Etiket arşivi: Onur ÖYMEN : “İhsanoğlu’ndan beklenen taahhüt”

Onur ÖYMEN : “İhsanoğlu’ndan beklenen taahhüt”


Cumhurbaşkanı seçimi                   :

“İhsanoğlu’ndan beklenen taahhüt”

Portresi_ATA_ile

 

Onur ÖYMEN
AYDINLIK
, 16.7.14

 

 

Cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili görüş ve önerilerim
bugünkü Aydınlık gazetesinde

  • “İhsanoğlu’ndan beklenen taahhüt”

başlığı altında yayınlandı. Yazının metni şöyle:

*****

Cumhurbaşkanı seçim sürecinde muhalefet partilerinin çatı adayı
Partilerin yetkili kurullarında tartışma yapmadan ilan etmeleri haklı eleştirilere yol açtı. 

CHP ve MHP’nin ortak adayının her iki partinin temel yaklaşımlarının ortak çizgisini temsil etmesi beklenirdi.

Seçilen adayın kimliği ve şimdiye dek dile getirdiği düşünceler bu iki partinin
ortak görüşlerinin uzağındaydı. 


Sayın İhsanoğlu‘nun dünya görüşünün, özü bakımından, Başbakanınkinden pek farklı olmadığı anlaşıldı. Kuşkusuz yolsuzluklarla mücadele gibi konularda farklı yaklaşımları vardı ama bu farklılık Cumhurbaşkanı seçiminde tek başına bir tercih nedeni olamazdı. 

Özetle devletin dinsel esasları öncelikle dikkate alarak yönetilmesini isteyenlerin
gönül huzuruyla oy verecekleri aday vardır. Bir terör örgütünün etkisi altında kalarak ulus devlet ve tek millet anlayışına sahip çıkmayanların benimseyecekleri bir aday da vardır.

Ama
– Atatürk’ün ilke ve devrimlerini özümsemiş,
çağdaşlığı, laikliği vazgeçilmez bir yaşam biçimi sayan,
– dış baskılara kararlılıkla direnmek gerektiğini savunan,
terör örgütüyle müzakere edilmesine karşı çıkan

vatandaşlarımızın gönül huzuruyla oy verebilecekleri bir aday yoktur.

Cumhuriyetin ilanından bu yana ilk kez Türk vatandaşları bir seçime
gerçek anlamda Atatürkçü bir seçenekten yoksun olarak katılacaklardır.

Bu durumda ne yapılmalıdır?

Bazıları, bütün sakıncalarına karşın, salt Erdoğan’ın seçilmesini engellemek için
herkesin Sayın İhsanoğlu’na oy vermesi için çağrıda bulunuyor.
– Bazıları en iyi seçeneğin seçimlere katılmamak olduğunu söylüyor.
Katılıp da geçerli oy vermemeyi savunanlar da var.

Bu seçeneklerin her biri vatandaşların demokratik hak ve özgürlüğüdür.
Kimse bu hakkı vatandaşların elinden alamaz ve bu seçeneklerin herhangi birini benimseyenleri suçlayamaz.

Vatandaşların önemli bir bölümü kararsızdır. Onlar üzerinde büyük baskı yapılıyor. Farklı düşünenleri adeta bir suçluluk psikolojisi içine sokmak isteyenler var.
Bence en yanlış olan da budur. Vatandaşın özgür iradesiyle yapacağı tercihe
herkes saygı duymalıdır. Bu süreçte şimdiye dek yaşanan olumsuzlukların sorumlusu halk değildir.


– İzlediği yanlış politikalarla çağdaş Cumhuriyetin hedeflerinden sapmasına
yol açan,

– Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu için Anayasa Mahkemesince
mahkum edilen,
– Ülkede birlik ve ulusal bütünlük anlayışına zarar veren,

– Türk milleti sözünü kullanmaktan bile kaçınan,
– T.C. simgesinin ve Atatürk’ün ünlü sözlerini meydanlardan kaldıran,
– Cumhuriyetin kuruluş yıllarında yapılanları her vesileyle kötüleyen,
– Terör örgütüyle siyasi pazarlık yapan,
– Dış politikada ülkemizin çıkarlarına ve saygınlığına zarar veren bir iktidarın

en büyük sorumluluğunu taşıyan bir adayın seçilmesini önlemenin yolu nedir?

Bence bu yol, muhalefet partilerinin kendi güçlerinin esasını oluşturan milyonlarca vatandaşın özlemlerini ve beklentilerini bir yana bırakarak, onların oylarını çantada keklik sayarak, din sömürüsü üzerine politika yapan partilerin tabanından,
onların söylemlerini kullanarak oy toplamaya çalışmak değildir


Bence bu aşamada Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu‘na büyük görev düşmektedir.
O’nun, genel vaatlerin ötesinde çok açık taahhütlerde bulunması beklenmektedir.


Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu,

1. Atatürk ilke ve devrimleriyle devletimizin kurucu iradesinin benimsediği
dünya görüşüne tümüyle sahip çıkacağını,
2. Bütün vatandaşların dinsel görüşlerine saygı göstereceğini, ancak dinsel düşünce ve söylemlere atıfta bulunmadan devleti yöneteceğini,

3. Yüksek Yargıç, Rektör ve Vali gibi üst düzey devlet görevlerine yapılacak atamalarda, hiçbir partinin etkisi altında kalmadan yalnızca yetenek ve deneyime öncelik vereceğini, 
4. Yargı bağımsızlığını yeniden sağlamak ve yaşanan hukuksuzlukları ortadan kaldırmak amacıyla Anayasanın verdiği yetkileri kullanacağını,
5. Basının üzerindeki baskıların kaldırılıp ülkemizdeki basın özgürlüğünü dünyanın
en ileri ülkeleri düzeyine ulaştırmak için çaba göstereceğini,

6. Kadın-erkek eşitliğinin tam olarak sağlanması ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi için bütün gücüyle çalışacağını,
7. İşçilerin haklarını, sağlık ve güvenlik koşullarını çağdaş ülkelerin düzeyine ulaştırmak için gerekli adımları atacağını, 
8. Yolsuzlukla mücadele konusunda uluslararası kuruluşların ve çağdaş ülkelerin
kabul ettikleri kuralların tümüyle benimsenmesi için çalışacağını,

9. Terör örgütüyle müzakerelerde bulunulmasına karşı çıkacağını ve bunu engellemek için çaba göstereceğini,
10. Başta Kıbrıs konusu olmak üzere, dış politika konularında dış baskılarla
Türkiye’yi tek yanlı ödünler vermeye zorlayan girişimlere karşı çıkacağını,

11. Bütün bu konularda Hükümeti uyarıp yönlendirmeye çalışacağını, Hükümetin aksi yöndeki tutum, yaklaşım ve girişimlerini engellemek için bütün yetkilerimi kullanacağını,
12. Bu hedefler doğrultusunda makul bir süre içinde sonuç alamazsa
görevinden istifa edeceğini… 


taahhüt eden bir açıklama yapması durumunda, bugün Cumhurbaşkanlığı seçiminde kararsız kalan milyonlarca seçmenin hiç değilse bir bölümünün tutumunu etkileyebileceğini düşünüyorum.