 bin nüfus başına, bir vaka olarak belirliyor. Sağlık Bakanlığı’nın bir haftalık verilerine baktığımızda; 100 bin nüfus başına 8 vaka düşüyor.

Ayrıca gençlerde epey vaka görüyoruz. Gençlerin risk grubu olmadığını söylemeyiz.  Sonbahar ile birlikte daha kritik bir sürece giriyoruz. Vakalar daha da artacaktır. Fakat veliler sakinliklerini yitirmemeleri gerekiyor. Çocukların kaygılarını gidermeliler.”

https://bianet.org/bianet/egitim/228693-bu-kadar-hasta-varken-okullari-acmakla-iyi-bir-sey-yapmayiz, 09.08.2020